İlk yargı paketi taslağı, kanunda dönem dönem bazı suçlamaları kapsayacak şekilde varolan “basit yargılama usulünü” ceza mahkemelerinde de geçerli kılıyor.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na eklenen “Basit yargılama usulü” başlıklı 251. Madde ile asliye ceza mahkemelerine “yargılamayı dilekçeler üzerinden yürütme yetkisi” tanınıyor.
TIKLAYIN - Yargı Reformu Hangi Kanunda Ne Değişiklik Getiriyor?
“Basit yargılama usulü” nasıl işliyor?
Asliye ceza mahkemesi, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.
Mahkeme buna karar verdiği takdirde iddianame, sanık, mağdur ve şikayetçiye tebliğ edilerek beyan ve savunmalarını onbeş gün içinde yazılı olarak bildirmeleri istenir. Tebligatta duruşma yapılmaksızın hüküm verilebileceği de belirtilir.
Savcının görüşüne de ihtiyaç yok
Beyan ve savunma için verilen süre dolduktan sonra mahkeme, duruşma yapmaksızın ve savcının görüşü alınmaksızın karar verebilir. Mahkumiyet kararı verildiği takdirde ceza dörtte bir oranında indirilir.
Mahkemece, kısa süreli hapis cezası diğer yaptırımlara çevrilebilir, hapis cezası ertelenebilir ya da uygulanmasına sanık tarafından yazılı olarak karşı çıkılmaması kaydıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.
“Propaganda” ve “örgüt” suçuna temyiz
İstinaf mahkemelerinin getirilmesiyle bazı suçlar için ortadan kalkan Yargıtay’da temyiz hakkı geri getirildi.
Gazetecilere ve sosyal medya kullanıcılarına açılan davalarda sık sık karşımıza çıkan suçlamaların da dahil olduğu şu suçlarda, bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları temyiz edilebilecek:
“Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit; Suç işlemeye tahrik; Suçu ve suçluyu övme; Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama; Kanunlara uymamaya tahrik; Cumhurbaşkanına hakaret; Devletin egemenlik alametlerini aşağılama; Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama; Silahlı örgüt (madde 314); Halkı askerlikten soğutma.”
Ayrıca şu suçlar da temyiz kapsamına alındı: “Terörle Mücadele Kanununun 6. maddesinin ikinci ve dördüncü fıkrası ile 7. maddesinin ikinci fıkrasında [örgüt propagandası] yer alan suçlar” ile “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 28. maddesinin birinci fıkrası, 31. maddesi ve 32. maddesinde yer alan suçlar.”
Tutukluluğa “iddianame” sınırı
Şu anki uygulamada ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresinin en çok üç yıl olması öngörülüyor.
Eğer suçlamalar 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardansa bu süre beş yıla kadar uzayabiliyor.
Yargı reformundaki değişiklikle, bu sürede “soruşturma evresi” ibaresiyle değişiklik getiriliyor ve iddianame hazırlanmadan önceki dönemdeki tutukluluğun en fazla 2 yıl olması öngörülüyor.
Ancak yargılama süresindeki tutukluluk üst sınırı aynı (5 yıl) kalıyor.
Ayrıca yeni bir eklemeyle, tutukluluk sürelerinin, fiili işlediği sırada 15 yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, 18 yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanması öngörülüyor. (AS)