İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Hakimliği, Hasan Ocak’ın gözaltında öldürülmesine dair dosyada zamanaşımından takipsizlik kararı verilmesine yönelik itirazı kabul etti.
Hakimlik, “kovuşturmaya yer yok” kararını kaldırarak soruşturmanın Ceza Muhakemeleri Kanunu uyarınca genişletilmesine karar verdi.
"Takipsizlik kararı yasa ile örtüşmez"
20 yıldır rutin yazışmalar dışında bir işlem yapılmayan ve savcının sık sık değiştirildiği dosyada zaman aşımı kararı 17 Ekim 2016’da Cumhuriyet Savcısı Suat Çalışkan imzasıyla alınmıştı.
Ocak ailesi avukatı Gülseren Yoleri, Beykoz C. Savcılığı tarafından verilen Koğuşturmaya Yer olmadığına Dair Karara (KYOK) 29 Kasım 2016’da Beykoz Adliyesi önünde yapılan basın açıklamasıyla birlikte itiraz etmişti.
Hakim Ali Günal imzalı itirazı kabul kararında şu ifadeler yer aldı:
“Dosya kapsamında iddia edilen suça ilişkin yeterli şüphenin oluştuğu ve bu aşamada maddi hakikatin değerlendirilmesi ve takdirinin bağımsız mahkemelere bırakılmasının, mer-i mevzuat, adalet ilkesi ve Yargıtay uygulamalarıyla örtüşeceğinden kamu davası açılması gerekirken takipsizlik kararı verilmesinin usul, yasa ve dosya gerçekliği ile örtüşmediğine ve 29/11/ 2016 tarihli itirazın yerinde olduğu ve kabulü gerektiği kanaatine varıldı…
“Beykoz C. Savcılığının KYOK kararının kaldırılmasına ve soruşturmanın Ceza Muhakemeleri Kanunu uyarınca genişletilmesine karar verilmiştir.”
Ne olmuştu?
Hasan Ocak 21 Mart 1995 tarihinde polisler tarafından gözaltına alındı. Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne götürüldü. Burada başında Bayram Kartal'ın olduğu TİM 3 tarafından işkenceyle sorgulandı.
Onu gözaltında gören, gözaltı listesinde adını gören tanıkları vardı ama gözaltına alındığı inkar edildi. Her yerde Hasan'ı arayan ailesi, arkadaşları ve İHD tüm resmi kurumlardan 'bizde yok' cevabı aldı. 58 günlük arayışın sonunda Hasan Ocak'ın ağır işkence izlerini taşıyan ve 'meçhul kişi' olarak işlem gören bedenine, Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı'nda ulaşıldı.
Ocak ailesi DGM Başsavcılığına, Beykoz Savcılığına, Fatih Savcılığına başvurdu. İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ve 'Tim-3' polisleri hakkında suç duyurusunda bulundu ama hukuk işletilmedi.
Ocak ailesi Adalet Bakanlığına başvuruda bulunarak hukuku işletmeyen, etkin soruşturma yapmayan savcılar hakkında şikayetçi oldu ama Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Müdürlüğü bu şikayeti işleme koymadı.
Fatih Cumhuriyet Savcılığı, terörle mücadele polisleri ve olayın soruşturulması ile ilgili görevlerini ihmal eden devlet görevlileri hakkında yapılan çok sayıda suç duyurusunu birleştirdi ve bu dosyada "şikayetler somut bir veriye dayanmıyor" gerekçesi ile takipsizlik kararı verdi.
Beykoz Cumhuriyet Savcılığının 1995/1075 Hazırlık Numarası ile takip ettiği dosyada ise 20 yıldır rutin yazışmalar dışında bir işlem yapılmadı. Dosya savcısı sık sık değiştirildi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Hasan Ocak'ın annesi Emine Ocak'ın yaptığı başvuru sonucu aldığı 15 Temmuz 2004 tarihli kararında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "yaşam hakkı"nı düzenleyen 2. maddesinin ihlal edildiğini bildirdi. Türkiye'yi, yaşam hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle 25 bin Euro manevi tazminata mahkum etti.
17 Ekim 2016'da Cumhuriyet Savcısı Suat Çalışkan imzasıyla dosyada zamanaşımı nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi.
Savcılık, Hasan Ocak'a yönelik öldürme eyleminin 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun öldürmeye dair 449-450 maddeleri kapsamında kaldığı, 1995 yılından itibaren 20 yıldan fazla süre geçtiği, aynı kanunun 102/1 maddesinde zaman aşımı süresinin 20 yıl olduğu ve bu nedenle Ocak'a yönelik kasten öldürme eyleminin zamanaşımına uğradığını söyledi.
Kamu görevlilerine dair "görevi kötüye kullanma" suçuyla ilgili de beş yıllık zaman aşımı olduğu gereğince zamanaşımına uğradığını belirtti. (BK)