Click here to read the article in English / Haberin İngilizcesi için buraya tıklayın.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 275 sanıklı Ergenekon davasında yerel mahkemenin kararını usulden ve esastan bozdu.
TIKLAYIN - ERGENEKON DAVASINDA KARAR
Yargıtay, “Ergenekon terör örgütünün” varlığına ilişkin somut delil ortaya konulamamasını esastan bozma gerekçesi yaptı.
TIKLAYIN - ERGENEKON DAVASI NEDİR?
Yargıtay, hukuka aykırı dinlemeler, gizli tanık beyanları, MİT mensuplarının izinsiz dinlenmesi, aramaların hukuka aykırı yapılması gibi usul gerekçelerinin hepsini de bozma nedeni saydı.
Daire Başkanı Eyüp Yeşil, yerel mahkemenin oluşumu nedeniyle bozma kararı verdikleri için beraat kararlarını onaylamadıklarını da açıkladı.
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un Yüce Divan'da yargılanması gerektiğine karar verildi, bu da bozma gerekçesi oldu.
Danıştay saldırısıyla bağlantı kurulmadı
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Ergenekon örgütünün varlığına ilişkin tespitini hukuka aykırı buldu, örgütü kimin kurduğunu ve liderinin belli olmadığına karar verdi.
Yargıtay, Emniyet'in Ergenekon'un varlığına ilişkin ilk kez dava sürecinde tespitte bulunmasını bozma gerekçesi yaptı.
Kararda, Ergenekon'un Danıştay saldırısıyla ilgili hukuki ve fiili irtibatının ortaya konulamadığı belirtildi.
Şimdi ne olacak?
Ergenekon Davası sanığı İlker Başbuğ'un avukatı Prof. Dr. Fatih Mahmutoğlu, Hürriyet’e yaptığı açıklamada, bundan sonra olacakları şöyle anlattı:
* Yargıtay kararı sonrası dosya yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilecek.
* Dosyalar bozma gerekçeleri açısından ayrılacak.
* Mahkeme karara uyma ya da direnme kararı verecek. Ancak, Yargıtay'ın usul ve esastan, “Ergenekon terör örgütünün” varolmadığını söyledi.
Avukat Mahmutoğlu müvekkili Başbuğ yönünden dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilip Başbakanlık'tan izin isteneceğini söyledi, “Bu izin verilmez ve dosya İlker Başbuğ hakkında da kapanır diye düşünüyoruz” dedi.
Karar neden bozuldu? |
Kararda, “adil yargılanma ilkesine aykırılıklar bakımından” Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun (CMK) 147-148. maddelerine aykırılıklar, savunmaya ilişkin süre sınırlamaları, sözlü yargılama ilkesine aykırılık, ek savunma verilmemesi ve iddianame ve dosyaların birleşmelerden kaynaklanan “gereksiz zaman kaybının” makul süreye aykırılığı vurgulandı. Şu hususular da bozma nedeni sayıldı: * Gösterilen bazı tanıkların dinlenmemesi ve duruşmaya bazı tanıkların CMK 178'e aykırı şekilde dinlenmemesi, * MİT mensupları, avukatlar gibi tanıkların izinsiz olarak dinlenmesi, * Belge incelemelerinin sadece kolluk birimlerince yapılmış olması, * Devlet sırrı kuralına aykırı bir biçimde değerlendirmenin mahkeme yerine savcılık makamınca yapılması, * Dijital deliller, * Önleme aramalarının adli aramaya dönüşmüş olması, * Avukat bürolarının aranmasının mevzuata aykırı olması * Bilgisayarlardaki aramanın CMK 134'e aykırı olması ve arama sırasında ele geçirilen eşyalar üzerinde hile yapıldığına ilişkin iddiaların araştırılmaması, * Telefon dinleme açısından tanıklıktan çekilme hakkı sahiplerinin dinlenmesi, avukat ve müvekkillerin dinlenmiş olması, * Tesadüfen elde edilen delillerin kullanılmış olması ve bazen iletişimin dinlenmesi kararlarının mevcut olmamasıyla usulsüz dinleme yapılması, * Kişilerin ifadeleri alınırken kanunda olmayan mülakat ve sohbet şeklinde kollukta tutulan ifadelerin karara esas alınması, zorunlu müdafiliğe riayet edilmemesi, * Gerekçeli kararda önsöz ve esasa ilişkin kısımlarda dipnot oluşu, kabul ve ret gerekçelerinin yokluğu, kanun eleştirisi yapılarak gerekçe ortaya konmaması ve hukuka aykırı deliler konusundaki gerekçelerin çok yetersiz oluşu, * Somut delillerin olmadığı bazı delillere atıf yapılmasının yeterli olmadığı, * “Ergenekon Terör Örgütü”nün nerede, ne zaman, kimler tarafından kurulduğunun belli olmadığı hatta liderinin belli olmadığı, hiyerarşik konumunun tarif edilemediği, * Hangi suçların işlendiğinin anlaşılamadığı diğer “terör örgütlerini” de yönlendirdiğine ilişkin tespitin dayanaksız olduğu. |
(AS)