Click here to read the article in English / Haberin İngilizcesi için buraya tıklayın
Barış İçin Akademisyenler’in “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı metnine imza atan öğretim üyelerine üniversitelerde disiplin soruşturmaları açılmaya devam ediliyor.
Ankara Üniversitesi’nde de 121 akademisyene soruşturma açıldı.
Soruşturma tebligatında şu ifadeler yer alıyor:
“YÖK Başkanlığı’nın 13 Ocak tarihli yazısını takiben Ankara Üniversitesi Rektörlüğü’nün soruşturma emri ile ekte sunulan bildiriyi imzaladığını iddiası ile ilgili olarak Ankara Üniversitesi tebligatında YÖK Kanunu’nun 53. Maddesinin a bendi ile diğer maddelerinde özel olarak düzenlenen disipline dair hususlar dışında, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun disipline ilişkin hükümleri ve her iki kadnunda bulunmayan usul kuralları açısından Yükseköğretim Kurulları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği hükümleri uyarınca disiplin soruşturması açılmıştır.”
bianet'e konuşan Prof. Dr. Yaman Akdeniz, soruşturmaların hukuki karşılığının olmadığını belirtti.
AYM’nin YÖK kanunundan iptal ettiği maddenin ardından kanunda gerekli değişikliklerin yapılmaması, soruşturma tebligatlarının yazılı olarak iletilmesi gerekliliği, tebligatta akademisyenlerin hangi fiile göre soruşturulacağının belirtmemesi, bu koşullar adil savunma hakkından yoksun olmak gibi sorunlara dikkat çekiyor.
“YÖK kanununa göre soruşturma yapılamaz”
Yaman Akdeniz’in 14 Ocak’ta Diken’den Tunca Öğreten'e verdiği demeçle gündeme getirdiği AYM kararı, soruşturmaların hukukiliği açısından ilk engeli oluşturuyor.
Anayasa Mahkemesi’nin 14 Ocak 2015 sayılı kararı ile 2547 Sayılı Kanun Madde 53/b’deki “Hangi fiillere hangi disiplin cezasının uygulanacağı, bu bentte sayılan kişilerin disiplin işlemleri ve disiplin amirlerinin yetkileri, devlet memurlarına uygulanan usul ve esaslar da göz önüne alınmak suretiyle Yükseköğretim Kurulunca düzenlenir” şeklindeki ikinci cümlesi iptal edildi.
Karar, 7 Nisan 2015’te Resmi Gazete’de yayınlanmasından dokuz ay sonra 7 Ocak 2016’da yürürlüğe girdi.
Prof. Akdeniz, YÖK’ün dokuz aylık süre içinde AYM’nin kararı uyarınca kanunda hiçbir değişiklik yapmadığını ve bu durumda 2547 sayılı YÖK kanununa istinaden disiplin soruşturma yapılmasının mümkün olmadığını söylüyor.
“Yasadaki açık duruyor. Kanunda gerekli değişikliği yaptıktan sonra da geriye dönük uygulama yapamayacaklar.”
“YÖK yazısının da dayanağı yok”
Tebligatta yer alan YÖK Başkanı Yekta Saraç imzalı söz konusu yazıyı Özgür Gündem’den Sedat Yılmaz haberleştirmişti. Üniversitelere gönderilen söz konusu yazıda şu ifadeler yer alıyor:
“Bir grup öğretim elemanı yayınladıkları bildiri ile devletimizin, ülkemizde sürmekte olan teröre karşı mücadelesini katliam ve kıyım olarak nitelendirmiştir. Üniversitenizin kadrolarında bulunan ve mezkûr bildiriyi imzalayan personel hakkında gerekli işlemin başlatılması ve Başkanlığımıza bilgi verilmesini rica ederim.”
Akdeniz, bu yazının da dayanağı olmadığını söyledi.
“Gerekli işlemin ne olduğu, neye göre yapılacağına dair bir açıklama yok.”
“Hangi disiplin suçuna göre soruşturma açıldı?”
Aynı sorun, YÖK Kanunu’nda ve 657 sayılı kanunda da hangi disiplin suçuna göre soruşturma açıldığının belirtilmemesinde sürüyor.
Akdeniz, akademisyenler hakkında 657 sayılı kanuna göre soruşturma açılmayacağına da dikkat çekti:
“Öğretim elemanlarını hiyerarşik yapılanmada herhangi bir devlet memuru olarak görmek mümkün değil. Anayasa’nın 130. Maddesi de buna atıf yapıyor.
“Bu kanuna göre soruşturma açılsa da 654 sayılı kanunun ilgili maddesinde 5 farklı suç var, handi suçlardan soruşturulacakları belli değil.
"Ayrıca disiplin suçlarının görevle ilişik olması gerekir. Bu bildirinin imzalanması nasıl bir görev suçu oluşturduğu da belli değil.”
“Adil savunma mümkün değil”
Akdeniz, tüm bu bilgiler olmadan hakkında soruşturma açılan bir öğretim elemanının kendisini adil şekilde savunmasının mümkün olmadığını belirtiyor.
“Neyle suçlandıklarını, neye göre suçlandıklarını, bunun göreviyle ne bağlantısı olduğunu bilmesi mümkün değil.
“Akademisyenlerin usulü güvencelerden yoksun olduğunu ve bu şekilde açılmış soruşturmanın dayanağı olmadığını belirtmeleri gerekecek. Esastan bir savunma yapma durumu söz konusu değil.” (BK)