"İddianamelerde Orwellvari suçlamalar yer alıyor; yani, bir gazeteci şüpheli olarak tespit ediliyor ve sonra diğer bir gazeteci de ilkiyle irtibata geçtiği için şüpheli olarak değerlendiriliyor."
Gazetecileri Koruma Komitesi'nin (CPJ) "Türkiye'nin Basın Özgürlüğü Krizi" başlıklı, "Gazetecilerin Hapsedildiği ve Muhalefetin Suç Sayıldığı Karanlık Günler" altbaşlıklı Türkiye raporuna göre, 76 gazeteci hapiste.
Türkiye bu rakamla dünyada en çok hapis gazeteciyi barındıran ülke oldu.
CPJ'nin Avrupa ve Orta Asya program koordinatörü olan Nina Ognianova, araştırmanın yöneticisi ve raporun başyazarı.
CPJ Avrupa Baş Danışmanı Jean-Paul Marthoz, Müdür Yardımcısı Robert Mahoney ve Murahhas Üye Joel Simon'un yanı sıra Türkiye'den araştırmacılar Özgür Öğret, Şafak Timur ve Nebahat Kübra Akalın raporun oluşturulmasına katkıda bulundu. Avukat Fikret İlkiz de hukuk danışmanlığı görevini üstlendi.
Beş bölümden oluşan raporda, basına yönelik saldırılar, devlete karşı işlenen suçların yargılanması, Kürt gazetecilerin davaları, hapishane mektupları, siyasi iradenin imtihanı, internet sansürü gibi başlıklar yer alıyor.
"Amaç, baskılara dikkat çekmek"
"Rapor, Türkiye'de kitlesel gazeteci tutuklamalarını, gazetecilere karşı açılan çok sayıda cezai kovuşturmayı ve hükümetin, basında oto sansürü doğuran baskısını mercek altına alıyor. CPJ araştırması Türkiye'de yetkililerin basın özgürlüğüne karşı yakın tarihte görülen en büyük darbelerden birine kalkıştığını gösteriyor."
CPJ'ye göre hapisteki 76 gazeteciden en az 61'i doğrudan gazetecilik faaliyetleri ile ilgili olarak hapiste tutuluyor.
CPJ, bu raporu Türkiye'de yaygın olarak görülen, gazetecilere karşı ceza kovuşturmaları açılması ve gazetecilerin hapsedilmesinin yanı sıra hükümetin basında otosansürün içselleştirilmesi için başvurduğu çeşitli baskı yöntemlerine dikkat çekmek için kaleme aldığını açıkladı.
"CPJ, yaptığı inceleme sonunda, başta Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu olmak üzere son derece baskıcı yasalar, aslen devleti korumaya yönelik bir ceza muhakemesi kanunu ve hükümetin basına yönelik en üst düzeyde katı üslubuyla karşılaştı."
"Türkiye kendi rekorunu kırdı"
Türkiye'deki basın özgürlüğü sorununun kriz düzeyine ulaştığını ifade eden raporda, özetle şu ifadeler yer alıyor:
* Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hükümeti basına karşı yakın tarihin dünya çapında en büyük saldırısını yürütüyor. Erdoğan açıkça gazetecilerin itibarına saldırıyor, medya organlarını, eleştirel yazılar yazan çalışanlarını uyarmaları ya da işten atmaları için zorluyor ve çok sayıda hakaret davası açıyor.
* Erdoğan'ın hükümeti ülkenin en büyük medya şirketine karşı bir vergi kaçakçılığı davası yürüttü; şirketin zayıflamasıyla sonuçlanan bu davayla ilgili genel kanaat, siyasi sebeplerle açılmış olduğu.
* CPJ'in hapisteki gazetecilerle ilgili araştırma yaptığı 27 yıl boyunca, tutuklu gazetecilerle ilgili kendi rekorunu kıran ve basın özgürlüğünü kısıtlamak konusunda kendi kendine rakip olan tek ülke Türkiye oldu.
"Kürtlerle ilgili haber yapmak terör suçu"
* CPJ'nin Kürtlere yönelik kovuşturmalarla ilgili yaptığı inceleme, hükümetin PKK veya diğer yasadışı Kürt gruplar lehine yapılan haberleri bu örgütlere gerçek anlamda yardım etmekle eş tuttuğunu gösteriyor. Tüyo alma, haber dağıtımı, röportaj yapma, meslektaşlarla haber paylaşma gibi en temel habercilik faaliyetleri, savcılarca terör eylemleri olarak tanımlanmış durumda.
* Türkiye'de şu an yaşanan durum, CPJ'nin hapisteki gazetecilerin kaydını tutmuş olduğu 27 yıl boyunca gördüğü en büyük baskı operasyonlarından biri.
* Terörle Mücadele Kanunu hem geçmişte, hem de son iki yıldır Kürt gazetecilere karşı bir sopa gibi kullanılıyor. Mesela ülkedeki tamamı Kürtçe yayınlanan tek gazete olan Azadiya Welat'ın Genel Yayın Yönetmeni Tayip Temel hakkında yasadışı KCK örgütüne üye olmak suçundan 22 yıl hapis cezası isteniyor.
Kanıtlar ise Temel'in basılmış işleri, meslektaşları ve aralarında iki Kürt siyasi partisinin üyelerinin de bulunduğu haber kaynaklarıyla yaptığı telefon görüşmelerinin dinlenmesiyle hazırlanmış tapeler.
"Artık bitti, daha fazla eleştiri yok"
* Baskı görme korkusuyla, isminin yazılmaması şartıyla konuşan bir gazeteci, çalıştığı şirketin patronunun yayın politikasında değişiklik yapılacağı haberini şöyle verdiğini söyledi: "Arkadaşlar, artık bitti. Daha fazla eleştiri yok. Paramı kaybetmek istemiyorum." Patronun gazetecilere sunduğu seçim oldukça basitti: "Benimleyseniz tamam. Değilseniz, gidin."
* Ve bir yanda gazeteciler onar onar hapsediliyorken, Ocak 2007'de Türkiyeli Ermeni gazeteci Hrant Dink'i katledenler serbest dolaşıyor.
CPJ, Türkiye hükümetine şu tavsiyede bulundu:
"Gazetecilere karşı terörle mücadele yasalarını kullanmaktan vazgeçin. CPJ incelediği birçok davada, yetkililerin hükümetçe saldırgan bulunan siyasi görüşlerin açıklanmasına terör eylemi muamelesi yaptığını belgeledi. Böylesi bir uygulama Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesine aykırıdır." (AS)
* Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.