Hayvan hakları savunucuları, tüm tepkilere rağmen Sarıyer Kısırkaya’da inşası süren hayvan barınağıyla ilgili yürütmenin durdurulması için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) dava açtı.
Hayvan Haklarını Koruma ve Geliştirme Derneği’nin Nöbetçi İdare Mahkemesi’nde açtığı davanın dilekçesinde, arazi ve bölge şartları açısından, böyle bir tesis kurulmasının beklenen sonuçları doğurmayacağı, tam tersine hayvanların yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanamayacağı bir tecrit alanına dönüşeceği belirtildi.
Geçtiğimiz hafta, Engelli Hayvanları Koruma ve Hayvan Hakları Derneği de aynı dev barınak nedeni ile İBB Başkanı Kadir Topbaş’ı, kamu görevlileri etik davranış ilkelerine ve etik yönetmeliğine aykırı davrandığı için Kamu Görevlileri Etik Kurulu’na şikâyet etmişti.
Geçtiğimiz ay ise 50'ye yakın STK, baro, platform, sendika ve hayvan hakları örgütü ortak bir deklarasyon yayınlayarak, "Modern bir 'Hayırsızada' örneği yaşamak istemiyoruz. doğal yaşam parkı' adıyla sunulan barınaklar hayvanların ‘barınması’ için tasarlanmamıştır; bu alanlar tam tersine hayvanların yaş, sağlık durumu ve/veya yaşamsal ihtiyaçlarına bakılmaksızın tecrit edilecekleri hapis hücreleridir" demişti.
“Barınak değil toplama kampı”
Dernekten Burak Özgüner, mevzuata aykırı bir şekilde sürdürülen inşaatın durdurulması için İBB’yi defalarca uyardıklarını söylerken, “Ulaşımın olmadığı, yönetmelik hükümlerinin yerine getirilmediği, hayvanların tecrit edileceği, haklarının gasp edileceği bu dev toplama kampını istemiyoruz. 20.000 köpek bir yana 1.000 köpek bile bu arazide bakılamaz, ihtiyaçlar karşılanamaz. İBB, 50 köpeklik barınaklarda dahi ne olup bittiğinden bihaber iken binlerce köpeğin sokaklardan toplanarak tel örgüler arkasına hapsedilmesini kesinlikle kabul etmiyoruz” diye konuştu.
“Yasallıktan ve etik koşullardan uzak”
Bugün Nöbetçi İdare Mahkemesi’nde açılan davanın dilekçesinde şu ifadelere yer verildi:
“Davalı İBB’nin inşaat halinde olan tesisi, Karadeniz’i tam olarak karşısına alan dik bir yamaç üzerine, çok yönlü ve sert esen rüzgarlara açık, su yoğunluğu fazla olan toprak yapısına sahip ve ulaşım kolaylığı olmayan bir arazi üzerine kurulmaktadır. Gerek ilgili mevzuat, gerekse yukarıda ilgili bakanlık genelgeleri, davalının inşa ettiği tesis hakkında da bağlayıcı olan ilgili arazi seçimi konusunda yeterince açıktır ve tüm bu mevzuat hükümlerine rağmen yürütme ısrarla durdurulmamaktadır. Söz konusu tesiste hedeflenen sonucun olmayacağı, arazi ve bölge şartları açısından ve idarenin verdiği bilgiler doğrultusunda da açıktır.
“Davalı idare, söz konusu tesisin her ne kadar hayvan yararına ve mevzuata uygun yapıldığı iddia etse de sayın Mahkemenin alacağı bilimsel mütalaalar, bilirkişi raporları ve uzman görüşleri neticesinde, tesisin mevzuata uygun olmadığı kolaylıkla anlaşılacaktır. Zira amacı ve niyeti hayvanları korumak, rehabilite etmek olan ve binlerce köpek kapasitelik olacağı duyurulan bu tesisin, koşullar itibari ile iyi niyetli olunsa bile çok kısa bir zamanda amacından sapacağı ve burada birçok hak ihlali yaşanacağı, gerek bölge koşulları gerekse tesisin iç işleyişi nedeni ile birçok aksaklık yaşanacağı da ortadadır. Kısacası bu tesis, yasallıktan ve etik koşullardan uzak, hayvanların yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanamayacağı, kontrol ve denetimden uzak bir yer haline gelecektir. Kaldı ki, İstanbul’da, büyükşehir ve birçok ilçe belediyesine ait, 50 köpek kapasiteli hayvan bakımevlerinde dahi, işkenceden, ölüme birçok hak ihlali ve gaspının yaşandığı herkesçe bilinmektedir.” (ÇT)