Mültecilerle Dayanışma Derneği Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin ilkelerine rağmen, devletlerin göç ve iltica politikalarının oluşturulması ve uygulanmasında çocuğun yüksek yararı ilkesini dikkate almadığını vurguladı.
Mülteci çocukların da aynı durumda olduğuna dikkat çekti.
“Her gün binlerce göçmen veya mülteci çocuk, özgürlüğünden ve eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim başta olmak üzere diğer haklarından mahrum bırakılıyor.
“Bunun nedeni, herhangi bir suça dahil olmaları değildir; bunun nedeni ellerinde kimlik belgeleri, pasaportları, devletlerin verdiği kağıtları, bulundukları ülkeye giriş izni veya ülkede seyahat hakkı olmamasıdır.
“Bugün, Türkiye’de de aileleri ile veya refakatsiz olarak hareket eden yüzlerce göçmen ve mülteci çocuk, özgürlüğünden mahrum haldedir ve temel haklarını kullanamamaktadır.”
Kampanya
Mülteci-Der’den yapılan açıklamada, göçmen ve mülteci çocukların özgürlüklerinden mahrum edilmemesine yönelik küresel düzeydeki kampanyaya destek istendi.
Derneğin çağrısındaki talepler şöyle:
* Statüsü ne olursa olsun, 18 yaşına kadar her bireyin çocuk olduğunun kabul edilmesi,
* Statüsü ne olursa olsun, çocuğun her şeyden önce çocuk olduğunun gözetilmesi; çocuğun yüksek yararının asıl olması,
* Göç ve iltica statüleri belirlenene kadar çocuğun yüksek yararını, özgürlük hakkını ve aile yaşamını gözeten gözaltına alternatif yöntemler geliştirilmesi.
Politikalar ve sonuçları
Sözleşmeye göre devlet politikaları oluşturulurken çocuğun yüksek yararı ilkesinin öncelikle değerlendirilmesi gerektiğini hatırlatan Mülteci-Der’den verilen bilgiler ciddi uyarı niteliği taşıyor.
* Araştırmalar alıkonulma koşulları ve süresi ne olursa olsun, bunun çocukların ruh ve beden sağlıkları ve zihinsel gelişimleri üzerinde çok olumsuz ve kalıcı etkiler bıraktığını göstermektedir.
* Özgürlüğünden mahrum bırakılan çocuklar, depresyon ve kaygı sorunları yaşamakta, sıklıkla uyku bozukluğu, kabus görme, altını ıslatma gibi travma sonrası stres bozukluğu emareleri göstermektedirler.
* Çaresizlik, umutsuzluk ve öfke, kendilerine ve başkalarına yönelik şiddet hareketlerine dönüşebilmektedir.
* Özgürlüğünden mahrum bırakılan göçmen ve mülteci çocuklar arasında, intihar ve intihar girişimleri, kendine zarar verme, zihinsel bozukluklar, gelişim bozuklukları gibi problemlerin oranını yüksek düzeydedir.
* Bazen, göçmen ve mülteci çocuklar, özgürlüğünden mahrum edilen ebeveynlerinden, ailelerinden ayrı bir mekânda korumaya alınsa da, bu da, çocukların ebeveyn ve aile desteğinden mahrum kalmalarına ve yaşlarıyla orantısız sorumluluklar almak zorunda kalmalarına neden olmaktadır.
Bugün dünyada iki ülke dışında (Somali ve ABD) tüm ülkeler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni kabul etti. (YY)