Haberin İngilizcesi için tıklayın
Üniversite öğretim elemanları, öğrencileri ve idari çalışanları Olağanüstü Hal ve Kanun Hükmünde Kararnameler’e (KHK) karşı Beyazıt Meydanı’nda eylemdeydi.
Eylemin çağrısını İstanbul Üniversitesi Demokratik Üniversite Girişimi, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği (Ünivder), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Aksaray Şubesi, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi, İstanbul Tabip Odası, Üniversite Öğrencileri yaptı.
— Beyza Kural (@b__yaz) 8 Aralık 2016
İstanbul Üniversitesi’nden akademisyenlerin ihraç edilmesinin ardından 3 Kasım’da yapılan eylemden bir ay sonra üniversite yapılan eyleme İstanbul’daki üniversitelerden öğrenciler, öğretim elemanları, taşeron işçilerin katıldı. Halkların Demokratik Partisi milletvekili Hüda Kaya da eyleme destek verdi.
Öğrenciler, taşeron işçiler, akademisyenler ve kurum temsilcilerinin konuşmalarının ardından yapılan ortak açıklamada OHAL’in kaldırılıp KHK’ların geri çekilmesi talebi yinelendi.
Bilgin: Üniversitenin asıl sahipleri burada
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi taşeron çalışanı olan ve yemekhanede yenen yemek sonrası işçilerde bakteri bulunmasıyla ilgili araştırma yapması ve uyarılarda bulunması üzerine işten atılan Cemal Bilgin ilk sözü aldı.
“İşçiler, öğrenciler, akademisyenler, halk ayrılmaz bir bütündür. Ama bizi karşı karşıya getiren sistem bizi buraya kadar kapalı dışarı etti. Onurlu, şerefli, ahlaklı insanlar burada. Üniversitenin asıl sahipleri burada, ama sabıkalılar içeride. Mücadelemizden bir adım dahi geri atmayalım.”
Erol: Tüm üyelerimiz işe geri alınana dek mücadele
SES Aksaray Şube Başkanı Aydın Erol, kamudaki ihraçlara dikkat çekti:
“15 Temmuz’dan sonra KESK’e yöneldiler, üyelerini ihraç ettiler. Kamudan ihraç edilen 86 bin kişiden 2 bin 77’si KESK üyesi.
“Memur Sen, 52 bin üyesinin ihraç edilmesine sessizliğini koruyor. Biz onların da sesi olduk. KHK’lerle iadeler başladı. Eğitim Sen’den açığa alınan 10 bin üyemiz işlerine döndü. 2 bin 77 üyemiz de işlerine geri alınana dek mücadelemize devam edeceğiz.
Gönen: Kabuledilebilir değil
İTO adına söz alan Taner Gönen “Ülkemizde demokrasi, özgürlükler adına yaşadıklarımız kabuledilebilir değil” dedi.
“Basın özgürlüğü, akademik özgürlük, düşünce özgürlüğü olmadan demokrasiden söz edilemez. Bir an önce terör örgütü mücadelesi adı altında KHK’larla yapılmakta olan baskı zulüm girişimleri durdurulmalı.”
Dölek: İstibdat rejiminin parçası
İhraç edilen akademisyenler adına ihraç edilen İstanbul üniversitesi akademisyenlerinden Levent Dölek söz aldı.
“Bu üniversite aylardır abluka altında. Üniversitede koca kuşağı silip tasfiye ederek yerine cemaatin kadrolarını yerleştirmek isteyenler sanki kendileri değil, sanki bizi atanlar o cemaatin has kadroları değil.
“Ülkenin içinde sürüklendiği durum karşısında bizlerin atılmış olması teferruattır. Atılmamız bundan çok daha büyük bir istibdat rejiminin parçasıdır.”
Halaçoğlu: Kamucu, demokratik üniversite
Üniversite öğrencileri adına söz alan Gönenç Halaçoğlu, üniversitelerdeki saldırılara dikkat çekti.
“Özerk demokratik üniversite mücadelemiz devam edecek. İşlerinden atılan hocalarımız geri dönecek.”
“Bu memleketi diktatörlük sevdalılarına teslim etmeyeyiz. Biat etmeyeceğiz. Kanlı bir başkanlık rejiminin inşasına izin vermeyeceğiz. Kamucu, demokratik, emekten, barıştan yana üniversiteyi kuracağız. AKP’nin saldırılarına karşı emekçiler ve halkalarla birlikte eşit, kardeşçe, yaşanılabilir ülke mücadelemize devam edeceğiz. “
Doğan: OHAL kaldırılsın
Eğitim Sen İstanbul Üniversiteler Şubesi Başkanı Görkem Doğan okuduğu ortak açıklamada rektörlük seçimlerinin kaldırılması, üniversitelerdeki saldırılar ve ihraçlara yer verildi.
“Biz baştan beri üniversiteyi savunmanın, tüm halk için temel hak ve özgürlükleri savunmanın, memleketin kötü gidişatına dur demenin bir parçası olduğunu söylüyoruz.
“Sadece üniversite değil tüm bir ülke müstebit iktidar tarafından çökertiliyor. Batıya karşı hamasi nutuklar atılırken, gerçekte anti-emperyalist akademisyenler tasfiye edilerek, ülkenin direnci kırılıyor, ekonominin çökmesiyle, emekten yana ekonomistlerin, mühendislerin atılması paralel gidiyor. Hukuk devletinin ortadan kalkmasıyla, özgürlükten yana hukukçuların tasfiyesi el ele yürüyor. Basın zapturapt altına alınırken, bağımsız iletişimciler kamudan atılıyor. Ülkede parlamenter demokrasi bir tür meşruti monarşiye dönüştürülürken, demokrat siyaset bilimciler kapı önüne konuyor.
“İşte bu yüzden sadece üniversiteye değil memlekete de sahip çıkmak için buradayız. OHAL'in kaldırılmasını, KHK'ların geri çekilmesini, atılan arkadaşlarımızın geri dönmesini bunun için istiyoruz. Bu doğrultudaki mücadelemizi sonuç alıncaya kadar bıkmadan, usanmadan ve yılmadan sürdüreceğiz!” (BK)