Marmara Üniversitesi öğretim üyeleri, Yusuf Devran'ın hedef gösterme, öğrenciler arasında ayrımcılık yapma, sözlü ve fiziksel şiddette bulunma gibi uygulamalarının daha önce de yaşandığını söylüyor.
Marmara Ünivesitesi İletişim Fakültesi Dekanı Yusuf Devran jüriye yüksek lisans sınavında okula kabul edilecek öğrenciler için bir liste verdiği ve bunu kabul etmeyen öğretim görevlisi Doç. Dr. Gözde Yılmaz'ı tehdit ettiği ve fiziksel şiddette bulunduğu iddialarıyla gündeme gelmişti. Suçduyurusunda bulunması üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı, Doç. Yılmaz'a çağrılı koruma tahsis etmişti.
Bu sene Halkla İlişkiler Yüksek Lisans programına başvuran, ancak fişlendiği için kabul edilmediği iddia edilen öğrencilerden A. ise, "Dört senelik lisans eğitimim boyunca hiçbir soruşturmaya ya da disiplin cezasına tabi tutulmadım. Not ortalamam 3.65 ama ismim A. Bu yüzden Yusuf Devran tarafından fişlendim" diyor.
A: Beni ülkücü öğrencilere sormuş
A. Marmara Üniversitesi mezunu. 20 Haziran'da yüksek lisans mülakatına girmiş. 11. Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri Genç İletişimciler Kategorisi'nde de ödül kazanmış bir öğrenci.
"Hem yazılı hem sözlü mülakatta tüm soruları doğru cevapladığımı düşünüyorum. Sonuçlar verilen tarihten bir hafta sonra açıklandı ve notlarımız sisteme girilmemişti. Sadece başarılı ya da başarısız ibareleri vardı. Neye göre başarılı, neye göre başarısız?" diyor.
A., bunun üzerine bir dilekçe yazarak notlarını öğrenmek istemiş ve öğrenmiş. Ancak ona söylenilen notların gerçeği yansıtmadığı görüşünde. Konuştuğumuz hocaları da A.'nın çok başarılı bir öğrenci olduğunu ifade ediyor.
A. yaşananları şöyle anlatıyor:
"Yusuf Devran benim nasıl biri olduğumu, kimlerle takıldığımı bazı öğretim üyelerine, ülkücü düşünceye sahip arkadaşlarıma sormuş.
"Ben dört senelik öğrenim hayatım boyunca ne bir soruşturmaya tabi tutuldum, ne de bir disiplin cezasına. Ama sırf ismimden, Kürt kimliğinden dolayı Yusuf Devran beni fişledi.
"Sonuçlar açıklandığında büyük bir şok yaşadım. Bütün planlarımı, hedeflerimi ona göre oluşturmuştum. Bunu söylemeyi sevmiyorum ama iki gün boyunca ağladım. Ailem ve arkadaşlarım beni teskin ettiler."
Şimdi İdare Mahkemesi'nde iptal davası açacak ve Devran hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunacak. Umudu, davanın lehine sonuçlanması ve yüksek lisans eğitimini planladığı şekilde tamamlamak.
Aydın: Soruşturmalarla yıldırmaya çalışıyorlar
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Eğitim-Sen işyeri temsilcisi Dr. Uraz Aydın da Devran'ın bu tarz uygulamalarının daha önce de yaşandığını söylüyor.
Geçen sene Yusuf Devran ilk göreve geldiğinde, Marmara Eğitim-Sen e-posta grubuna yazdığı yönetime ilişkin eleştirel bir mesajdan dolayı Aydın hakkında da iki soruşturma açılmış.
Aydın, bu gerilimin geçen sene üniversitede çıkan bir çatışmada kafasından yaralanan bir öğrenciyi hastaneye götürmesiyle başladığını, KCK'den tutuklu bir öğrencinin cezaevine sınav yapmaya giden bir araştırma görevlisi aracılığıyla kendisine selam göndermesi üzerine devam ettiğini anlatıyor.
E-postadan dolayı açılan soruşturmada Aydın'ın "ayrımcılık suçu" işlediği iddia ediliyor. Aydın, "Hakkımdaki soruşturma okul içinde ceza almam ve eğer burada suçlu bulunursam bunun savcılığa intikal etmesi yani dışarıda yargılanmama yönelik tasarlanmıştı. Bana ayrımcılıktan soruşturma açılıyorken, öğrenci alımlarında açık bir ayrımcılığın uygulanması, buna göz yummayan bir öğretim üyesinin teröristleri kollamakla ithaf edilmesi çok trajik" diyor ve ekliyor:
"Her üniversite çalışanının maruz kaldıkları baskılar ve mobbinge karşı duruyoruz. Hele kadına yönelik şiddet gibi hiç kabul görmeyecek bir baskı biçimi karşısında demokratik muhalefetin ve kadın örgütlerinin sessiz kalması mümkün değildir.
"Ama tüm akademik personel üzerine baskı kurduğu için kimse ses çıkartamıyor. En ufak eleştriyi dile getiren öğrenci ya da öğretim üyesi herkes soruşturmalarla yıldırılmaya çalışılıyor. Bugün baskının düzeyi fiziksel şiddet noktasına varabiliyorsa ses çıkartmak gerekiyor ama insanlar çekiniyor. Ses çıkartmamak, akademisyen olmanın, aydın olmanın kriterleriyle bağdaşmıyor."
Öğretim üyeleri: Sonuçlara müdahale var
Üniversitenin iletişim fakültesinden ismini açıklamak istemeyen bir öğretim üyesi de "Sınav sonuçlarında başından sonuna kadar müdahale var, biz her aşamasına şahidiz" diye konşuyor. "Asistanlara talimat vermesi, listeyi sisteme sokmaması, iki-üç kere toplanan jüri listelerini kabul etmemesi, gece 12'de Gözde Yılmaz'ın üzerine yürümesi, listelerdeki fişlemeler..."
"Devran, müdahale etmediğine dair açıklama yapmış ve üç kişilik jüriyi enstitünün düzenlediğini söylemiş. Bu çok komik bir durum çünkü jüri üyelerini enstitüye kendisini öneriyor. Ayrıca 15 lisansüstü sınavın sekizine kendisi başkanlık yaptı. Bu da okula girecek öğrencilerin çoğuna kendisinin karar verdiğini ortaya koyuyor. Gözde Yılmaz'ınki Devran'ın girmediği bir sınavdı. Ona da bu şekilde müdahale etti.
"Devran, sınav sonuçları açıklanmadan önce bilgisayar sistemine giren bütün asistanlara talimat verdi. Jürinin belirlediği ve kendisinin kabul etmediği öğrenci listesini dört gün boyunca sisteme sokmadı. Bu sırada asistanlara 'eğer bu listeyi sisteme giren olursa sizi sürerim' diyerek tehdit etti.
"Bu süreçte gece 12'de dekanlıktan evime bir telefon geldi, Gözde hanıma ulaşamadıklarını, o saatte jüriyi tekrar toplayacaklarını söylediler. Ama bu gerçekleşmedi. Ertesi gün enstitü müdürü jüri üyelerini odasına çağırdı ve odada bulunan bir güvenlik görevlisi eşliğinde, dekanın müdahalesinden uzak bir jüri toplamak istedi. Ancak dekan, sınav akşamı jüri üyelerinin öğrencilere verdiği notları kırpma makinesinde kırpmıştı. Sadece Gözde Yılmaz'ın notlarının fotokopileri vardı. Bu nedenle jüri tekrar toplanmış olsa da sağlıklı bir karar alınamamış oldu.
"A. isimli öğrencimizin terörist olduğunu, elinde polis kayıtlarının olduğunu birçok kişinin bulunduğu ortamda defalarca tekrarladı. Bunu inkar etmesi imkansız." (ÇT)