Dikkat! Lütfen Okumadan Geçmeyin

Bugün 10 Aralık! Dünya İnsan Halkları Günü!

10 Aralık 1948 yılında Birleşmiş Milletlerin kabul ettiği ve 30 maddeden oluşan bildirgede:

Her kesin ırk, renk, cins, din, siyasal ya da başka herhangi bir ayrım gözetmeksizin, bildirgede yer alan bütün hak ve özgürlükten yararlanma hakkına sahip olduğu söylenir ya.

Sakın ha! Yanılıp da inanmayın siz buna.

Her sabah yeni bir ev baskını, gözaltı ve tutuklama haberleriyle güne başladığımızı düşünürsek: İnsan Hakları Günü'nde etkinliklerin yasaklandığı, polisin saldırıp, insanları tazyikli-boyalı suyla ıslatıp, gazla zehirlediği, evire çevire dövdüğü bu zaman da; İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nde yer alan 30 maddelik hak ve özgürlükten yararlanmak pek mümkün olmasa gerek.

Böyle bir günde, bugüne dair hapishanede yazıyor olmak bile çok ironik değil mi?

Bugünkü etkinliklerde gözaltı, kaba dayak tazyikli su ve gaz kimlerin payına düşer bilemiyorum? Ancak, D-6 sakinlerinden koğuşdaşlarım Ayla Şimşek ve Mürvet Kasımoğlu'nun, Bianet okurlarına, Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma İnisiyatifine, Öğrenci Derneklerine, köşe yazarlarına, duyarlı aydın ve sanatçılara, demokratik kitle örgütüne, sendika ve meslek odalarına, milletvekillerine ve Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyelerine bir mesajları var.

Ayla ve Mürvet Kocaeli Üniversitesi öğrencileri.

Önce Mürvet gözaltına alınıyor. 5 Haziran 2011 tarihinde birden fazla öğrenci evine baskın yapıyor Terörle Mücadele Şubesi ekipleri.

Sabah erken saatlerde polis terörüyle uyanan gençler apar topar gözaltına alınıyorlar.

Dört günlük gözaltından sonra, çıkarıldıkları savcılıkta bir kişi serbest bırakılıyor. 14'ü ise bildik tutuklama işlemlerinin ardından Kandıra Hapishane Tesisleri'ne dağıtılıyorlar.

Ayla ise, 28 Haziran günü bütünleme sınavından çıktığında, oracıkta gözaltına alınıyor. Ve aynı gün tutuklanarak buraya getirildi.

Ayla Kocaeli Üniversitesi Siyasal Bilimi Kamu Yönetimi son sınıf öğrencisi. Tabii okula devam edemediği ve sınavlara giremediği için okulu bir yıl daha uzadı.

Mürvet ise, aynı Üniversitenin Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri son sınıf öğrencisiydi. Tutuklandığında girmesi gereken iki sınava burada girdi. Ve okulu bitirdi.

Terörle Mücadele Yasası gereğince gözaltı sürecinden başlayarak, dosyaya gizlilik kararı konulduğundan uzunca bir süre, iddianamenin hazırlanıp, açıklanmasını beklediler.

Ekim 2011'de gençlerin merakla yolunu gözledikleri iddianame açıklandı. Duruşma günü verildi.

İddianameyi hazırlayan savcı Emin Aydinç, bütün Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinde (ACM) hazırlanan iddianameler gibi, polis fezlekesini aynen almış.

Ve hiç erinmeden, son bir yılda Kocaeli'nde yapılan bütün basın açıklaması ve etkinlikleri alt alta dizmiş.

Savcıya göre:

* Daha önce gözaltına alınarak tutuklanan ve daha sonra tahliye edilen öğrencilerin, yani arkadaşlarının duruşmasına katılmak.

* Haziran 2011 seçim sürecinde, Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku'nun Kocaeli adayının seçim bürosu açılışlarına katılmak.

* Yine aynı dönemde, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) Blok adaylarından bazıları hakkında verdiği haksız veto kararını protesto etmek.

* Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ı anma törenine katılmak.

* Newroz'da üniversitede düzenlenen şenliğe katılmak, slogan atmak, halay çekmek.

* 2009 yılında Diyarbakır'da polis kurşunuyla katledilen üniversite öğrencisi Aydın Erdem'i anmak

* KCK tutuklamalarını protesto etmek.

* 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü düzenlenen etkinliğe katılmak.

Koğuşdaşlarım Ayla ve Mürvet'in de içinde oldukları 15 üniversite öğrencisinin bu etkinlik ve basın açıklamalarına katılmaları suç olarak görülmüş. Ve yasadışı örgüte üye olmamakla birlikte, örgüt adına faaliyet yürüttükleri iddiasıyla tutuklanmışlar.

20 Aralık'ta bu gençler hakim karşısına çıkacaklar.

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Hükümeti'nin başlamadan tam bir siyasi kıyıma çevirdiği Kürt açılımı, topyekûn saldırı dalgalarıyla devam ediyor.

Saldırılar öyle bir hal aldı ki! Neredeyse Barış ve Demokrasi Partisi'nin (BDP) önünden geçenleri bile gözaltına alıp, tutuklayacaklar. Devlet bu yaygın tutuklama furyasına hapishane yetiştiremez oldu.

1990'lı yılları hatırlayanlar bilir. O zamanlar bölgede sarı, kırmızı, yeşil renklerine duydukları düşmanlık, antipati nedeniyle trafik ışıklarını iptal etmişlerdi.

Şimdilerde ise, o renklerden bileklik, fular takan öğrencileri KCK'li diye tutukluyorlar.

Bizim Ayla da haklı olarak diyor ki; aman ha pazarda alışveriş yaparken çok dikkatli olun. Satın aldığınız limon, domates ve hıyarları kesinlikle yan yana koymayın! Sonra kendinizi önce gözaltında, sonra da savcının karşısında bulabilir ve bir KCK'li olarak hapsi boylayabilirsiniz.

Genç arkadaşlarım Ayla ve Mürvet'in bir kelamları daha var:

Açıklamalara göre şu an 500-600 civarında öğrencinin tutuklu olduğu söyleniyor. Bazı köşe yazarları sık sık tutuklu öğrenciler sorununu gündeme getiriyor, duruşmalarına çağrı yapıyor ve katılıyor.

Yine Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma İnisiyatifi öğrencilerin duruşmalarına katılıyor. Duruşma öncesinde birçok kitle örgütü, sendika, meslek odası, siyasi parti ve platformun katılımıyla adalet istiyorlar.

Fakat bugüne kadar Kocaeli'nde tutuklanan 15 Kürt öğrencinin durumunu da, duruşmalarını da hatırlayan olmadı.

Koğuşdaşlarımın bu haklı eleştirisine bir-iki cümle de ben eklemeliyim.

Bu coğrafya da en büyük bölücünün devlet ve uygulamaları olduğunu biliyoruz. Kemalizmin, sosyal şovenizmin ilerici, devrimci kuvvetler ve aydınlar üzerindeki etkisi de malum.

Ancak ilerici, demokrat, devrimci kişi ve kurumların, gazetecilerin, köşe yazarlarının, sanatçı ve aydınların daha eşitlikçi, çifte standarttan uzak bir tavır sergilemelerini beklemek ve istemek bütün Kürtlerin hakkı. Başka nasıl kardeş olabiliriz ki?

Şimdi bir kez daha D-6 koğuşundan sesleniyoruz;

20 Aralık, 2011 Salı günü sabah Çağlayan Adliyesi'nde 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Mürvet ve Ayla'nın da aralarında olduğu 15 üniversite öğrencisinin duruşması var.

Duyarlı ve duyarlı olmak isteyen kişi ve kurumları bu duruşmaya katılmaya, öğrenciler için yüksek sesle adalet ve özgürlük istemeye çağırıyoruz.

Bu davet bizim...

Unutmayın Bekliyoruz. (FE/HK)

* Füsun Erdoğan, 10 Aralık, 2011, Kandıra 2 Nolu T Tipi