ÖDP: İş Güvencesi Hemen Şimdi
ÖDP, hükümeti, ücretli çalışanlara yeni yük ve hak kaybı anlamına gelebilecek yaklaşımlardan uzak durmaya ve atılan imzaların ve verilen sözlerin gereğini yerine getirmeye çağırıyor.
"İş güvencesi ya da geçerli bir nedene dayanmayan işten çıkarmaların önlenmesi çalışanların başta gelen sorunlarından birisidir. İş güvencesinin yokluğu, keyfi ve sendikal nedenli işten çıkarmalara yol açmakta, sendikal örgütlenmeyi, hak aramayı, işçinin yasal haklarını kullanmasını engellemektedir."
ÖDP, İş güvencesi, "Uluslararası Çalışma Örgütü'nün 'Hizmet ilişkisine işveren tarafından son verilmesine' ilişkin 158 Sayılı Sözleşmesi'nin bir gereğidir" diyor.
Yasa için son tarih: Mart
Okuyan'a sunulan raporda; iş güvencesinin, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne sunulan Ulusal Program'ın kısa vadeli öncelikleri arasında yer aldığı belirtilerek bu taahhüdün yerine getirilme süresi ise Mart 2002 olduğu hatırlatılıyor.
"Üstelik hükümet ile Türk-İş arasında imzalanan 2001 yılı Kamu Toplu Sözleşmeleri Protokolü'nde de İş Güvencesi Yasası'nın çıkarılacağı belirtilmiştir. Şimdi, bir an önce bunların gereği yapılmalıdır."
ÖDP'ye göre yasadaki eksiklikler
* Tasarıda yer alan, 10 veya daha fazla işçi çalıştırma koşulu kaldırılmalıdır. Bu, Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırıdır ve kötüye kullanmaya açıktır.
* Tasarıda yer alan, 6 ay kıdem koşulu kaldırılmalıdır. İş Yasası'nın deneme süresini en çok 1 ay olarak düzenlediği göz önüne alınırsa, iş güvencesinin 6 aylık kıdem koşuluna bağlanması makul değildir.
Bu süre, deneme süresiyle aynı olmalıdır. 6 aylık süre, uygulamada kötüye kullanılabilir. Tıpkı kıdem tazminatından yararlanmayı engellemek için, kimi işverenlerin iş akitlerini bir yıl dolmadan feshetmesi gibi, burada da 6 ay dolmadan iş akitlerinin feshi gündeme gelebilir.
* Yasa, Basın ve Deniz İş Kanunu kapsamında çalışanların da yararlanacağı bir biçimde genişletilmelidir. İş güvencesinin sadece 1475 sayılı yasaya tabi olanlarla sınırlanması önemli bir eksikliktir.
* 2821 sayılı yasanın 30. maddesinde yer alan, temsilcilerin iş güvencesini azaltmaya yönelik değişiklik metinden çıkarılmalıdır. Yasa tasarısı, bir yandan iş güvencesi ile ilgili olumlu adımlar atmaya çalışırken, öte yandan işyeri sendika temsilcileri için var olan daha geniş bir güvenceyi, "yargı kararıyla işe dönme" imkanını kaldırmaktadır.
* Tazminat miktarı yeterli olmadığından caydırıcı değildir. İşe iade kararı verilmesine karşın işçiye işbaşı yaptırılmaması halinde, yeterli bir tazminat öngörülmelidir.
* Tasarıda yer alan, ihbar tazminatı peşin ödenmişse,işe iade kararına rağmen işbaşı yaptırılmayan işçiye ödenmesi öngörülen tazminatın ücret ve diğer haklarından mahsup edileceği biçimindeki düzenleme maddi yaptırımın azalmasına neden olacaktır. Olması gereken, bu durumdaki işçilere ihbar tazminatından ayrı olarak tazminat, ücret ve diğer hakların sağlanmasıdır.
* Toplu işten çıkarmalarda, işyerlerinde örgütlü sendika var ise, sendikaya da bilgi verilerek görüşmelere katılması sağlanmalıdır.
İşsizlik çığ gibi
ÖDP raporunda; "2000 sonunda 20 milyon 182 bin kişi istihdam edilirken, 2001 yılı Mart sonunda istihdamın 19 milyon 222 bin kişiye indiğine" dikkat çekiliyor.
"Yani resmi verilere göre toplam istihdamda 960 bin kişilik azalma görülmektedir. Ayrıca, lise ve daha yukarı eğitimli 15-24 yaş grubuna dahil olanların arasındaki işsizlik oranı aynı dönemlerde yüzde 22.7'den, yüzde 23.7'ye yükselmiştir. "
Beyaz yakalılarda
Rapor, "Beyaz yakalılar" olarak anılan ve yönetici pozisyonunda çalışanlar grubunda iş arayanların bir yılda yüzde 60 arttığını belirtiyor.
"İşten çıkarmalar bankacılık, iletişim, bilişim teknolojisi ve medya sektörlerinde yoğunlaşmıştır. Sadece, medyada işsiz kalanların sayısı 5000'in üstündedir. Finans sektöründe bugüne kadar 8.000 kişi işini kaybetmiştir. Önümüzdeki aylarda kamu ve fon bankalarında çalışan 25 bin kişinin işsiz kalacağı ifade edilmektedir. Bu rakamın, özel sektör bankalarındakilerle birlikte 50.000 kişiyi bulacağı beklenmektedir. "
Reel sektörde
Rapor, reel sektörde, Devlet İstatistik Enstitüsü'nün (DİE) işgücü anketi sonuçlarına göre, kentteki işsiz ve eksik istihdam edilenlerin oranı, 2000'de yüzde 16.3 iken 2001'in ortasında yüzde 17.2'ye çıktığına işaret ediyor.
"Kentlerde eğitimli gençler arasındaki işsizlik oranı yüzde 22.4'ü bulmuş, kırsal kesimdeki atıl işgücü oranı ise yüzde 9.5 olarak belirlenmiştir. Yine DİE'nin verilerine göre, 2001'in ilk yarısında 800 bini aşkın insan işinden olmuş, imalat sanayiinde 239 bin, inşaat sektöründe 312 bin ve ticaret sektöründe 287 bin kişi işini kaybetmiştir."
2002 yılında, Uluslar arası Para Fonu'na (IMF) gönderilen niyet mektubunda işsizliğin çözümüne yönelik bir yaklaşım görülmediğinden hareketle, ÖDP "Uluslararası sermeye çevrelerinin her dediğini uygulayan, yurt içindeki rantiyeleri küstürmemek için her adımı atan, batık ve hortumlanan bankaları kurtarmaya çalışan hükümetin istihdamı artırmak yönünde, işsizlikle mücadele için kaynak bulamamasını inandırıcı" bulmuyor.
ÖDP Önerileri
* İstihdamı teşvik edecek politikalar, emek örgütlerinin öneri ve görüşleri dikkate alınarak geliştirilmelidir.
* Kayıt dışı ekonomi kayıt içine alınarak, yeni yatırımlar için kaynak yaratılmalıdır.
* Haftalık çalışma süresi düşürülmeli ve yeni iş olanakları yaratılmalıdır.
* İşletmelerde fazla mesai yerine, fazla mesainin gerektirdiği oranda ek istihdam yaratılmalıdır.
* Çocukların çalıştırılmasına yönelik denetimler ve cezai yaptırımlar arttırılmalıdır.
* Bütçeden askeri harcamalara ayrılan pay düşürülmeli; bu payla yeni yatırım ve iş olanakları yaratılmalıdır.
* Tarım politikası yeni istihdam alanları yaratacak biçimde oluşturulmalıdır.
İşsizlik Sigortası
ÖDP'ye göre; iş güvencesinin olmadığı koşullarda işsizlik sigortası sağlıklı bir biçimde işleyemez.
* Yasada yer alan staj süreleri yeniden düzenlenmeli ve son 120 gün eksiksiz prim ödeme koşulu esnetilmelidir. Diğer koşulları yerine getiren bir çalışan, son 120 gün içinde bir gün dahi ücretsiz izin kullansa işsizlik sigortası ödeneğinden yararlanamamaktadır. Yine yasada yer alan, son üç yılda 1080 gün prim ödeme koşulu hayatın normal akışına aykırıdır ve özel sektör işyerlerinde yerine getirilmesi çok zordur. Son üç yılda 1080 gün, üç yıl boyunca hiç eksiksiz prim ödemek demektir. Bu koşulun da esnetilmesi gereklidir.
* İşsizlik sigortası çok ağır staj koşullarına rağmen son derece düşük işsizlik ödeneği öngörmektedir. Ve bu ödenek miktarı çalışanın ödediği prime paralel değildir. Ağırlıkla bir primli sigorta sistemi olan işsizlik sigortası ödemelerinin prim ödemelerine paralel olması uygun olacaktır. Mali dengeleri dikkate alarak, işsizlik sigortasının en az ödenek miktarının asgari ücretten az olmamak üzere belirlenmesi ve çalışanın son aylığının yarısı esas alınarak tavan ödenek miktarının asgari ücretin belli bir katı ile düzenlenmesi yararlı olacaktır.
Emeklilik Geçiş Dönemi
* Anayasa Mahkemesi önceki düzenlemeyi "adil, makul ve ölçülü" bulmamıştır. Yeni yasa hazırlanırken Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı dikkate alınmalı ve buna uygun bir düzenleme yapılmalıdır.
* Başta SSK olmak üzere sosyal güvenlik kurumlarının özerklikleri bir an önce sağlanmalı, bu kurumların özerkliğine zarar veren ve bu kurumları siyasi vesayet altına sokan yaklaşımlardan kaçınılmalıdır.
Nemaların Tasfiyesi
* Haziran 2000 tarihinden itibaren kesintileri durdurulan Tasarruf Teşvik Fonu Hesabı, bir an önce ana para ve nemalar (nema oranları yeniden hesaplanarak) birlikte çalışanlara ödenerek tasfiye edilmelidir. Anayasa Mahkemesi'nin ödemelerle ilgili hükmü iptal etmiş olması da ayrıca önemli bir olanak olarak değerlendirilmeli ve bu defter kapatılmalıdır.
* Kesintiler nemalandırılırken, mutlaka kesintilerin enflasyon karşında reel olarak korunması esas alınmalıdır. Bugüne değin pek çok dönem nemalandırma oranları enflasyonun altında kalmış ve çalışanlar mağdur olmuştur.
Çalışanların kazanılmış haklarına müdahale edilmemelidir
* Hükümet, toplu iş sözleşmelerinin imzalanmasından, bunların uygulanmasına; kıdem tazminatından ikramiye ve res'en emeklilik uygulamalarına kadar, çalışanları huzursuz ve rahatsız eden ve kazanılmış hakları ortadan kaldıran ve toplu pazarlıklara müdahale anlamına gelen girişim ve yaklaşımlara sahiptir.
* Bu tip uygulamaların son örneği kamu işyerlerinde 26 günlük ilave tediyenin (ikramiyenin) 2003 yılına ertelenmesi olmuştur.
* IMF ve hükümetin ekonomi politikalarının ve krizin yükünü çeken ücretli çalışanlara yeni hak kaybı anlamına gelebilecek bu girişimler büyük zarar vermektedir. (NM)