Özlük haklarını koruyarak başka kamu işletmelerine geçmek için Ankara'daki direnişlerini sürdüren TEKEL işçileri, kendileriyle dayanışmak için bütün Türkiye'de düzenlenen 4 Şubat eyleminden memnun.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ay sonunda direnişe müdahale edeceklerine dair açıklaması içinse "O tehdit ettikçe direncimiz artıyor" diyorlar.
bianet'in görüştüğü direnişteki TEKEL işçileri, 4 Şubat eylemini ve Erdoğan'ın sözlerini değerlendirdi.
Nuri Yılmaz (TEKGIDA-İŞ İzmir 3 No'lu Şube Başkanı): Dün gerçekleşen genel grevi başarılı buluyoruz. İki konfederasyon dışında diğerleri gereğini yaptı. Sonuçta bir günlük iş bırakma hedeflenmişti ve büyük ölçüde bu sağlandı.
Erdoğan'ın tehditkar açıklamaları bizim için bağlayıcı değil. Biz direnişe ilk çıktığımız günden beri benzeri açıklamalarla karşılaşıyoruz. Her şeye rağmen, müdahale ile karşılaşsak da burada kalmaya ve hakkımızı aramaya devam ediyoruz. Türkiye'de sendikal haklara dayalı yazılı iş kanunları yok. Siyasilerin de bu hakları edinim sürecinde daha çok desteğini bekliyoruz.
Suat Karlıkaya (TEKGIDA-İŞ Tokat Şube Başkanı): Eyleme yoğun ilgi olması ve konfederasyonların bir araya gelmesi bizim için önemliydi. Bu sadece 11bin TEKEL işçisinin mücadelesi değil; bu yüzden hiçbirinin geri çekilmemesi gerekirdi, ama yine de başarılı olduğunu düşünüyorum.
Başbakanın onu seçenlerin çıkarlarını koruması, işçisini bu duruma sokmaması gerekir. Bakanları da bizim haklı taleplerimize verecek cevapları olmadığından kendilerini ifade edemiyorlar. Başbakan eğer ben demokratik biriyim diyorsa imzaladığı sözleşmeleri bir kez daha gözden geçirmeli. Biz burada yaşadığımız topluma zarar vermeden demokratik eylemimizi yapmaya çalışıyoruz. Bundan başka yapabileceğimiz bir şey kalmadı.
TEKEL işçisi artık başbakanın sorunu çözmesini istiyor. Biz çözülene kadar buradan bir yere ayrılmayacağız. Çünkü bugün bu sıkıntıyı çekmezsek yarın 4C nedeniyle daha çok sıkıntı çekeceğini biliyor TEKEL işçisi.
"Biz bu hanın yolcusu değil, sahibiyiz"
Hatice Koçak (TEKEL İşçisi): Binlerce işçi ve memur bizim için iş bıraktılar. Türkiye'nin her yerinden TEKEL işçilerine destek verdiler. Bunları görünce dünkü eylemi olumsuz değerlendirmek mümkün değil. Biz mesajımızı Ağrı'dan İzmir'e kadar ulaştırabildiğimizi gördük. Başbakan bizi ajitasyon yapmakla, yan gelip yatmakla, yalancılıkla suçladı şimdiye kadar. Bizi işgalci olarak değerlendirmesi ilk değil.
Siyasilerin anlamadığı şey, bizim bu hanın yolcusu değil, sahibi olduğumuz. Bize 28 Şubat'a kadar mühlet verdiler ancak biz hakkımızı alamazsak 2011 Şubat'ına kadar gerekirse burada kalacağız. Müdahale etme tehditleriyle bir yere varamazlar. Biz provokatör değiliz, ekmeğimizin peşindeyiz yalnızca. Bize taş atan polislere yalnızca gözyaşımızla karşılık verebiliriz.
Başbakan tehditlerle bizi gönderemez
Nuray Biçer (TEKEL işçisi): Türkiye'nin her yerinde bize destek verenlere, Ankara halkına teşekkür ediyorum, bizi yalnız bırakmayıp gururlandırdıkları için.
Başbakan yakışıksız sözler kullanıyor bizim için. Yalan sözlerle halkı kışkırtmamalı. Tehditlerle bizi buradan gönderemez. Ölüm oruçlarına başlamayı düşünüyoruz; merak ediyorum burada bir işçi ölümü gerçekleşirse, vicdanlar nasıl kaldıracak.
Adem Güngör (TEKEL işçisi, açlık grevinde): Dün yapılan eylemle birlikte geleceğimizin önü açıldı. Bu yüzden hiçbirimiz karamsar değiliz. Erdoğan tehditkar konuştukça bizi daha çok diretiyor, daha çok mücadeleye itiyor.
Cafer Yaşar (TEKGIDA-İŞ Adana Şube Başkanı, TEKEL işçisi): Bir günlük iş bırakmayı gerçekleştirebildik; ancak sayının çok fazla olmadığı da açık. Erdoğan bu süreçte kendi sözleriyle kendi batıyor. Kamuoyunu yanlış bilgilendiriyorlar. Kesin yol haritamızı konfederasyonların bugün alacakları karara göre belirleyeceğiz. (EY/TK)