400 Dolar Kazanan İşçiye Şimdi 200 Dolar...
Banvit'in Yönetim Kurulu Başkanı Vural Görener'in, Bandırma Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (BANSİAD) aylık olağan toplantısında dile getirdiği bir saptama bu.
Beyaz et sektörünün dünü, bugünü ve geleceği ile ekonomik krizden sektörün çıkardığı dersler hakkında konuşan Görener, "Dünyanın kaç bucak olduğunu bu memleketteki herkes gördü" dedi.
"Kar'da yüzde 33 gerileme"
Görener, sözkonusu toplantıda şu görüşleri dile getirdi:
* Tavukçuluk sektörümüz, beyaz et sektörünün kralı olduğu kadar, Türkiye iş aleminin de kralıdır. Bugünkü durumu da, nerelerden nereye gelmiş olduğumuzun bir göstergesidir.
* Üç sene evvel, 1999 Mayıs ayında 1998 bilançomuzu açıkladığımızda, 1998 itibariyle Banvit'in cirosu 29 trilyon, ve kârı ise 6.6 trilyondu. O sıralarda dolar kuru 314 bin lira . Demek ki, 1998 senesi faaliyetinden şirketimiz dolar bazında 21 milyon dolar, para kazanmış. Bu çok değil bundan üç sene evvelki durum.
* Nisan 2000'de 99 faaliyetinin sonuçları açıklandığında ise durum şuydu: 99 cirosu, 29 trilyondan, 52 trilyona yükselmiş. Kâr TL. bazında 7.6 trilyona çıkmış. Ama dolar bazında, kâr , (kur 543 bin liraya yükselmiş olduğu için) 14 milyon dolarda kalmış.
"Ciddi ve büyük bir kayıp"
* Bilanço 21 milyon dolardan, 14 milyon dolara düşmüş. Bu çok ciddi ve büyük bir kayıp. Fakat hiçbirimiz farkında değiliz. Çünkü 98'deki rüzgar, 99'da yelkenlinin yelkenlerini doldurdu ve yelken gidiyor.
* 99 ortalarından itibaren borsa bizim gibi şirketleri yakından takip ediyor. Ara bilançolarımızı takip ediyor. Bakıyor iki sene ard arda son derece kuvvetli performanslar. O zamanki borsa şimdiki borsa gibi değil, o zamanki borsanın içinde çok yabancı alıcı var. Hem yerli insanın cebinde, hem yabancı insanın cebinde paralar var. Türk bankaları da son derece faal.
1998'deki para bolluğu
* Türk bankalarının hangisi Avrupa'ya gidip bir kapıyı çalsa, o sırada, sendikasyon kredisi aldı. Herkes sendikasyon kredisi ile paralar ülkeye döviz getiriyor. Burada bozduruluyor, bir para bolluğu ki kıyamet. Banvit hisseleri de bir ara öyle bir yere geldi ki, şirketin değeri 450 milyon dolara çıktı. Sonra bu rakam, 250 milyon dolarlarda duruldu.
"Neydim değil, ne olacağım de!"
*İnsan tabiatı çok kötü, insanlar çabuk şişiniyor ve koltuklar kabarıyor. Ben neymişim be abi, mantalitesi geliyor. Maalesef para bolluğu insanları çok kısa zamanda şımartıyor. Kendini bir yerde peygamber zannediyorsun. Atalarımızın neydim dememeli, ne olacağım demeli sözünü unutuyorsun. O kadar büyük bir akım, o kadar büyük bir rüzgar esiyor ki, hep böyle gidecek zannediyorsunuz. Piyasada mala muazzam bir istek te var. Bizler habire plan proje yapıyoruz ; hangi yatırımı yapalım, işi nasıl büyütelim, paranın kokusu da çok süratli yayılıyor.
"AB'ye giriş çok yakın" hissi
* O sıralarda sanki AB ye giriş çok yakın gibi bir his te var. Tarım Bakanlığı Avrupa'da ne oluyorsa aynen tatbik ediyor. Birbiri arkasına gıda yasalarında düzeltmeler çıkmaya başladı. Bu gıda yasalarındaki düzeltmelerde hepsi Avrupa standartlarına göre AB normlarına göre yapılıyor. Yatırımlarımızı da AB normlarına göre yapmaya çalışıyoruz. Tabii bu yüksek standartlara ulaşmakta, bedava olmuyor para ile oluyor. Ülke pazarı da her geçen gün daha fazla çeşide, daha fazla katma değeri olan ürünlere yöneliyor. O sırada, yoksul diye bilinen mahallelerde en lüks ürünleri satar olduk. İstanbul ve köyler, bizim burada Kapıdağ'ın köyleri Kocaburgaz, şu bu eskiden gelemeyen köyler, hepsi ambalajlı etiketli ürünler alıyorlar.
"Kamaşan gözler yatırıma yöneltti"
* Türkiye şahane! Banvit de şahane! Biz de şiştikçe şişiyoruz. O sıralarda yatırımları o kadar yüksek tuttuk ki, paralar da yetişmeyecek. IFC ile müzakerelere başladık. IFC baktı hesabımıza kitabımıza müessese kuruluş iyi, onlar da bizden hisse almak istediler.Hem de uzun vadeli kredi vermek istediler. 98'in karları herkesin gözünü kamaştırdı. Her ne kadar 99'da trend geriye doğru gitmeye başladıysa; O 98'de kamaşan gözler, herkesi büyük yatırımlara itti ve büyük kapasitelere yöneltti. Dolayısıyla üretim arttı.
Ve serin rüzgarlar...
* Memleketin durumunda yavaş yavaş serin rüzgarlar esmeye başladı. Üretim isteği kadar artsın, tüketim bir türlü artmıyor ve 2000 yılı ortalarına doğru, fiyatların gerilemesi gerçek olarak sektörü sarsmaya başladı. İlkbahardan itibaren Banvit hisseleri, diğer hisselerle birlikte, genel olarak borsa, yavaş yavaş geriye kaymaya başladı. Bizim bir zamanlar 450 milyon dolar olan hisse, bu kadar fazla yatırım enjekte olmasına rağmen, daha aşağılara kaymaya başladı.
"Müesseseler zangırdamaya başladı"
* Aynı zamanda sektörün liderlerinden olan Mudurnu Tavukçuluk gibi çok büyük bir müessese, zangırdamaya başladı. Arkadan Ankara Nar Piliç.. Ondan sonrada Köy-Tür, hasta adam sektörüne büründü. 2000 yılının ortalarında para bol, o sırada, borsalarda bir takım insanlar, oynuyorlar şimdi de oynanıyor. Borsalarımız maalesef yeterli derinlikte olmadığı için herkes borsaya parmak atınca, birşeylerin değişeceğini zannediyor. Esas olanın, gerçek performans olduğunu insanlar unutuyor.
"Dünyanın kaç bucak olduğunu gördük"
* İlk önce 2000 yılı Kasım'ı, onu takip eden aylarda da Şubat'ta ki meşhur Anayasa krizinden sonra Dünyanın kaç bucak olduğunu bu memleket ve bu memlekette yaşayan insanlar, hepimiz öğrenmeye başladık. Şimdi hangi ürün olursa olsun alıcı lazım. Benim işçim geçen sene bu krizden evvel, 400 dolar alıyordu, şimdi o 400 dolar alan işçi 200 dolar alıyor. Burada oturan herkes aynı durumda. (NH/NU)