"Türkiye'nin temel sorunlarından bir tanesi ihracatının ithalata bağımlı olması ve sürekli cari açık verilmesi. Elbette ki dış ticaret açığının daralıyor olmasından olumlu bir anlam çıkartabiliriz. Ancak ekonomik durgunluk ve daralma ihtimalini belirtmek lazım."
Siyasal iktisatçı Dr. Ali Rıza Güngen açıklanan dıi ticaret açığı verilerini böyle yorumluyor.
Yayınlanan dış ticaret açığı verilerini bir ekonomik durgunluk ve daralma belirtisi olarak yorumlayan Dr. Güngen ile son günlerde yaşanan ekonomik gelişmelerin nasıl okunması gerektiğini ve Türkiye ekonomisinin son durumunu konuştuk.
Son göstergeler
İlk olarak son günlerde neler yaşandı ona bakalım:
Dolar Eylül ayı boyunca 6 TL'nin üzerinde seyretti, Ekim'in son günlerinde 5,49 seviyesine kadar inerek iki buçuk ayın en düşük seviyesini gördü.
TUİK'in açıkladığı verilere göre Eylül ayında ithalat azaldı, ihracat arttı. Dış ticaret açığındaki azalma oranı ise yüzde 77,1 oldu. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'ın bugün açıkladığı verilere göre ise Ekim ayında ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 96.7 oldu.
TIKLAYIN - Eylül'de Dış Ticaret Açığı Yüzde 77,1 Azaldı
Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya ise, yaptığı açıklamada yılsonu enflasyon tahminini yüzde 13,4'ten yüzde 23,5'e yükseltti.
TIKLAYIN - Merkez Bankası Yılsonu Enflasyon Tahmini Yüzde 23,5'e Yükseltti
Enflasyon hedefleri
Dr. Güngen, Çetinkaya'nın açıkladığı 2019 enflasyon tahminini "gayet normal" karşılıyor ama böylece Yeni Ekonomik Program'da açıklanan yıl sonu enflasyon hedefi olan yüzde 20'nin değiştiğini söylüyor.
Dr. Gürgen, "yüzde 10 indirim seferberiliği"nin geçici bir başarı sağlayabileceğini ama gibi zorla fiyat indirimi uygulamasıyla sadece geçici bir başarı sağlayabileceğini düşünüyor.
"Türkiye ekonomisinin şu andaki durumu enflasyonu çabucak kontrol altına alınması pek mümkün görünmüyor. Türkiye'de yıllardır yüzde beşlik bir enflasyon hedefi var. Dokuz yıldır bu rakamı tutturamadılar."
Açıklanan hedeflerin Türkiye'ye sermaye girişinde etkili olduğunu belirten Dr. Güngen önümüzdeki gelişmelere bağlı olarak enflasyon rakamının ortaya çıkacağını ama tahminlerin geçmişteki gibi başarısızlıklarla da sonuçlanabileceğini söylüyor.
"İhracat ithalata bağlı"
"Türkiye'nin temel sorunlarından bir tanesi ihracatının ithalata bağımlı olması ve sürekli cari açık verilmesi. Elbette ki dış ticaret açığının daralıyor olmasından olumlu bir anlam çıkartabiliriz. Ancak ekonomik durgunluk ve daralma ihtimalini belirtmek lazım.
"İthalat rakamlarında radikal denilebilecek bir düşüşün gerçekleşmesi ekonomik faaliyetin gerilemekte olduğunu veya bir durgunlaşmanın görülmekte olduğunu anlatıyor aslına bakarsanız.
"Dış ticaret açığının azalması olumlu ama ihracatın ithalatı karşılama oranına ya da Türkiye'deki ithalat bağımlılığına bakmak gerekli. Büyük ihtimalle önümüzdeki aylarda cari fazla verilecek ancak bu da dediğim üzere; Türkiye ekonomisindeki durgunlaşmanın ve krizin yansıması olacak.
Dolarda rayına oturmak gibi bir durumun söz konusu olmadığını belirten Güngen "Bu koşullar altında sabitlenmeden bahsetmek zaten uygun değil." diyor. Kurun 94 ve 2001 krizleri sonrasındaki seviyeye geldiğini söyleyen Gürgen sözlerine şöyle devam ediyor.
"TL'nin geldiği seviye 1994 ve 2001 krizi sonrası ile aynı"
"Ekim ayında Türkiye'de menkul kıymetler piyasasına bir giriş olduğunu veriler vasıtasıyla görebiliyoruz. Gerçi son günlerde borsa kötü bir performans göstermeye başladı ama reel olarak Türk Lirası'nın gerilediği seviyeler 1994 krizi ve 2001 krizi sonrasındaki seviyeler. O nedenle dolar karşısında daha fazla değer kaybı ihtimali önümüzdeki birkaç ay içerisinde azalmış duruyor.
"Doların rayını bulduğunu söylemekten ziyade bunu Türkiye ekonomisinde durgunlaşmanın bir yansıması olarak görmek lazım. Dolara olan talebin azaldığı, Türk Lirası'nın çok ciddi değer kaybetmiş olduğu bir dönemdeyiz.
"Borç yapılandırma gibi önlemler, şirket kurtarma anlamındaki önlemler etkili olursa, sermaye girişleri temposunda bir artış söz konusu olursa, TL'de daha fazla değer kaybı olmaksızın bu seneyi kapatabiliriz.
"Aralık ayında ABD Merkez Bankası'nın faiz kararından, jeopolitik ya da uluslararası gerginliklere kadar bir sürü gelişmenin de kurları etkilediğini unutmamak gerek. Bu nedenlerle bir öngörüde bulunmak, bir fal açmak doğru olmaz."
Kriz geride mi kaldı?
Dr. Gürgen, ABD Doları'nın 2018 başında 3,75 TL olmasını, dolayısıyla TL'nin ilk 8 ayda yüzde 40, ilk on ayda yüzde 31 değer kaybetmesini hatırlatıyor.
"Kayıp oranının yüzde 50'ye varmaması Türk Lirası'nın istikrara kavuştuğunu anlamına gelmiyor. Temmuz ve Ağustosta finansman ihtiyacında radikal bir düşüş yok.
"Liranın birkaç haftalık değer kazanmasıyla krizin geride kaldığı yönlü bir argüman uygun olmayacaktır. Kur krizinin ağır bir reel sektör krizine dönüşmesi engellenmeye çalışılıyor.
"İlk başlarda beklendiği kadar şirket iflaslarının görülmemesinde Türkiye Bankalar Birliği ile bir borç yapılandırma çerçevesi düzenlenmesi, borç yapılandırmalarla ve konkordatolarla şu an durum idare ediliyor gibi gözüküyor."
Ali Rıza Güngen hakkındaDr., Siyaset bilimci, ekonomist, barış akademisyeni. Ondokuz Mayıs Üniversitesi'ne araştırma görevlisi olarak çalışırken 22 Kasım 2016'de yayınlanan 677 KHK ile üniversiteden ihraç edildi. Lisans, yüksek lisans ve doktorasını ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü'nde tamamladı. Londra City University'de misafir araştırmacı olarak bulundu. Devletin Yeniden Yapılandırılmasının Veçheleri Olarak Borç Yönetimi ve Finansallaşma: 1980 Sonrası Türkiye Örneği adlı doktora tez çalışması Türk Sosyal Bilimler Derneği tarafından Genç Sosyal Bilimci Ödülü'nü ve Behice Boran Özel Ödülü'nü aldı. Finansallaşma, borç yönetimi, demokrasi kuramı ve devletin yeniden yapılandırılması alanlarında yayımlanmış çalışmaları bulunuyor. (Fotoğraf: Hilal Köylü/DW) |
(HA)
* Fotoğraf: Cem Öksüz - Erdoğan 5 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Buluşması'nda.