Trump'ın anlaşmadan çekilme kararı ABD'de böyle protesto edilmişti.
Sera gazı emisyonunu 2030'a kadar 56 milyar ton düşürmeyi ve bu sayede küresel sıcaklık artışının yüzyılın sonuna kadar 2 derecenin altında tutmayı hedefleyen Paris İklim Değişikliği Anlaşması Nisan 2016'da New York'ta imzalandı.
ABD Başkanı Donald Trump'ın Paris İklim Anlaşması'ndan çekilme kararı almasının ardından 21 Haziran 2017'de tarihli Habertürk haberine göre Türkiye anlaşmayı onaylayıp meclisten geçirmek için Yeşil İklim Fonu'ndan pay alma şartını öne sürüyor.
TIKLAYIN - Paris İklim Anlaşması'nda Merak Edilenler
Ankara, Paris İklim Anlaşması'nda gelişmiş ülkelerden, gelişmekte olan ülke sınıfına sokularak, fon tarafından desteklenmeyi bekliyor ancak Türkiye 2017 yılı rakamlarına göre yılda 289 milyar kilovatsaat elektrik tüketen bir ülke olarak dünyanın en çok enerji harcayan ilk 20 ülkesi arasında.
Paris Anlaşması'na taraf olan/olmayan ülkelerİklim değişikliğini durdurmayı hedefleyen Paris Anlaşması'na 179 ülke taraf oldu. Taraf olmayan 18 ülke: Angola, Ekvator Ginesi, Eritre, Gine-Bissau, İran, Irak, Kırgızistan, Lübnan, Liberya, Libya, Umman, Rusya, San Marino, Güney Sudan, Surinam, Özbekistan, Yemen ve Türkiye. |
Enerji analisti Özgür Gürbüz, Paris İklim Anlaşması ve Türkiye ilişkisini bianet'e anlattı.
Enerji analisti Özgür Gürbüz
"Türkiye iklim sorununu ciddiye almıyor"
Özgür Gürbüz, Paris İklim Anlaşması'nı onaylamayan 18 ülke kaldığını belirterek "Bazıları orada imzalamasa da onayladı" dedi ve ekledi:
"Türkiye'nin ilgisizliğinden kaynaklanıyor bu Türkiye iklim müzakerelerinde bu konuyla ilgili, ciddi planlar yapan bir ülke olmadı hiç.
"İkincisi de COP'larda yani iklim zirvelerinde de görüldüğü gibi Türkiye anlaşma için verdiği taahhütleri gerçekleştirmek için finansal desteğe ihtiyacı olduğunu söylüyor. Her şey burada tıkanıyor.
"Burada da benim yorumum şu: Türkiye'nin mevcut taahhütünü gerçekleştirmek için ek bir finansman desteğine ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum.
"İklim müzakerelerinde adı geçen gelişmiş ve gelişen ülke sınıflandırması yani BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nde Ek1 ve Ek2 listeleri Kyoto'da yükümlülükleri de belirlediği için önemliydi.
"Türkiye de bu yüzden uzun süre gelişmiş ülkeler listesinde yer almasına itiraz etti ve özel şartlarını kabul ettirdi.
"Dışişleri Bakanlığı sayfasında yer alan bilgiye göre de Türkiye Kyoto BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) müzakereleri altında Ek I kapsamında olup da geçiş ekonomisi olmayan ve 'özel şartları' Taraflar Konferansı kararlarıyla kabul edilmiş olan tek ülke oldu.
"Ancak Paris Anlaşması'nda Ek1 ve Ek2 sınıflandırmasından çok ülkelerin verdikleri taahhütler öne çıkıyor.
"Paris bizim için tek fırsat ama görmüyoruz"
"Türkiye anlaşmayı imzalarken verdiği zayıf taahhüde rağmen Paris Anlaşması'na taraf olabilir, buna kimse itiraz etmez. Hedeflerin yetersizliği gündeme gelirse, orada müzakere süreci başlayabilir ve ülkelerin gelişmişlik düzeyi konu edilebilir.
"Özel şartlarımızın tanınmış olmasından dolayı da kimse Türkiye'den Ek1 ülke sorumluluğu beklemez. Ancak tüm bunlar bir gerçeği değiştirmiyor. Verdiğimiz taahhüt emisyonları azaltmayı bırakın, aynı seviyede tutmayı bile garanti etmiyor.
"Mevcut emisyonları iki katına çıkarmayı heefliyor. Türkiye bundan daha iyisini, finansal desteğe ihtiyaç olmadan yapabilecek bir ülke.
"Zaten ithal petrolden, kömürden ve doğalgazdan kaçarak yenilenebilir enerjiye geçişin Türkiye ekonomisine, çevresine ve sağlığımıza katkıları olacak. Paris bizim için bir fırsat ama bunu görmüyoruz.
"Taahhütleri emisyonu artıracak cinsten"
Türkiye'nin sera gazı emisyonu için taahhüt senaryosu.
"Türkiye'nin gelişmiş ülkeler yani Ek1 sınıfında değerlendirsek bile aynı kategoriye göre Meksika'ya göre geride bir taahhüt veriyor mesela.
"Türkiye öyle bir taahhüt veriyor ki bu taahhütle sera gazı emisyonu 2030'da iki katına çıkmış oluyor.
"Dünya çapındaki enerjinin yüzde 1'ini tüketiyoruz"
"Türkiye dünya çapındaki enerjinin yüzde 1'ini tüketiyor. Bu bakımdan Türkiye'den bu oranda bir sorumluluk beklemek mantıklı.
"Yanı sıra Türkiye yenilenebilir enerji potansiyeli bakımından da diğer ülkelere göre çok çok avantajlı.
"Her şeyi bir yana bırakırsak Türkiye'nin yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi başta ekonomi açısından da avantajlı.
"Doğalgazı dışarıdan alıyoruz, ithal kömürün payı da giderek artıyor. Zaten bunları bırakıp rüzgâr ve güneş enerjisine yönelmeli.
"Türkiye kapısının önünü süpürmeli"
"Zirvelerde Afrika ve ada ülkelerine verilmesi gereken paranın Türkiye'ye verilmesi iyi karşılanmıyor. Türkiye AB ile olan göçmen anlaşmasındaki gibi bunu siyasi manevra olarak kullanmak isteyen demeçler veriyor.
"AB'nin Afrika ülkelerine yaptığı yardım kadar para Türkiye'ye gelmiş durumda, Kimse Türkiye'den zaten Almanya'nın, İngiltere'nin yaptığını yapmasını beklemiyor.
"Ancak en önemli olan iklim değişiyor ve Türkiye'nin bunda payı var. Herkesin kapısının önünü süpürmesi gerekiyor. Türkiye bu noktada kapısının önünü süpürmeyen bir ülke". (PT)