Fotoğraflar: RukenTuncel/bianet
“İyi bir üniversitede geleceği olan bir bölüm, haydi iyi bir üniversite olmadı bari iş imkanı olan bir bölüme yerleşmek istiyorum…”
“Üniversite okumalıyım çünkü başka türlü bırakın iyi bir iş bulmayı hiç iş bulamam…”
“Aslında okusak da okumasak da değişen bir şey olmayacak gibi ama yine de okumuş işsiz olayım diyorum.”
Daha iyi bir gelecek daha iyi iş imkanları daha çok para kazanacakları bölümlere yerleşme çabasında her biri… Daha 17-18 yaşlarında ergenlikle gençlik arasında gidip gelen üniversite adaylarının ağzından dökülüyor bu sözler…
Yakuplu 125. Yıl İmam Hatip Ortaokulu belki aylar sonra ilk kez böyle bir kalabalık yaşıyor. Sabahın erken saatinde yavaş yavaş gelmeye başlıyor sınava girecek öğrenciler ve aileleri...
Öğrencilerde de velilerde de heyecandan çok bir kaygı ve huzursuzluk hakim. Öğrenciler için mi daha zor veliler için mi anlamak güç...
Ama şu bir gerçek sınav giriş kapısında hayatlarının 10 yıl sonrasının kaygısını taşıyor daha 17'sindeki çocuklar. 10 yıl sonrası için planlar yapıyor, geleceklerini ertelemek istemediklerini, pandemiye rağmen kaybedecekleri yıllarının olmadığını söylüyorlar.
Berfin, Arda, Duçem, İlayda, Ayşegül… Hayatlarının belki de en güzel yaşlarını geleceği için erteleyen gençlerden sadece birkaçı…
"Bitti ama kurtulduk mu bilmiyorum"
“Pandemi de olsa aylardır saklandığımız kozamızdan çıkar hakkımızda verilen karara boyun eğer sınava gireriz” diyor Berfin, kocaman gülüşüyle…
Sınav çıkışı, biraz yorgun ama daha çok hafiflemiş görünüyor. Yeni mezun, ilk sınav deneyimi. “Bitti ama kurtulduk mu, bilmiyorum…” derken gülümsemesi bir anlık kayboluyor yüzünden.
Sonra sınavı anlatıyor bir solukta: “Dün sınava girerken çok heyecanlıydım, zaten çok erken gelmiştim. Ama bugün daha sakin girdim sınava. Aslından böyle bir süreçte sınava girmeyi hiç istemezdim ama hakkımızda karar verilmişti bir kere geleceğimi erteleyemezdim, hem seneye ne olacak hiç belli değil. Bütün bunları düşünerek girdim sınava. Evde pek kolay olmasa da iyi de hazırlandım bütün bu sürece rağmen elimden geleni yaptım.
"Sorularda Harry Potter bile çıktı"
Fakat sorular, soru tarzları çok hayal kırıklığı yarattı. Zor olmanın ötesinde TYT’deki Türkçe sorularında gerçekten saçmalamışlardı. Türkçe soruları denilemez. Dilbilgisi ve ses bilgisi sorusu 3 ya da 4 taneydi. Sorular kısa ama çok düşündürücüydü. Felsefe sorusu gibiydi. Harry Potter bile çıktı sorulardan. Ama sosyal ve fen soruları kolaydı. Zaten sayısal öğrencisiyim, sayısal sorularında zorlanmadım. Ama barajın düşmesi haksızlık oldu. Çalışan çalışmayan herkesi bir yere yerleştirecekler.
Bir de sınav güvenliği hiç yoktu. Üstümüz hiç aranmadı istense sınavda her şekilde kopya çekilirdi. Bugün polisler getirilmişti ama yine arama falan olmadı. Ayrıca sınıflar da doluydu, öğrenciler arasında bir metre mesafe bile yoktu. Umarım üniversiteye gidelim derken yoğun bakıma ya da mezara gitmeyiz”
"Soru kalıplarını değiştirmişler"
Sakin biraz da yorgun şekilde kendisiyle beraber sınava giren kardeşini bekliyor Ayşegül. O da Berfin gibi ilk kez sınava giriyor. Eşit ağırlık öğrencisi, psikoloji okumak istiyor. “Türkiye önümüzdeki yıllarda en çok psikologlara ihtiyaç duyacak” diyor gülerek…
Dün yapılan TYT kolaydı ama Türkçe zordu, 30 dakika ek süre vermişlerdi o süreyi de Türkçe sorularıyla geri aldılar resmen. Türkçe dışında sorun yaşamadım. Dün çok stresliydim ama bugün rahattım. Bugünkü sınavda da geometri zordu.
"Sanki ters köşe olduk"
Aslında biraz ters köşe olduk sanki sürekli sınavın kolay olacağını söylediler. Çok kolay olmasını istemem elbette, çalışan insanların emeğine yazık olur çok kolay olursa. Ama soru tarzlarını değiştirmişler, çözdüğümüz soru kalıplarından farklıydı.
Keşke bizlerin hangi koşullarda ve hangi psikolojide sınava hazırlandığımızı düşünselerdi.
Aylardır iyi bir üniversite, iyi bir bölüm için ter döküyorum. Üniversite dışında başka şansım yok. Üniversite okumalıyım çünkü başka türlü bırakın iyi bir iş bulmayı hiç iş bulamam...
"Artık ne olacaksa olacak, dedim"
Sınavdan 30 dakika erken çıkan Arda, ailesine sınavının nasıl geçtiğini anlatıyor. Ne iyi ne kötü, ortalarda olduğunu söylüyor. Oldukça sakin görünüyor “Sınava hazırlık sürecinde o kadar çok stres yaptım ki, sınava girmeden önce ‘artık ne olacaksa olacak’ dedim ve her şeyi bir kenara bıraktım.
Sınava girerken çok heyecanlı değildim ama sınav sorularını görünce biraz gerildi. TYT Türkçe soruları beklemediğim tarzdaydı. Soru kalıplarını değiştirmişler. AYT’de ise matematik zordu. Soruların eleyici olması gerekiyor ama bu sorular elemek değil, dökmek için sorulmuş sanki.
Pandemi sürecinde hem çok stresli hem de çok gergindim, düzenim bozuldu bir anda eve kapandık, evde ders çalışma düzeni oluşturmak oldukça zorladı. Ama ne olursa olsun sene kaybetmek istemiyorum. Esasında okusak da okumasak da değişen bir şey olmayacak gibi ama yine de okumuş işsiz olayım diyorum.
"Heyecandan ellerim titriyordu"
Kendisi en çok sınav tarihlerinin bir ileri bir geri alınmasının etkilediğinİ söylüyor İlayda: "Sürekli eve kapanmak ve belirsizliklerle dolu bir süreci yaşamak zaten insanı strese sokuyor. Üstüne sınav tarihlerinin de değiştirilmesi beni dağıttı. Çünkü ilk planımı ona göre yapmıştım, tekrar düzene koyana kadar bir ay geçirdim.
Dün sınava girerken çok heyecanlıydım. Ellerim titriyordu, Türkçe sorularını bitirene kadar da geçmedi. Ayrıca TYT Türkçe çok zordu sorularda heyecanımı katladı. Bugün dün kadar heyecan yapmadım, soruları gördükten sonra rahatladım. Bu kadar emeğin ve stresin ardından emeğimin karşılığını alacağımı düşünüyorum. Psikoloji ya da uluslararası işletmecilik istiyorum, kazanacağımı umuyorum.
"Türkçe sorularının Türkçe ile alakası yoktu"
İlayda'nın hemen yanı başında ailesiyle sınavın kritiğini yapan bir başka öğrenci Duçem anlatıyor bu kez: "Üniversite sınavına ilk girişim. Hukuk ya da uluslararası ilişkiler istiyorum. Pandemi sürecinde sınava hazırlanmak benim için zordu çünkü ben ev ortamında ders çalışamıyorum. Zor adapte oldum.
Sınavı sadece birinci dönem konularından yaptıkları için konu sayısı azdı ve bu da sorular yansımış. Orta derece soru yoktu. TYT Türkçe ve AYT matematik çok zordu. Matematikte bir soruya 20 dakika ayırdım.
Türkçe sorularının da Türkçe ile alakası yoktu. Bir resim verilmiş ressam bunu hangi teknikle çizmiştir diye sorulmuş.Konu azlığı soruları çok zorlaştırmıştı, bir ay daha zaman verselerdi, konuları ona göre dağıtsalardı, çok mutlu olurdum. Geleceğimizle oynadılar resmen. (RT)