Manşet fotoğraf: Anadolu Ajansı
“Lise Geçiş Sınavı (LGS), nasıl olacak?” “Sınav ertelenecek mi?” “Konular azaldı ama sınav kolay mı olur zor mu?” “Öğrenci sayısı arttı, çocuklarımız açıkta kalır mı?” Koronavirüs salgını öncesinde de oldukça tartışılan ancak pandemiyle birlikte çok daha sorun haline gelen 7 Haziran'da yapılacak olan Liseye Geçiş Sınavı’na (LGS) girecek olan 8. sınıf öğrencileri ve velilerinin kaygı dolu soruları bunlar.
2019 yılında 1 milyon 29 bin 555 öğrencinin katıldığı, bu yıl ise; 1 milyon 870 bin 705 öğrenci gireceği LGS sınavını, öğrencilerin kaygılarını ve ne yapılması gerektiğini CHP Grubu Eğitim Danışmanı Ali Taştan ve Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Eğitim Sekreteri Özgür Bozdoğan ile konuştuk.
Sınava katılacak öğrenci sayısında geçen yıla göre yüzde 54’lük bir artış söz konusu olduğu belirten Taştan ve Bozdoğan’ın ortak görüşü; 2020 LGS'nin zor olacağı yönünde. Her iki eğitim uzmanı, konu sayısının azalmasının, sınavın zorluk derecesini yukarı çekeceğini vurguluyor.
Taştan: Sınavla alan okullara girme ihtimali azalacak
Ali Taştan, öğrenci sayısındaki artış nedeniyle sınavla öğrenci alacak okullara daha fazla talep gerçekleşeceğini belirtti ve devamında şunları söyledi:
“Bu nedenle bu yıl LGS’ye girecek öğrencilerin sınavla öğrenci alan okullara girme olasılığı da azalacak. Bakanlığın mevcut uygulamaları ile öğrenci sayısındaki bu artış sonrasında ortaya çıkacak sorunların çözülebileceği de görülmüyor.
Bu durum da genel ortaöğretim verileri baz alındığında liselerde yaklaşık 3 bin 428 bin dersliğe ve en az 20 bin öğretmene ihtiyaç duyulacak. Ayrıca sınavla öğrenci alan liselerin hazırlık sınıfı açmaları halinde bu derslik ve öğretmen ihtiyacı daha da artacak diyebiliriz."
"Sınavsız geçiş modeli düşünülmeli"
Uzaktan eğitimin yeterli olmadığan dikkat çeken Taştan, önerilerini şöyle sıraladı:
*Covid-19 nedeniyle Liselere Giriş Sınavında öğrencilerin birinci dönem konularından sorumlu olacağı belirtildi.
*EBA ve TRT üzerinden yapılan uzaktan eğitimin yeterli olmadığı ortadadır. Bakan yaklaşık 3 milyon 621 bin 772 öğrencinin evinde internet olmadığını ifade etti. Bu durumda maddi durumu iyi olmayan ailelerin çocukları için daha zorlu bir yıl olacak demektir. Sınav yapılacak ise; bu durumdaki çocuklarımıza kitap, test, deneme sınavı, bilgisayar ve internet desteği vermelidir.
*Covid-19 nedeniyle öğrenci ve velilerin psikolojik olarak sınava hazır olamayacakları başka bir sorun alanıdır. Tüm çocukların eşit şartlarda sınava hazırlık yapamayacağı düşünüldüğünde, doğru olan MEB’in sınavsız bir geçiş modeli üzerinde çözüm aramasıdır.
*Öncelikle MEB bu yıl LGS (Fen Liseleri hariç) sınavı yapılmayacağını duyurmalı.
*Diğer sınavla öğrenci alan liselere ise, 5’inci sınıftan 8’inci sınıfın birinci dönemini de kapsayan not ortalaması ile sıralama yapmalı. Ayrıca öğrencinin en son kaydının bulunduğu okulun öğretmenler kurulu tarafından öğrenci hakkında vereceği rapor baz alınarak yerleştirme işlemi yapılmalı.
*Sınavla” öğrenci alan liselere yerleşemeyen öğrenciler ise adrese dayalı sistem üzerinden okullara yerleştirmeli.
"Sadece Fen Liseleri için sınav yapılabilir"
Taştan "Fen lisesi sınavları nasıl yapılmalı?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Öncelikle sınav merkezi olmalı. Sınava toplam 8.sınıf öğrencilerinin yüzde 6-7'si başvuracağı için 60 ila 80 bin öğrenci sınava girecektir. Sınav başvurusu için not ortalaması şartı getirilebilir. Not ortalaması 90 ve üzeri öğrenciler fen lisesi sınavlarına girebilirler.
Her ilde 1 ya da 2 okulda merkezi sınav kolayca yapılabilir. Fen lisesi dışındaki öğrenciler ise not ortalaması ve adrese dayalı sistemle yerleştirilecekleri için öğrencilerde stres ve kaygı düzeyi minimize edilmiş olur.
Ülke genelinde resmi ve özel toplam 12 bin 506 ortaöğretim kurumu bulunuyor. 12 bin 506 okulun sadece 310'u 302 fen lisedir. Fen liselerinde toplam 125.431 öğrenci eğitim öğretim görüyor. 2019 yılında sınava giren toplam öğrenci sayısının sadece yüzde 2,8'i yani 34 bin 588 öğrenci fen liselerine yerleşti. |
Bozdoğan: Sınav ertelenmeli
2020 LGS’nin şekli yapısı normal şartlara göre planlandığını vurgulayan Özgür Bozdoğan, sınavla ilgili yeniden bir planlamaya gidilmesi gerektiğini belirtti. Bozdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: Oysa şu an olağanüstü bir süreç yaşıyoruz dolayısıyla planlandığı 7 Haziran tarihinde yapılması mümkün olmayabilir ve ertelenebilir.
"Az bir zaman kalmış olmasına rağmen sınavın kendisini yeniden konuşmamız gerekiyor. Sınavın yeniden yapılandırılması ve soru sayısında değişliğe gidilebilir. Mesela 20 matematik sorusu yerine 10 ya da 15 matematik sorusu olabilir.
"Konu başına düşen soru sayısı arttıyor"
Öğrencilerin sadece birinci dönem konularından muaf olması avantaj olarak görülebilir ama aslında bir dezavantaj çünkü konu başına düşen soru sayısı artıyor. Bu da beraberinde ölçme ve değerlendirme mantığı gereği soruların daha zor olmasını getirecek. Yani az sayıda konuyla sınavın zorluk derecesi yukarı çıkacak.
"İngilizce ve matematik belirleyici olacak"
"İngilizce ve matematik belirleyici olduğu için; İngilizce üzerinden konuşacak olursak; Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), örnek sorular yayınlıyor fakat bu soruların seviyesi; devlet okullarındaki ve daha yoksul kesimdeki öğrenciler için oldukça zor düzeyde. Çünkü bu çocukların şu anda öğretmene, farklı ders materyaline, test kitabına ya da kurslara erişimi yok.
"Ancak bu durum koleje veya özel okula giden ya da ailesinde İngilizce bilen öğrenciler içinse oldukça avantaj sağlayacak. Burada eşitliksizlik durumu ortaya çıkıyor. Bu sorunun görülmesi gerekiyor.
"Sınav tarihi gözden geçirilmeli"
"Uzaktan eğitim sürecinde bırakın bilgisayara ve internete televizyona bile erişimde sorun yaşayan öğrenciler var. Bu nedenle sınava girecek öğrencilerin koşullarını ve uzaktan eğitime erişebilme oranlarını göz önünde bulundurarak sınav tarihini ve yapısını yeniden gözden geçirmek gerekiyor.
"Öğrenciler salgın hastalık kaygısının yanı sıra, bir de sınav kaygısı taşıyorlar. Biz sendika ve eğitimciler olarak; normal koşulları yaşamadığımız bu süreçte normal koşullara göre planlanmış bir sınavın yapılmasını doğru bulmuyoruz. Sınav tarihi ertelenebilir, konu sayısı arttırılarak soruların zorluk derecesi de aşağı çekilebilir. Bu şekilde asgari düzeyde bir eşitlik yakalanabilir. Aksi halde adaletsiz bir sınav gerçekleşmiş olur."
Özgür Bozdoğan hakkındaEğitim-Sen Genel Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri. 1991 yılında Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngiliz Dili Öğretmenliği'nden mezun oldu. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü İngiliz Dili Öğretmenliği yüksek lisans yaptı. 1991 yılında öğretmenliğe başladı. Çankırı, Çorum ve Ankara'da çeşitli okullarda çalıştı.1996-1998 yılları arasında Çorum Sungurlu Eğitim Sen İlçe Temsilciliği yönetiminde ilçe temsilciliği görevini yürüttü. 2002-2005, 2005-2008 ve 2014-2017 yılları arasında 3 dönem Eğitim Sen Ankara 2 No'lu Şube Başkanlığı, 2011-2014 yılları arasında ise KESK Genel Meclisi üyeliği yaptı. Ali Taştan hakkındaCHP Grubu Eğitim Danışmanı. 1998 yılında Hacetepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Sınıf Öğretmenliği bölümünü bitirdi. 2005 yılında Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Eğitim Yönetimi, Teftişi, Ekonomisi ve Planlaması bölümünde yüksek lisansını tamamladı. 2006 yılından itibaren Eğitim-İş Ankara örgütlenmesi çalışmalarında bulundu. Eğitim-İş Ankara Şube kurucu yönetim kurulu üyeliğini yaptı. 2014'te yapılan 3. Olağan Genel Kurulunda yönetime seçildi. |
(RT)