"13 Şubat 1990'da 1402 sayılı kanunla uzaklaştırılan hocalarımızın kazandıkları mahkeme kararları sonucu fakülteye dönmek için başvurdukları ilk gündü. Bir gün başka hocalar '2017'de uzaklaştırılanlar da şu tarihte dönmeye başladılar' diyecek. "
Son Kanun Hükmünde Kararname ile 78 akademisyenin ihraç edildiği Ankara Üniversitesi’nde bahar yarıyılı açılışındaki “Büyük ders”te konuşan eski dekan Prof. Dr. Yalçın Karatepe böyle dedi.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası Ankara 5 Nolu Üniversiteler Şubesi’nin Cebeci Kampüsü Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde düzenlediği "Büyük Ders"te Prof. Dr. Yalçın Karatepe, Prof. Dr. Emine Gül Kapçı, Prof. Dr. Nur Betül Çelik ve Dr. Cenk Yiğiter konuştu.
Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) Eğitim Bilimleri Fakültesi, Hukuk fakültesi ve İletişim Fakültesi'ni, tarihi ve bugünü anlattılar.
Karatepe: Onlar döndü
SBF Öğretim üyesi Karatepe 13 Şubat 1990’da 1402 sayılı kanunla uzaklaştırılan akademisyenlerin okula dönmeye başladığı gün olduğunu belirtti.
Geçtiğimiz Cuma günü (10 Şubat) kampüste yapılmak isteyen etkinliğe girişleri engellenmiş, Baskın Oran, Korkut Boratav gibi “1402’lik” akademisyenler de kampüse alınmamıştı. Karatepe, bunu da hatırlattı.
“Bundan tam 27 yıl önce 13 Şubat 1990’da 1402 sayılı kanunla uzaklaştırılan hocalarımızın kazandıkları mahkeme kararları sonucu fakülteye dönmek için başvurdukları ilk gündü. Uzaklaştırılanların döndüğü gündür.
“Bir gün başka hocalar ‘2017’de uzaklaştırılanlar da şu tarihte dönmeye başladılar’ diyecek. “Karamsarlığa yer yok. Onlar döndüler.
"Fakat, bu tarihte dönen hocalar Cuma günü [ 10 Şubat 2017] kampüse giremedi.
“Ben 1982 yılında fakülteye öğrenci olarak girdim. Birinci sınıf olarak girdiğim yıl bu fakülteden hocalar 1402’lik kanunla uzaklaştırılmaya başladı.
“35 yıl sonra ben buraya girdiğimden bu fakülte, Türkiye aynı olayları yeniden yaşıyor. Hiç ilerleme olmamış gibi durum söz konusu.”
“Öğrenciler hep sınavla alındı”
Mülkiye’nin kuruluşuna dair bilgiler veren Karatepe öğrencilerin her zaman sınavla alındığı Mülkiye’nin “devleti yönetmek üzere kurulduğunu” söyledi.
“1859’da ilk öğrenciler kabul edilirken 157 yıldır öğrenciden sadece sınavla alınmıştır. Birilerinin yakını olduğu için memuriyete gelenlerin bu ülkeye katkı sunmaları zor. Başarılı çocukları alalım onları yetiştirelim, onlar devletin omurgasını oluşturacak kadroları olsun. Belki de Mülkiye’nin en büyük başarısı bu oldu.”
Mülkiye tarihine dair bilgiler veren Karatepe, Mülkiye’nin iktidar mücadelesinin de merkezi olduğunu söyledi.
“Atılmaların ardından imzası olan Mülkiyeliler”
Akademisyenlerin uzaklaştırma kararı altında çok sayıda Mülkiyeli siyasetçinin ismi olduğunu söyledi.
“iktidardan bakanların üçü Mülkiyeli’dir; Mehmet Şimşek, Nurettin Canikli, Mevlüt Çavuşoğlu. İkisi doktora öğrencisidir; Naci Ağbal, Ömer Çelik."
Karatepe, Anayasa değişikliği referandumuna da değindi:
“16 Nisan’da bize sunulan şey iki yönetim sistemi arasında bir tercih değil, bize sunulan şey demokrasi ile tek adam yönetimi arasında bir tercih.
“Bizim geleceğimizi asıl olarak belirleyen şey buna benzer birçok mücadeleyi kazandığımızı görmemiz. Eğer bu saldırılar karşısında yenilirsek Mülkiye misyonunu tamamlamadan tarihin tozlu raflarında kalır.
“Karamsar olmaya hiç gerek yok çünkü tarih sürprizler yapabiliyor. Dediğim gibi 13 Şubat 1990 ile bugün belki sembol olabilir. Son olarak durmak yok mücadeleye devam diyerek bitirmek istiyorum.”
Kapçı: Cübbeler çiğnenmekle değerinden bir şey kaybeder mi?
Eğitim Fakültesi’nden Prof. Dr. Emine Gül Kapçı, Eğitim Fakültesi'ndeki dönüşümü anlattı.
"2006’ya kadar bizlere görüşlerimiz sorulurdu biz de yazardık Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) ve hiçbir görüşümüzü dikkate almadıklarını farkettik. Galiba onlar da farkettiler bunu ve bundan sonra hiç sormamaya başladılar."
Çalışmalarına dair MEB'in ret ve tepkilerinden örnekler verdi.
“Duruyor muyuz? Durmuyoruz tabi ki çalışmaları yapmaya devam ediyoruz. Cizre’de yaralanan çocuklar hakkında yapacakları çalışmada sokağa çıkma yasağı surecinde çocukların ne kadar etkilendiklerini göstermek icin yaptığımız çalışmayı hiçbir yayın organı yayınlamadı, muhalif yayınlar dışında. Bu sefer de çalışmayı yapan arkadaşımızın 'muhalif kanallarda yayınlamak benim için çok riskli' demesiyle çalışmanın yayınlanmadı.
"Bu kötüye gidişe çok sevgili öğrenciler ve hocalarla hep birlikte dayanışmayla, daha yüksek sesle hayır demeyi öğrendik. Cübbeler çiğnenmekle değerinden herhangi bir şey kaybeder mi? Hayır, hayır,hayır."
Çelik: Kendimi özgürleşmiş hissediyorum
İletişim Fakültesi’ndeki görevinden kanun hükmünde kararname ile ihraç edilen akademisyen Prof. Dr. Nur Betül Çelik
“Kendimi özgürleşmiş, arınmış ve önüm açılmış hissediyorum” dedi.
“Hep beraber gitmeyeceğiz, buradayız; öğrenmeye, öğretmeye devam ediyoruz. Cübbeleri yerden alıp giyeceğiz. Hep beraber ama. Bir tekimiz dışarıda kalırsa ben bu kampüsten içeriye adım atmayacağım. Hep beraber bu kampüse girdiğimiz günü bekliyorum.”
Yiğiter: Ankara Hukuk'un geçmişine mensubum
İhraç edilen Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Cenk Yiğiter 1995 yılında Kızılay’da hocaları için Eğitim Sen’in eylemine gittiklerini, iki gün gözaltında kaldıklarını ve o gün hukukçu olmaya karar verdiğini anlattı.
Yiğiter, “Bugün Ankara Hukuk Fakültesine kendimi mensup hissetmiyorum, ben Ankara Hukuk’un geçmişine mensubum" dedi. (BK)
* Bu haberin hazırlanışında Mülkiyehaber, ileri haber, gazete karıncadan yararlandık.