Yükseköğretime Geçiş Sınavı'ndaki (YGS) şifre iddiaları Nisan'ın ilk günlerinde patlak verdiğinde Türkiye seçim atmosferine yeni yeni ısınıyordu.
Bu iddialar gündemi o kadar meşgul etti, öğrenciler ve aileleri ve konuyla ilgili herkes o kadar öfkelendi ki; seçim meydanlarında, beyannamelerde YGS skandalı eşliğinde eğitim sisteminin kapsamlı bir biçimde masaya yatırılacağı beklenirdi.
Ancak öyle olmadı. Beyannamelerde eğitim konusunda tatmin edici analizler, çözüm önerileri yoktu. Derken CHP'nin Eğitim Raporu yayımlandı.
Rapor istatistiki bilgilerle bir çerçeve oluşturarak başlıyor analize; ardından çözüm önerileri getiriyor.
İlköğretim
* Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) 2010 -2011 verilerine göre ilköğretim kurumlarında 10 milyon 981 öğrenci okuyor.
* İlköğretim yaş grubunda her 100 çocuktan 98,4'ü okula gidiyor. Yozgat, Çankırı, Hakkari, Van ve Tokat'ta oran % 95'in altında.
* Derslik başına düşen öğrenci ortalaması 31. Ama iller arısında eşitsiz bir dağılım var. Yelpaze 15 - 53 arasında. Bir dersliğe en fazla öğrenci düşen iller 38 - 53 yelpazesiyle İstanbul, Şanlıurfa, Gaziantep, Van ve Diyarbakır.
* 2010 - 2011 öğretim yılında öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ortalaması 21. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ortalaması 16,4. Bu istatistikte de iller arası dengesiz bir dağılım var. Tunceli, Burdur, Çanakkale gibi illerde öğretmen başına 10 - 15 öğrenci düşerken; İstanbul, Van, Ağrı gibi illerde 25 - 34 düşüyor.
* Her gün 36 bin yerleşim biriminden 687 bin öğrenci 5852 merkez okula taşınıyor. Taşımalı eğitimin alternatifi olan 539 yatılı ilköğretim bölge okulunda (YİBO) 248 bin öğrenci okuyor.
Ortaöğretim
* Ortaöğretimde toplam öğrenci sayısı 4 milyon 739 bin. Bunların 778 bini açık öğretim liselerinde okuyor.
* Mesleki ve teknik okulların oranı % 43. Özel okulların payı ise % 3,3.
* Ortaöğretim çağında her 10 gençten 7'si okula gidiyor.
* Derslik başına düşen öğrenci sayısı 34. MEB'in hedefi 30'a düşürmek. Genel ortaöğretimde ortalama 31, mesleki eğitimde ise 38.
* Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 18; OECD ortalaması 13,5.
* Derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısında iller arası dağılım ortaöğretimde de çok dengesiz.
* 2010 yılı ÖSYS sonuçlarına göre, Anadolu lisesi, Fen lisesi ve Anadolu öğretmen lisesi mezunlarının örgün lisans programlarını kazanma oranları % 67'nin üzerinde, genel liselerde bu oran % 23.
Geçiş sınavları ve ÖSYM skandalları
* İlköğretimi tamamlayan 13-14 yaş grubunun yaklaşık %15'i eğitim sisteminin dışına çıkıyor.
* Ortaöğretime geçiş sistemi son 13 yıl içinde üç, son dört yıl içinde ise iki kez köklü değişikliğe uğradı. Seviye Belirleme Sınavlarının (SBS) kısa gelecekte nasıl uygulanacağı kesin değil.
* Sınav sayısının artması dershane sektörünün büyümesine neden oldu. Ailelerin mali yükü arttı.
* Kavramsal gelişimden çok, öğretmenlerin çoktan seçmeli sorular üzerinden öğretim yaptığı garip bir eğitim sistemi oluştu.
* Sınav merkezi ve uygulamalarında sorunlar oluştu. Giderek büyüyen bütçe ve sınav yoğunluğu 40 yıldır bu işi layıkıyla yapan Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi'ni (ÖSYM) yıprattı.
* 1997'de öğretmen eğitiminde yapılan kapsamlı düzenleme ile ulaşılan istikrar, 2007'de yükseköğretim kontenjanlarının artırılması sonucu bozuldu. Mezun öğretmenlerin yığılması zaman için sorun oluşturdu; 2010 yılına gelindiğinde atamasını bekleyen öğretmen sayısı 300 bine yaklaştı.
* Haziran 2010 itibarı ile Türkiye yükseköğretim sistemi 95 devlet üniversitesi, 51 vakıf üniversitesi, 9 vakıf meslek yüksekokulu ve tıpta uzmanlık eğitimi verilen 40 civarındaki eğitim hastanesinden oluşuyor.
* Yükseköğretimde öğrencilerin % 39'u açık öğretim programlarına kayıtlı. Toplam öğrenci sayısının % 94,4'ü devlet üniversitelerinde okuyor.
* Eğitimin Finansmanı: 2009 yılında Milli Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu ve üniversitelerin bütçeleri ile YURTKUR'a yapılan hazine yardımı toplandığında bulunan rakam, yıl ortası cari kur üzerinden 24,9 milyar ABD doları. Bu rakamın devlet bütçesi içindeki payı % 14,7, milli gelire oranı ise % 3,5.
* Türk Eğitim Derneği tarafından 2010'da yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, çeşitli test sınavlarına hazırlık için yapılan toplam yıllık harcama 16,7 milyar TL, yaklaşık olarak 10 milyar dolar.
* Eğitim harcamalarının GSMH'ye oranı açısından Türkiye çok geri bir durumda. Honduras, Fildişi Sahilleri gibi ülkelerde dahi eğitime ayrılan pay GSMH'nin % 4'ünün üzerinde iken, Türkiye'de toplam kamu eğitim harcamalarının GSYİH içindeki payı son yıllarda % 3 ile % 3,8 arasında değişiyor. Bu sınırlı bütçenin çok azı yeni yatırımlara ayrılıyor. 2002 yılında MEB bütçesinin % 17,18'i yatırımlara ayrılırken bu rakam 2009'ta % 4,57'e düştü.
Uluslararası karşılaştırmalar
Türkiye İstatistik Kurumu, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (TÜİK-ADNKS) 2009 verilerine göre 15 yaş üstü nüfusun % 8,7'i okuryazar değil; yani 4 milyon 646 bin kişi. Okuryazar olmayanların % 80'i kadın.
Bugün gelişmiş ülkelerde yapılan istatistiki araştırmalarda okuryazar olmama gibi bir başlık dahi bulunmuyor; yani böyle bir sorun yaşanmıyor.
Yirmi beş yaş üstü nüfus içinde ortaöğrenim görmüş olanların oranı (2007).
Yirmi beş yaş üstü nüfus içinde ortaöğretim sonrası öğrenim görmüş olanların oranı (2007).
Çeşitli ülkelerde yükseköğrenimlerini tamamlayarak iş hayatına atılan 20-24 yaş grubundaki işsizlik oranı (2007).
Çeşitli ülkelerde yükseköğrenimlerini tamamlayarak iş hayatına atılan 25-29 yaş grubundaki işsizlik oranı (2007).
CPH'nin eğitim hedefleri
Partinin 12 Haziran seçimleri için hazırladığı beyannameyi destekleyen raporda nedefler şöyle sıralanıyor
* Okumaz yazmazlık sorununu çözmek için doğan her çocuğun nüfusa kaydedilmesi ve okul çağına geldiğinde okula gitmesi amacıyla etkin bir seferberlik düzenlenecek.
* Toplumun eğitim düzeyinin yükseltilmesi ve gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşması amacıyla, zorunlu eğitim süresi 12 yıl olacak.
* Eğitime daha çok kaynak aktarılacak.
* İki yıllık ücretsiz okulöncesi eğitim zorunlu hale getirilecek.
* SBS sınavı kaldırılacak. Ortaöğretime geçişe hazırlayan dershanelere gereksinim kalmayacak.
* İmam-Hatip eğitimi, din görevlisi sayısına duyulmakta olan ihtiyaç çerçevesinde düzenlenecek.
* Üniversiteye giriş sınavı aşamalı olarak kaldırılacak.
* Kısa vadede sınav sisteminin giderek ticarileşmesini önleyici bir araç olarak, ulusal eğitim sisteminin bir parçası olan ve hükümet kararlarıyla öğrencilerin girmesi zorunlu olan sınavlardan (SBS, ÖSS, KPSS gibi) sınav ücret alınmayacak.
* Dershanelerin öğrenci başarısına önemli katkı getirmediği çeşitli araştırmalarla doğrulanmıştır.
* Okul, eğitimin merkezi haline getirilirken, dershanelerde var olan öğrenim birikim ve deneyiminin en yararlı biçimde, israf edilmeksizin değerlendirilmesi hedefleniyor.
* Dershaneler özel okul statüsüne geçirilerek ya da meslek okul ve kurslarına dönüştürülerek üniversiteye devam edemeyen gençler için ciddi bir seçenek oluşturması amaçlanıyor. (HK)