*New York'taki protestolar hız kesmeden sürüyor. Fotoğraflar: AA.
Yıllardan 2020. Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) 25 Mayıs'ta polis Derek Chauvin, gözaltına aldığı Afro Amerikalı George Floyd'u polis arabasının altına sıkıştırdı ve "Nefes alamıyorum" beyanına karşın 8 dakika 46 saniye boyunca diziyle boğazına bastırdı.
ABD'de polis cinayetleri Trump dönemine özgü değil, hatta ABD'nin ilk siyah başkanı Barack Obama döneminde de benzeri olaylar yaşandı.
Ancak George Floyd'un ölümü, dünyanın pekçok yerinde özellikle tüm dünyayı etkileyen bir pandemi sonrasında beklentinin üzerinde bir protesto dalgası yarattı.
İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Güneş'e Floyd ve sonrasını sorduk...
*New York/AA.
25 Mayıs'ta yaşanan polis cinayet sonrası pandemiyi de hesaba katarsak ABD hatta dünya çapında başlayan protesto dalgası beklendik bir durum muydu?
ABD'de siyahların polis keyfiyeti ve şiddetine maruz kalmaları ilk defa gerçeklemiyor. Bir siyahın polis tarafından öldürülmesi karşısında başta siyahlar olmak üzere Amerikan halkının protestoları da ilk defa gerçekleşmiyor.
Bu bakımdan George Floyd'un polis tarafından öldürülmesini takiben ortaya tepkilerin çıkması hiç de şaşırtıcı değil, beklenen bir gelişmeydi elbette.
"Black Lives Matter" 2013'ten bu yana bu tepkilerin ortak adı oldu ve neredeyse her yıl bir kaç kez ulusal düzeyde bu başlıkta tepkilerin verilmek durumunda kalındı.
Ancak George Floyd'un öldürülmesini takiben ortaya çıkan ve şu anda da devam eden gösterileri bu sürecin basit bir tekrarı olarak okumak da imkansız.
*Madrid'deki protestolardan "Nefes alamıyorum" yazılı maske takan bir kadın. AA.
Nitel ve nicel farklar ne?
Benzerleri Obama döneminde de sıkça yaşanmıştı ancak bu son olay bir dönüm noktası, yeni yasalar için bir öncü olabilir mi?
2020 "Black Lives Matter"ı yeni ve farklı özellikler barındırıyor. Ben gösterilerin katılımcı profilleri, gösteri, yer ve sayıları ve taleplerine bakarak George Floyd gösterilerinin daha öncekilerden nitel veya nicel olarak farklılaştığını düşünüyorum.
Bu 5 başlığı şöyle özetleyebilirim:
1-Kitleselleşme: Bu güne kadar ki en yüksek gösterici sayısına ulaşıldı.
2-Küreselleşme: ABD sınırları çoktan aşılıp küresel bir protestoya dönüştü.
3-Yerelleşme: ABD'nin sadece demokrat büyük şehirleri değil muhafazakar kasabalarına kadar yayıldı.
4-Halklaşma-Sınıfsallaşma: Sadece siyahlar ya da "koyu tenliler" değil "beyazların" da çok çok yüksek bir katılım gösterdi. Bir azınlık/etnik/ırksal grup protestosu sınırını aştı.
5-Radikalleşme ve politikleşme: Irkçı nefrete karşı ortaya konan talepler sınıfsal konuları da kapsamaya başladı, söylem radikalleşti ve hedefi ve programı oluşmaya başlayan radikal bir programı işaret etmeye başladı.
Tüm bunlar yasalara da, topluma da değişim olarak yansıyacak, ama hemen ilk seçimde ve kısacık bir zaman diliminde değil.
"Sağ popülizm ile paralel"
*New York'ta protestolar sürüyor. AA.
"Bu, sağcıların alacağı son seçim olabilir"
ABD yönetiminin protestolara yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Göstericiler siyahlara yönelik ırkçı soylem ve polis şiddeti artışı ile sağ popülizmin yükselişi arasındaki paralelliğe işaret ediyorlar.
Yani Trump'ta tecelli bulmuş olan ırkçı, ayrımcı, sağ-populizm. Yönetim sözde bazı teskin edici adımları atıyor gibi görünse de Trump da gücünü "kutuplaştırmaya" borçlu bir siyasetçi.
Bu bakımdan tezat gibi görünse dahi Trump'un seçim sürecinde bu gelişmelerden fayda sağlamaya çalıştığı görülüyor. Bazı olumlu adımlara gelecek olursak onlar daha çok eyaletler ya da yerel yönetimler düzeyinde gerçekleşiyor.
Trump yönetimi yükselen sağcı-ırkçı popülizme devam ediyor.
Öte yandan ABD'de, sağ ne kadar yükselişte ise sol o kadar yükselişte. Hatta sol gençler arasında çok daha yüksek oranda destek buluyor.
Bu bakımdan Trump bir seçim daha kalabilse dahi ABD'de aşağıdan gelen kuşaklar sol/sosyalist fikirlere belki en son 19. yüzyıl sonlarında olduğundan bile daha yüksek oranda meylettikleri için bu sağcıların alacağı son seçim olabilir.
"Büyük çatlak ortadan kalkmadı"
Çok genel perspektiften baktığınızda "yıl 2020 ve hala siyah ayrımcılığı var" diye düşünüyorsunuz ama bu kod ABD dinamiklerini dikkate alarak neden hala var?
Yasalar düzeyinde ırkçılık karşısında epeyce yol alındığı aşikar ama toplumsal, kültürel ve en önemlisi sınıfsal dengeler bakımından siyahla beyaz arasındaki büyük çatlak hiç ortadan kalkmadı.
Ekonomik daralma sağ popülizmle birleştiğinde sadece bu çatlak daha görünür oldu. Elbette bu tüm ABD ve tüm Amerikalılar için geçerli değil.
Ama toplumun hala, belki de yarıya yakın beyaz muhafazakar ve giderek yaşlı ve erkek bir kesimi siyaset ve ekonomi üzerindeki ağırlıkları ile ırkçılığı yeniden üretiyorlar.
Bu ırkçı kuşağın, söylem ve dilin yeniden ağır bir darbe ile geriletileceği konusunda ise iyimserim.
(PT)