Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch / HRW) bugün yaptığı yazılı açıklamada, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Afrin operasyonu sırasındaki hava bombardımanı ve topçu ateşleri sırasında “sivil zayiatı engellemek için gerekli önlemlerin alınmadığı izlenimini edindiklerini” ifade etti.
Ocak ayının sonunda düzenlenen iki hava bombardımanı ve bir topçu saldırısında 17’si çocuk olmak üzere 26 sivilin öldüğünü açıklayan HRW açıklamasında, kurtulanların anlatımlarına da yer verdi ve sivil ölümlerin hukuksuz olabileceğini söyledi.
TIKLAYIN - Afrinliler HRW'ye Sivillerin Nasıl Öldüğünü Anlattı
Erdoğan: “Sivil-terörist ayırt etmeseydik Afrin bitmişti”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugünkü konuşmasında bu konuya da değindi ve “Afrin'de sivillerin öldürüldüğünü söyleyenler, iddialarını kanıtlamakla mükelleftir. Eğer sivil-terörist ayırt etmeseydik Afrin çoktan bitmişti” dedi.
Erdoğan ayrıca, harekatın Afrin merkezine ilerleyeceğini de bir kez daha tekrarladı: “Bu sabah itibarıyla 1973 teröristi etkisiz hale getirdik. 1000 köy şu anda bu teröristlerden arındırılmış durumda. Afrin şehir merkezini bir an önce kuşatıp, teröristlerin dışarıyla temasını kestikten sonra yeni bir stratejiyle harekâtı sürdüreceğiz.”
20 Şubat’ta da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’nin Afrin şehir merkezini kuşatacağını ve dışarıdan gelen yardımların önünün kesileceğini söylediğini hatırlatan HRW, “Savaş hukukuna göre, bir çatışmanın tüm taraflarının, insani yardıma ihtiyacı olan sivillere gereken yardımın kesintisiz ve tarafsız bir şekilde ulaşmasına izin vermeleri gerekiyor” dedi.
TSK ve hükümet sivil kayıpları inkar etti
Bu saldırıların gerçekleştiği Ocak ayının sonlarında da TSK, sivilleri veya sivil altyapıyı hedef aldığını ya da vurduğunu reddeden açıklamalar yapmıştı. Yine o dönemde BBC Türkçe'ye konuşan bir Genelkurmay yetkilisi de operasyonda sivillerin yaşamını yitirdiği iddialarının doğru olmadığını ve Türkiye'nin sivil kayıpları engellemek amacıyla her türlü önlemi aldığını söylemişti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, 26 Ocak’ta Savunma Bakanına, sivil ölümleri ile ilgili bulgularını paylaştığı bir mektup yolladığını ancak mektuba cevap alamadığını açıkladı.
The Independent’tan Robert Fisk’in de gündeme taşımasıyla sivil kayıplarla ilgili hükümetten de açıklamalar yapıldı.
Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, sivil ölümleri iddialarına yönelik “Sivillere TSK'nın zarar vermesi düşünülemez. Bizim dinimiz, ahlakımız, ordumuzun geleneği, kadın, çocuk, yaşlı, sivil, alim ve masumlara zarar vermeye manidir” demişti.
Türkiye’de bu dönemde PYD’nin silahlı gücü olan YPG’nin de Türkiye’nin Kilis ve Reyhanlı gibi sınır kentlerinde, sivil/savaşçı ayırımı gözetmeyen saldırılarda bulunduğu ve bu saldırılarda, 20 Ocak itibariyle en az yedi sivilin öldüğü yönünde haberler yer alıyordu.
Üç günde üç bombardıman
HRW, Afrin’de, 21, 27 ve 28 Ocak’ta gerçekleşen üç bombardımanı araştırdığını açıkladı. Araştırma kapsamında, aralarında ilk müdahale görevlilerinin ve mağdurların bulunduğu yedi görgü tanığı ile görüşüldü, onların verdiği fotoğraflar incelendi ve saldırıların gerçekleştiği yerlerin uydu görüntüleri analiz edildi.
Olayla ilgili, HRW’nin görgü tanıklarının anlatımlarını da içeren açıklamasına buradan ulaşabilirsiniz.
Bölgede 323 bin sivil yaşıyor
20 Ocak’ta başlayan Zeytin Dalı Harekatı adlı operasyonun düzenlendiği, Demokratik Birlik Partisi (PYD) kontrolündeki Afrin’de, Birleşmiş Milletler rakamlarına göre, aralarında başka bölgelerden kaçarak gelen 125 bin kişinin de bulunduğu 323 bin sivil yaşıyor.
Türkiye-Suriye sınırı acil tıbbi yardım gerektiren vakalar dışında herkesin geçişine kapalı kalmaya devam ettiğini ifade eden HRW, “PYD ile bağlantılı bir kurul olan Kürt Sağlık Konseyi rakamlarına göre saldırının başlangıcından bu yana 150 sivil öldürüldü ve daha yüzlercesi de yaralandı” dedi.
“Saldırılar soruşturulmalı, sonuçları açıklanmalı”
İnsan Hakları İzleme Örgütü Ortadoğu Direktör Yardımcısı Lama Fakih, “Görüldüğü kadarıyla, Türkiye’nin son saldırısının yürütülüş biçimi nedeniyle, korunmasız siviller yerlerinden edilme ve ölüm tehdidi ile karşı karşıya kalmış durumdalar” açıklamasını yaptı.
“Sivillerin zarar görmesini ya da ölmesini engellemek için gerekli önlemleri almak ve şiddetten kaçmak istedikleri takdirde onlara yardım etmek Türkiye’nin hukuki yükümlülüğüdür.”
“Eğer Türkiye Suriye’de sivillere zarar vermek istemediği konusunda ciddiyse, bu yönde daha fazla çaba harcaması gerektiği açıktır. Bu çabalar, sivillerin ölümüne neden olan saldırıları soruşturmayı ve bu soruşturmanın sonuçlarını kamuoyuna açıklamayı da içerir.”
"Mağdurların zararları tazmin edilmeli"
HRW’nin konuyla ilgili açıklaması özetle şöyle:
“Eğer Türkiye 21, 27 ve 28 Ocak günleri hedef aldığı bölgelerde yaşayan sivillerin varlığını tespit edemediyse, bu durum Türkiye’nin bir hedefin yakınlarında sivillerin bulunup bulunmadığını nasıl tespit ettiğine ve sivillerin zarar görmesini engellemek için alınabilecek tüm önlemleri alıp almadığına ilişkin ciddi kaygılar doğuruyor.
“Türkiye bu saldırıları etraflıca soruşturmalı, bu soruşturmanın sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmalı ve sivil mağdurların veya ailelerinin zararlarını uygun bir şekilde tazmin ve telafi etmelidir. Türkiye, ayrıca bu saldırılardan kaynaklanan uluslararası insancıl hukukun ihlallerinden sorumlu olan kişilerden hesap sormalıdır.”
Uluslararası hukuk ve hukuki standartlar |
Açıklamada, saldırılarla ilgili hukuki altyapıya dair şu bilgiler de yer aldı: “Savaş hukuku, sivilleri veya askeri amaçlarla kullanıldıkları durumlar dışında sivil yapıları hedef alan saldırıları kesinlikle yasaklıyor. “Savaş hukuku ayrıca askeri ve sivil hedef ayırımı yapmayan saldırıları ve sivil zayiatın ve sivil binalardaki hasarın, elde edilen askeri avantaja kıyasla aşırı olduğu orantısız saldırıları da yasaklıyor. “Çatışmanın tüm tarafları sivil zayiatını bertaraf etmek ve her halükarda, tesadüfi sivil zayiatını, sivillerin yaralanmasını ve sivil nesnelerin hasar görmesini en aza indirmek için mümkün olan tüm önlemleri almak zorunda. “Ayrım gözetmeyen ve orantısız saldırılar gibi, sivil zayiatını en aza indirmek için alınabilecek tüm önlemleri almamak da savaş hukukunun ihlali anlamına geliyor. “Saldırıların gerçekleştiği mahallin yakınlarında askeri bir hedef bulunsa dahi, sivillerin maruz kalacağı riski değerlendirmek ve sivil zayiatı en aza indirmek amacıyla gerekli önlemleri almak açısından, hedef alınan binaların/tesislerin mahiyetini anlamak büyük önem taşıyor.” |
(AS)