Almanya, Neonazi cinayetlerini açıklığa kavuşturmak adına somut adımlar atmaya devam ediyor. Nasyonel Sosyalist Yeraltı (NSU) örgütünün gerçekleştirdiği cinayetlerin araştırılması için oluşturulan Federal Meclis Araştırma Komisyonu'ndan sonra 8 Şubat 2012 tarihinde Federal- Eyalet Komisyonu (Bund-Länder-Kommission) kuruldu.
Komisyonla, dört başlı uzman heyetinin seri cinayetlerin arka planını su yüzüne çıkarılmasını ve cinayetlerin işlendiği süre boyunca yetkili güvenlik ve istihbarat birimleri arasında yaşanan aksaklıklar silsilesinin eksiksiz biçimde çözülmesini hedefleniyor.
Almanya'da 2000-2007 yılları arasında sekiz Türkiyeli, bir Yunanistanlı ve bir Almanyalı polisin öldürüldüğü seri cinayetlerin aşırı sağcı NSU bağlantısı, Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos ikilisinin bir banka soygunu sonrasında intihar etmesiyle, 2011 Kasım'ında 'şans eseri' ortaya çıkmıştı.
Şu anda "cinayetlerde rol alma, terör örgütüne yardım ve yataklık" suçlarından, aralarında Nasyonal Demokrat Parti (NPD) eski eyalet yöneticilerinden Ralf Wohlleben'in de yer aldığı toplam altı şüpheli gözaltında bulunuyor.
Güvenliğin 'iletişim' eksikliği
Komisyonun yanıt aradığı sorulardan biri; istihbarat birimlerinin, banka soygununda intihar eden iki kişinin de üyesi olduğu Saksonya Eyaleti'ne bağlı Zwickau hücresinin varlığından haberdar oldukları halde, sözkonusu hücreyi diğer cinayetlerdeki aşırı sağcı motiflerle neden ilişkilendirmedikleri ve üçlüyü neden önceden durduramadıkları.
Diğer taraftan, Thüringen Anayasayı Koruma Teşkilatı görevlilerinin Zwickau hücresine dair bilgileri federal güvenlik birimlerine aktarmış ve polisle paylaşmış olmaları durumunda, üç şüphelinin yakalanabileceğine ve böylece işlenen cinayetlerden bazılarının önlenebileceğine dikkat çekiliyor.
Yeni kurulan komisyon, güvenlik birimlerinin sahip olduğu tüm soruşturma yetkilerine sahip değil. İnceleme kapsamında iletişime geçtikleri kurumların, komisyon ile gönüllülük ilkesi uyarınca işbirliği yapmaları bekleniyor.
Aşağı Saksonya Eyaleti İçişleri Bakanı Uwe Schünemann (CSU), komisyonun bir "soruşturma heyeti" görevi üstlenmesinden ziyade, özellikle elde edilen sonuçları değerlendirmesi gerektiği görüşünde ve "uzman grubunun, ülke ve eyaletler çapında aydınlatıcı bir çalışma yürütecek bir aracı" olduğunun altını çiziyor.
NPD'nin yasaklanması gündemde
Diğer yandan hükümet, Nasyonal Demokrat Parti'nin (NPD) yasaklamasını da gündeme taşıyor. Almanya'da aşırı sağcılara karşı mücadelenin "yüksek önem" taşıdığını vurgulayan Federal İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich (CSU) "Anayasal zeminde NPD'nin yasaklanması amacıyla bir kıstas listesi" hazırlığında olduklarını belirtti. Bu amaçla, delillerin Mayıs sonunda kadar tespit edilmesi bekleniyor.
"Nasyonal Sosyalist Yeraltı örgütünün, NPD'nin bir tür askeri kolu olduğunu ve böylece partinin en hızlı biçimde yasaklanabileceğini" ifade eden Friedrich, sözkonusu listeyi 22 Mart'ta gerçekleştirilecek olan İçişleri Bakanları Konferansı'nda onaya sunmak istediğini söylüyor.
Komisyonda kimler yer alıyor?
Komisyon üyelerinden Berlin Eyaleti Eski İçişleri Bakanı Sosyal Demokrat Ehrhart Körting (SPD) sorumlularla iletişime geçileceğini ve bilgi talebinde bulunacaklarını belirtiyor.
Hamburg Eyaleti Eski İçişleri Bakanı Hristiyan Demokrat Heino Vahldieck (CDU) yanı sıra, Hür Demokrat Parti'nin (FDP) önerdiği Ceza Hukuku Uzmanı Eckhart Müler ve Yeşiller Partisi'nin önerdiği Federal Adalet Divanı Eski Savcısı Bruno Jost komisyonda yer alan isimler arasında. Komisyonun vardığı sonuçları gelecek yıl kamuoyuyla paylaşması bekleniyor.
Ölenlerin yakınları da unutulmamalı
Hükümet ile ölenlerin yakınları arasında aracı (Ombudsman) olarak görevlendirilen Berlin Eyaleti Eski Yabancılar Sorumlusu Barbara John (CSU) ise özellikle Neonazi cinayetleri hakkında şimdiye kadar yapılan çalışmaların aydınlatıcı olmadığını ve ölenlerin yakınlarının varılan sonuçlar hakkında yeterince bilgilendirilmediği için mağduriyetinin devam ettiğinin altını çiziyor.
23 Şubat'ta Berlin'de düzenlenecek anma töreninde, Cumhurbaşkanı Wulff'un, yıllarca yetkililer tarafından yanlış suçlamalarla itham edilen ailelerden özür dilemesi için çağrıda bulunan John, ayrıca yaşanan cinayetlerin belleklerden silinmemesi adına bir anıt yapılması ve ölenlerin yakınlarına daha fazla tazminat ödenmesi gerektiği görüşünde.
Göçmenlerin hedef alındığı cinayetler, kurbanların çoğunun dönercilikle uğraşması nedeniyle medyada "Döner Cinayetleri" olarak adlandırılıyordu. Ancak sözkonusu ifadenin, Dileleştirel Hareket tarafından "yılın en kötü ifadesi" seçilmesinin ardından, cinayetler "Neonazi Cinayetleri" olarak tabir edilmeye başlandı. (GAW/ÇT)