Arjantin'in son yüzyılı bir anlamda darbeler tarihi olarak okunabilir. Ama bunların içinde sonuncusu (1976-1983) onlar için bir tür milat olmuş. Tıpkı bizde olduğu gibi.
Bu yüzden basında bu dönemle ilgili haberler hiç eksik olmuyor. Haberlerin çoğunluğu devam eden davalarla ilgili; bir kısmıysa darbe dönemindeki devlet terörünün yeni açığa çıkan, şimdilerde bile süren etkileri üzerine. Bir yanda eski cuntacıların ölümleriyle ilgili sevinç nidaları yansıyor basına, diğer yanda ise özellikle Pagina 12 gazetesinin sayfalarından eksik olmayan anma ilanları çıkıyor. 35-36 yıl geçse de yakınlarını, yoldaşlarını unutmayacaklarını, suçluları asla affetmeyeceklerini dile getiriyorlar.
Bu gün yargılamaların var oluşunun en önemli nedeni, ısrarlı bir biçimde süreci takip eden, insan hakları mücadelesi veren örgütler. Bu günlerde Plaza de Mayo Anneleri (Mayıs Meydanı Anneleri) çeşitli etkinliklerle tarihi yeniden anarken toplumsal hesaplaşmanın sürmesini sağlamaya çalışıyorlar.
9 Aralık onlar için önemli bir tarih. 1981'de gerçekleştirdikleri ilk büyük yürüyüşün 30. yıl dönümü. O gün yeniden alanlarda olacaklar, hesaplaşmada sonuna kadar gidilmesini gündeme getiren somut taleplerle.
Ekonomik kriz ve yüzleşme
Arjantin'de cuntanın sonunu önemli ölçüde halk muhalefetinin getirdiğini söylemek yanlış olmaz. Bu muhalefetin başını Plaza de Mayo Anneleri çeker. Bunlara zamanla H.I.J.O.S.*, Tutuklu ve Kayıp yakınları Derneği, Antropologlar Derneği gibi oluşumlarda katılır. Bir diğer kanadı ise yer altı faaliyeti yürüterek örgütlenen işçi hareketi oluşturur. 1982 de kaderin cilvesi hesabı bir başka faktör daha devreye girer. İngiltere karşısında alınan Malvinas mağlubiyeti cuntanın cakasına son vermeye katkıda bulunur.
Cunta sonrası kurulan hükümet Raúl Alfonsin'nin (Radikal Parti, merkez sağ) başkanlığında oluşur. "Demokrasi"ye geçilse de ilk kurulan hükümet cuntayla kurulan bir uzlaşma hükümetidir. Bu nedenle yargılamalar cuntanın şefleriyle ve bir kısım efratla sınırlı tutulur. Generallere ömür boyu hapis cezaları verilir. Diğerleri ise ne yaptılarsa emir altında yaptıkları varsayılarak yargılanmaktan kurtulurlar.
Cuntacılarla uzlaşmanın ömrü de uzun olur. 1989 da iktidara gelen Carlos Menem (Peronist Parti-PJ) toplumsal uzlaşma, adı altında iki defa 1989 ve 1990'da af çıkarır. "Ben geçmişten olanları unutmak istiyorum" gibi veciz gerekçeler ileri sürer. Ülke neo-liberal politikalar sayesinde büyük bir krize doğru doludizgin koşarken, cuntacılar adeta ikinci baharlarını yaşarlar bu dönemde.
2001 Krizi ülkede birçok şeyin değişmesine neden olacaktır. Kriz elbette öncelikle kaotik bir ortam yaratır. Fakat aynı zamanda kendiliğinden de olsa bir ayaklanmaya neden olur. Bu isyan topluma yeniden "yapabiliriz" hissini kazandırır.
Patronsuzlar ve Piqueteros gibi hareketler buradan doğar. Sonrası oluşan ve halen süren Kirchner hükümetleri bu enerjinin üzerine oturur. Yaklaşık 5000 kişinin kaybedildiği düşünülen ESMA'nın (Escuela de Mecanica de la Armada)** insan hakları müzesine dönüştürülmesiyle (2004) dönemin başkanı Nestor Kirchner, cuntacılarla hesaplaşma sürecini önemli bir simgesel adımla başlatır.
2006'da ise Menem dönemi affı anayasa mahkemesi tarafından iptal edilerek yargılamalar yeniden başlar. Arjantin'in karanlık tarihiyle yüzleşmesi bazı önemli eksiklikler olsa da devam ediyor.
Montoneros etkisi
Örneğin bunlardan biri hala dönemin açılmayan arşivlerini kapsıyor. Bu konuda devletten henüz bu işi sonuna kadar götürecek bir adım atılmış değil. Ama zamanında (1979) ESMA'yı ziyaret etmiş olan The Inter American Commission on Human Rights (CDIH - Amerikalar Arası İnsan Hakları Komisyonu) bir istisna yaparak ESMA hakkındaki araştırmalarını barındıran 65 kasa dokümanı kamuoyuyla paylaşmaya karar verdi.
Kirchner hükümetlerinin olumlu motivasyon kaynaklarından biri de hiç kuşkusuz Montoneros etkisi dersek çok yersiz olmaz. Montoneros sol-Peronist bir şehir gerillası örgütü. Özellikle darbe sonrası 1980 e kadar cuntaya karşı dişe diş yürüttükleri mücadele anılmaya değer. Yenilirler fakat bu gün ki iktidarın fikren ve fiilen ortağı olmayı yıllar sonra da olsa da başarırlar.
Nestor Kirchner gençliğinde bu örgütün çeperinde yer alır. Bugün iktidarda olan hükümetin bazı bakanları da geçmişte Monteneros militanlılığı yapmışlar. Bu ilişki mevcut iktidarın aynı zamanda bize genel anlamda kısıtlı olan ufkunun da ipucunu verir. Hesaplaşma her şeyden önce toplumsal bir bilinç oluşturmayı gerektiriyor. Bu ödev halen Arjantin'in önünde duruyor. Bunun yolununsa egemenlerin inayetinden değil, halkın mücadelesinden geçtiği aşikâr.
* H.İ.J.O.S. (Hijos por la Identidad y la Justicia contra el Olvido y el Silencio), İspanyolca'dan çevrildiği haliyle "Geçmişin unutulmaması için adalet ve gerçek arayışında savaşan oğullar ve kızlar"
** ESMA, Buenos Aires'teki en büyük yasadışı merkez ve burası pek çok insanınkaybolmasında da önemli bir rol oynamış. 5000 kişinin bu merkezde kaldığı tahminediliyor. ESMA''ya alınanların bugün sadece yaklaşık 150'si hayatta.