Dr. Cengiz Aktar'a göre, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde yumuşama olumlu. Yol haritasının aylardır hazır olduğunu, 24 Nisan'dan hemen önce gündeme gelmesinde ABD'nin etkisi olabileceğini düşünüyor.
Aktar, yumuşamanın, Karabağ meselesinin çözümüne de katkısı olacağı kanısında. Bu adımdan sonra sıranın "soykırım" konusuna geleceğini, ilerleme kaydedilirse, bunun Türkiye'nin dış politikası ve saygınlığı açısından kapılar açacağını söylüyor. Ama, hükümetin ve Başbakan Erdoğan'ın aslında dış politika konularına hakim olmadığını, Ermenistan'la ilişkilerde açmazlar yaşadığını saptıyor.
Aktar bianet'in sorularını yanıtladı.
Sözü edilen yol haritası yeterli mi? Daha ne yapmak gerekir?
Yol haritasının içeriği tam olarak belli değil ama ana hatları belli. Türkiye tarafı çok arzu etmesine rağmen Karabağ bağlantısını kuramamış. Zaten bunun hiç bir durumda olanağı yoktu. Makul olanda karar kılınmış. Tarih komisyonunun diğer komisyonlar arasında bir çalışma grubu olacağı anlaşılıyor. Bu komisyondan çok fazla beklenti içinde olmamak gerek. Bakarsın daha ilk toplantıda dağılır. Önemli olan, böyle bir komisyonun içkamuoyu açısından varlığıdır, tarihi yeniden yazmak değil.
AKP hükümeti bu adımı neden şimdi atıyor?
Başbakan, çok yüksek perdeden konuşmasına rağmen ve açılımın Azerbaycan'ı tatmin etmeden gerçekleşemeyeceğini söylemesinin üstünden daha on gün geçmeden geri adım atmış bulunuyor. Bunda iki temel neden olabilir: dış meselelerde içeride kullandığı üslup geri tepiyor ve esasen dış konulara hiç hakim değil. Aklına geleni söylüyor, sonra oluru olmadığını görünce geri adım atmak zorunda kalıyor. Rasmussen olayı ve şimdi Ermenistan açılımında tam bu oldu. İkincisi ABD tarafından ciddî bir şekilde ikaz edilmiş olabilir. 24 Nisan'a beş dakika kala Yol haritası açıklamak muhtemelen bu nedenlerden. Zira o harita aylardır hazır.
Sınırın açılması ve yol haritasının hayata geçmesi neleri değiştirir?
Çok şey değiştirir. Yanıbaşımızdaki bir insan topluluğundan sanki ışık yılları uzaktayız. Yüz yüze bakmak çok iyi gelecektir. hem Ermeni hem de Türklere. Bu yumuşamanın Karabağ meselesinin çözümüne katkısı illa ki olacaktır.
Bu adım Türkiye'nin dış politikasında bir değişim mi?
Bu adımdan sonra Türkiye'nin Ermeni dünyası yani Diyaspora + Ermenistan ile olan temel meselesi yani soykırım konusu da yavaş yavaş gündeme gelecektir. Eğer bu yolda bir ilerleme kaydedilirse bu Türkiye'nin dış politikası ve saygınlığı açısından muazzam kapılar açar. Bakın hükümet bir yandan "sınırı açacağız" diyor, diğer yandan Kanada büyükelçisini Kanadan hükümeti soykırım anma gününe katıldı diye geri çağırıyor. Büyük bir açmaz içerisinde.
Bu süreçte etkili olacak ihtilaf noktaları neler?
Mesele dönüp dolaşıp soykırıma takılacaktır. Hükümet ve bürokraside yaygın olan şu denklem çok yanlış: "Ermenistan fakirdir, biz sınırı açıp onları tüketim malına boğarsak bunlar soykırımı filan unutur." Aynı denklem Kürtlere de uygulanıyor. Baştan aşağıya ham hayaldir bu. Aynı iktisadiyatçı denklem Kürtlere Kürtlüklerini unutmaları için uygulanıyor. (TK)