Dalgın gözlerle başladı söze; “Bugün çocuğu okula kaydettirdik” diyerek devam etti:
“3 bin lira verdik. Aslında daha fazla istemişlerdi ama sonra indirim yaptılar. Mecburen verdik parayı. Çevredeki en iyi okul buydu.”
Bir meslektaşım, uzun araştırmaları sonucunda “iyi” olduğuna kanaat getirdiği bir devlet okuluna “bağış” yaparak çocuğunu kaydettirmişti. Seneler sürecek “paralı” eğitim yolculuğuna çıkmışlardı ve bu daha ilk adımdı.
"Burası ticarethane değil"
Dinlerken aklıma Hababam Sınıfı’nda Mahmut Hoca'nın, paragöz müdüre söylediği “Burası ticarethane değil" repliği geldi. Gerçi Mahmut Hoca, özel bir okulun müdürü muaviniydi. Ama gelinen nokta Türkiye’de neredeyse her devlet okulu kendine göre özelleşti.
Devlet okullarında eğitim kalitesi, okulun bulunduğu bölgedeki velilerin maddi durumuna ve “bağış” gücüne göre değişiyor.
Bağışlar daha çok düşük gelir gruplardan yurttaşların yaşadığı bölgelerde okullarda sözgelimi deterajana giderken diğerlerinde bilgisayar alımından bale kurslarına kadar uzanan yelpazede imkanlar yaratıyor.
Bu nedenle veliler, adrese dayalı sisteme göre kayıt yapılması gereken okula değil, bağışı göze alarak başka bir mahalle ya da semtteki okulu tercih ediyor. Okul yönetimleri ise bütçeden yeterli pay alınamadığı için bağış aldıklarını söylüyor.
Rutin haber döngüsü
Editörlerimizden Ayşegül Özbek konuyla ilgili 17 Temmuz’da detaylı bir haber hazırlamıştı. Tek çarpıklık bu değil. “Bağış”larla devlet okulu içinde yani aynı binada “özel sınıflar” da oluşturuluyor. Bu konuda da Birgün’den Meral Danyıldız geçen hafta önemli bir haber yaptı. Milli Eğitim Bakanlığı da geçen hafta içinde bağış alınan okullarla ilgili soruşturma açıldığını duyurdu.
Buraya kadar anlattıklarım her kayıt döneminin “rutin haberleri” aslında. “Bağış adı altında alınan paralar”, “özel sınıflar” ve ardından gelen MEB soruşturması…
Sonrasında konu, bir dahaki kayıt dönemine kadar kapanıyor.
Oysa mesele sadece bağışlar değil. Devlet okulları arasındaki kalite ve nitelik farkının giderek açılmış hatta uçuruma dönüşmüş olması.
Bakanlık bile farkı kabul ediyor
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk da yaptığı açıklamalarda okullar arasındaki eğitim eşitsizliğini kabul etmiş ve En iyi imkanlara sahip okul ile en kötü şartlardaki okulun arasındaki yüzde 68’lik farkı beş senede yüzde 20’ye indirmek istiyoruz" demişti.
Bakan Selçuk’un önüne hedef olarak koyduğu süre içinde eğitimde fırsat eşitsizliği devam edecek mi? Oysa, parasız, nitelikli eğitim her çocuğun hakkı. Geçen her dönem de çocukların aleyhine olacak...
Eğitim Reformu Girişimi Araştırmacısı Umay Aktaş Salman'ın eğitimde fırsat eşitsizliğine ilişkin çarpıcı örnekler ve analizlerinin yer aldığı iki yazısını okumanızı öneririm: Karşı Pencere / Ayşe ve Elif Arasındaki Uçurum
Yeni kentsel dönüşüm ne olacak?
1999'da merkez üssü Gölcük olan 7.4 büyüklüğündeki depremin üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen, acısı ve yıkımın etkileri hâlâ sürüyor. Hikmet Adal ve Eylem Ekin Yıldız'ın 17 Ağustos nedeniyle hazırladıkları haber dizisinde hem hikâyelere hem de "Türkiye'nin depreme hazır olmadığını" gösterdi.
Hemen her yıl dönümünde olası depremler ve "alınmayan önlemler" gündeme gelip 18 Ağustos'ta unutuluyor.
17 Ağustos'ta deprem konuşulurken Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, yeni bir kentsel dönüşüm planı hazırladıklarını söyledi. Mevcut kentsel dönüşüm binlerce mağdur yaratmışken, yeni planın nereleri kapsayacağı eylülde açıklanacak. Biz de takip edeceğiz...
Türkiye'de her yer Kaz Dağları
Kaz Dağları'nda altın madeni arama çalışmaları Kanadalı Almos ve Türkiye iştiraki Biga Madencilik tarafından sürdürülürken, ağaç kesimine ve ekolojik yıkıma karşı büyük bir tepki oluştu. Gönüllülerin başlattığı Su Ve Vicdan Nöbeti’ne katılım her geçen gün arttı. Pınar Tarcan nöbetlerden izlenimlerini ve dayanışmanın detaylarını aktardı.
TIKLAYIN - Kaz Dağları Nöbetçilerinden Çağrı: #HerYerKazDağları
TIKLAYIN - Kaz Dağları Nöbeti 18. Gün: Sivil Halk Barışçıl Protestosunu Sürdürüyor
TIKLAYIN - Kaz Dağları: Her Nefes Alışımız Bayramdı
Maden çalışmalarının sürdürüldüğü diğer yerlerden de sesler yükselmeye başladı. Eskişehir Maden Dağı, Dersim’de Munzur Dağları…
Buralarda da maden arama çalışmaları başlatıldığında aynı görüntüler yaşanacak. Kaz Dağları’ndaki dayanışma henüz kesilmemiş ağaçları kurtarabilir… (DB)