Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) vekili Levent Gök, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığı’na, Uludere Alt Komisyonu’nun hazırladığı rapora CHP’nin muhalefet şerhini sundu.
Gök, Uludere katliamının ardındaki sır perdesinin "İçlerinde Fehman Hüseyin/Bahoz Erdal'ın olduğu sanılan ve kaçakçı olduğu bilinen gruba bütün riskler göze alınarak atış emri verilmesi" olduğunu söyledi. Komisyon raporunda yer almayan hususlara değindiği karşı raporun sonunda “34 sivil yurttaşımızın F-16’larla bombalanarak öldürülmesi en ağır yaşam hakkı ihlalidir” derken, devletin özür dilemekte çok geciktiğini belirtti.
Alt Komisyonu’nun raporunda soruların yanıtlarının verilmediğini, sorumluların gösterilmediğini, olayın bir yaşam hakkı ihlali olduğuna dair hiçbir değerlendirmenin bulunmadığını ve olayın örtbas edilmeye çalışıldığını belirten Gök, kendi kanaatiyle yazdığı raporu kamuoyuna açıkladı.
Gök olayın siyasi sorumlusunun Başbakan Erdoğan olduğunu söylerken, askeri sorumluların sırasıyla Genelkurmay Başkanı, Hava Kuvvetleri Komutanı, Genelkurmay 2. Başkanı, Genelkurmay 1.Başkanı, Genelkurmay Harekat Merkezi Başkanı ve 23.Jandarma Sınır Tümen Komutanı olduğunu söyledi.
Gök, komisyonun cevap aradığı soruları şöyle özetledi:
İnsansız Hava Aracı (Heron) görüntülerini kim değerlendirdi ve analizini kim yaptı? Hedef tayinine yani bombalanacak kişilerin PKK’lı olduğuna kim karar verdi? Hangi istihbarat bilgisi bu kararın alınmasında etkili oldu? Vur emrini kim verdi?
Rapordan satırbaşları şöyle:
Ölenlerin PKK’li olduğu algısı yerleştirildi: Ölenlerin çocuk yaşta sivil yurttaşlar olduğu yetkililer tarafından bilinmesine rağmen, PKK’li oldukları algısı sivil ve askeri yetkililerin açıklamalarıyla pekiştirildi. Ölenlerin hiçbirinin PKK’yle bir bağlantısı bulunmadığı gibi 27’sinin ailesi köy korucusu olup ölenlerden bir kişinin kendisi de köy korucusudur.
ASELSAN Raporu tahrif edildi: Komisyon raporunda, Heron görüntülerinin olduğu ASELSAN raporunun 00.26 saat diliminden itibaren olan kısmına yer verilerek, PKK’lilerin de bombalama sırasında olay yerinde olduğunu kanıtlamaya çalışıldı. Oysa ki raporda bombardımandan sonra köyden çocuklarının yardımına giden köy halkı olduğu belirtiliyor. Ayrıca raporda görüntülerdeki cisimlerin araç, insan ve yük olduğu tereddütsüz bir şekilde belirtiliyor. Ancak komisyon raporunda, ASELSAN raporu belli bir algı yaratacak şekilde montajlanmış olarak yer alıyor.
Devlet, her şeyi başından beri bilmesine rağmen, saatlerce açıklama yapılmadı: Saatlerce açıklama yapılmaması kamuoyunda yaratılan terörist ya da kaçakçıların içine sızmış terörist algısının uzun bir süre kamuoyu belleğinde kalması için bilinçli olarak bir çabadır. Genelkurmay açıklaması olaydan yaklaşık 14 saat sonra gelirken, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı olaydan beş gün sonra biraraya geldi.
Köylüler, son bombadan önce jandarmaya haber vermişti: Ortasu halkından Ubeydullah Encü atılan son bombadan 70 saniye önce Gülyazı Jandarma Komutanı Astsubay Vehbi Göçmen’i arayarak köylerinden Irak tarafına geçen çocuklar ve katırların bulunduğunu, harekâtta zarar görmemesini bildirmiş olup bu husus hem taraflarca hem de telefon kayıtlarının teknik raporuyla doğrulanmıştır.
Yaralılara müdahale edilmedi: Komisyonumuzun Şırnak Valiliğinde ilgili askeri birim komutanlarıyla yaptığı görüşmede, olay yerine acil yardım için gidilmeme gerekçesi olarak infial nedeniyle askere yönelik saldırı olabileceği vatandaşla askerin karşı karşıya gelebileceği hususları ileri sürüldü. Bu nedenle kan kaybından ve soğuk nedeniyle ölen kişiler olduğu köylüler tarafından belirtildi.
Komisyona sunulan belgeler özenle ayıklanmış: Komisyon, Genelkurmay Başkanlığından ve MİT’ten gerekli bilgi ve belgeleri istedi. Genelkurmay’dan gelen cevabın yetersizliği üzerine Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığından belgeler istendi. Önce gizlilik kararı gerekçe gösterilerek belgeler gönderilmezken, tekrarlanan talep üzerine gelen belgeler Uludere olayının aydınlatılmasına yönelik kritik soruların hiçbirinin yanıtını içermiyor. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca gönderilen belgeler dağınık bir dosya tanzimiyle gönderilmiş, dosyanın özenle ayıklandığı ve işin esasına yönelik belgelerin yer almadığı görülüyor.
Sorumluyu bulmayı reddettiler: AKP’li üyeler, komisyonun soruşturma değil inceleme işlevi olduğunu, sorumluyu tayin etme yetkisinin olmadığını söyledi ancak komisyonun olayla ilgili sorumluları saptama ve gereğinin yapılması için yetkisi ve yasal dayanağı bulunmaktadır.
Asker, “bir gariplik olduğunu” 23.15’ten sonra anlamış: Komisyonun görüştüğü yerel askeri kuvvetler, bütün komutanlıkların, gelen gurubun içinde Fehman Hüseyin’in ve teröristlerin olduğu şeklinde şartlandığını,23.15’ten sonra bir gariplik olduğunu anladıklarını, olay yerine askerle vatandaşın karşı karşıya gelmemesi amacıyla gitmediklerini, bu olay nedeniyle köyle aralarına soğukluk girdiğini ifade etti.
MIT, olayı ertesi gün öğrendiğini iddia ediyor: MIT, konuyla ilgili ilk resmi bilginin müsteşarlığa 29 Aralık saat 09.35’te geldiğini açıkladı. Ancak haber ajanslarınca bir iki saat sonra olayın duyurulmaya başlandığı göz önüne alındığında MİT’in olayı 12 saat sonra öğrendiğini ifade etmesi kelimenin tam anlamı ile bir skandaldır.
Heron görüntülerinde, insanlar ve katırların hareketi çok net: Heron görüntülerinde, grubun ve katırların üzerinde herhangi bir silah olabileceği var sayımına karşılık ne insanların elinde ne de katırların palanlarından taşan herhangi bir cisme rastlanmadı. Grubun sınır ticareti yapan insanlar ve katırlardan oluştuğunun çok net gözlemleniyordu.
Amaç Fehman Hüseyin’in ne pahasına olursa olsun yok edilmesiymiş: Yapılan görüşmeler sonucunda, karar mercilerini etkileyen hususun, Fehman Hüseyin’in kaçakçıların arasına sızıp onlarla beraber eylem yapacağı ve askeri üslere saldıracağı değerlendirmesi olduğu anlaşıldı. Dolayısıyla risk alınmış, içlerinde Fehman Hüseyin’in olduğu sanılan ve kaçakçı olduğu bilinen gruba bütün riskler göze alınarak atış emri verilmiştir. Uludere olayının ardındaki sır perdesi budur.
Sınır ötesi harekat Başbakandan habersiz düzenlenemez: Hem Genelkurmay’ın açıklamasında hem Mülkiye Müfettişleri Raporu’nda operasyonun sınır ötesi olduğu belirtiliyor. Sınır ötesi her türlü harekâtta hükümetin iznini ve bilgisini gerekir. Böylesine bir operasyonun Başbakanın bilgisi ve muvafakati dahilinde, Hava Kuvvetlerine emir verme yetkisine sahip Genelkurmay Başkanınca verilen emirle gerçekleştiği tartışmasızdır. (ÇT)