"Öyküm var ama onu ne annemin, ne de babamın dilinde yazabiliyorum". Geçtiğimiz yıl Anadili Günü'nde bianet yazarları anadillerinin kendileri için ne anlama geldiğini yazmıştı.
bianet'in bir süre önceden yazı isteyerek derlediği bir çalışmaydı. O gün siteye girenler ya hiç bilmediği, ya aşina olduğu, ya da özlediği alfabelerle yazılmış kişisel anekdotlar, öyküler, değerlendirmeler okudu. O gün anadiliyle ilgili hislerini, duygularını paylaşan okurlarımız da olmuştu; derlemiştik. Girişteki cümle Özlem Oral'ın "Kaybettiğim Diller" başlıklı yazısından.
O gün değerlendirme yazısında "21 Şubat'ta anadilinde yazan ve yazdıklarını başka dile tercüme eden herkes bir kez daha bir dilin kim ne derse desin kullanıldığı sürece var olduğunu kanıtladı" diye yazmıştım.
Bu yıl Nilay Vardar bir adım daha atıp, diller şarkıları, türküleri söylendiği sürece de varlıklarını devam ettireceklerini hatırlattı bize.
Anadillerin farklı renkleriyle ama müziğin ortak diliyle bianet bugün geçtiğimiz yıl verdiği mesajı yineliyor...
Bu mesajı hatırlatmanın gerekmediği günlerin geleceği umuduyla hepinize iyi dinlemeler...
Not: Anadil dosyamızı hazırlarken yardımlarını istediğimiz ve bizi kırmayıp Arapça Sabiha; Boşnakça Zapjevala Sojka Ptica; Çerkesce Yistambılakue; Ermenice Ah Mamocan; Gürcüce Tetro Mamalo; Hemşince Havaz Äli Meralets; Kürtçe Turike Derwes; Ladino Por Amar Una Donzea; Lazca Siya; Pontus Rumcası Ey Kiti Kazankıran; Rumca Ehe Gia Panda Gia; Süryanice Sogdinan Laslibo; Türkçe Ah Oğlum! ve Zazaca Çaye Berbena şarkılarını-türküleri hakkında yazan ve onları seslendiren tüm müzisyen dostlarımıza ne kadar teşekkür etsek azdır. (HK)