Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin sürdürdüğü kentsel dönüşüm projesi kapsamında evleri ve yaşamları her gün yıkım ekiplerince tehdit edilen Dikmen Vadisi halkı, 2006'dan beri belediyenin rant projesine direniyor. Altı senede birçok evi yıkan belediye, birçok aileyi Ankara soğuğunda açıkta bıraktı.
Yıkım süreci son iki günde tekrar hızlandırıldı. Atık kağıt işçilerinin yaşadığı Metin Akkuş Mahallesi'nde dün (11 Ocak) iki ev yıkıldı.
Yıllar önce Urfa'dan Ankara'ya göç eden Cahit Korkmaz ve ailesi, sabah saatlerinde polis ve yıkım ekibiyle karşılaştı. Bir saat süre istenmesine rağmen, bu süreyi dahi vermekten imtina eden ekip, Korkmaz ailesinin evini yıkarak, dört çocuklu aileyi kış günü sokakta bıraktı.
Korkmaz ailesine sahip çıkan vadi halkı direnişinde ısrarlı.
Kurdukları dernek merkezini dün akşam saatlerinde ziyaret ettik ve birkaç gün daha yoğunlaşmasını bekledikleri yıkım tehdidine karşı alacakları önlemleri konuşacakları toplantı öncesi sohbet ettik.
TOKİ evlerinin ödeme planı belli değil
Dikmen Vadisi halkı adına konuştuğumuz Tarık Çalışkan, altı yıllık süreci ve gelinen noktayı değerlendirdi.
Çalışkan, sağlık, ulaşım, eğitim gibi barınmanın da bir insan hakkı olduğunu ifade ederken, Türkiye ve benzeri ülkelerde haktan anlaşılanın 'gasp' olduğunu söyledi.
İktidarların halkın sorunlarını çözmek bir yana, halkın temel haklarını gasp ettiğini, insanları mağdur ettiğini ifade eden Çalışkan, birkaç gün önce belediyeyle görüşmelerini ise şöyle anlattı;
"Altı yıldır bize terörist diyen belediye, en sonunda masaya oturmaya karar verdi. Bize 42 bin ve 54 bin liralık TOKİ evi vaat ettiler.
Aldığımız evi 15 yıl vadeyle ödeyebileceğimizi söylediler. Ancak ayda ne kadar ödeyeceğimizi belirlememişler. Belediye 'bizim sorunumuz değil, TOKİ'yle görüşün' diyor, ben hesaplattım, on beş yıl sonunda 42 bin dedikleri evi alırsak 80 bin lira, 54 bin liralık evi alırsak da 108 bin lira ödemiş olacağız."
Vadi halkının merkezi haline gelen prefabrik dernek merkezinde buluştuklarımızın hepsi, altı yıllık mücadele sürecinin kendilerine insan olmayı, hak alma bilincini, paylaşımcılığı öğrettiği kanısında hem fikir. Ayrıca Dikmen Vadisi'ndeki direnişin, kentsel dönüşüm projeleriyle evleri ve hayatları tehdit edilen herkese örnek olduğunu da belirtiyorlar.
İmeceye devam
Dikmen Vadisi'ndeki kentsel dönüşümün üçüncü etabı bitmek üzere, dördüncü ve beşinci etaplar için planlanan bölge, yani direnişin sürmekte olduğu vadiden geriye kalan yerleşim yerlerinin arasında dolaştık. Dikmen Vadisi, Ankara içinde imece usulüyle, kendi ihtiyaçlarını kendi karşılayan bir köy gibi.
Vadinin, daha doğrusu mahallenin, tek bir bakkalı var. Çocuk parkı el birliğiyle halk tarafından kurulmuş. İklimin uygun olduğu dönemlerde bir dönümlük araziden organik besin elde ediyorlar. Direniş merkezinin hemen karşısına ise bugünlerde bir amfi tiyatro inşa ediliyor.
Vadide yaşayan ve hala öğrenci olan çocukların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, üniversite öğrencileri gönüllü öğretmenlik yapıyorlar.
Hatta bunun için dernek merkezinde bir sınıf bile oluşturulmuş.
Merkezdeki odalarda, direnişten fotoğraflar, kendileri hakkında yayınlanan gazete kupürleri duvarları süslüyor. Ayrıca prefabrik yapının hemen önündeki bahçede havaya kalkmış bir yumruk büstü ile Melih Gökçek'in sembolik mezarı da bulunuyor.
Sonuç olarak, Dikmen Vadisi, kendilerini tehdit eden belediyeye, rant planlarına, buldozerlere, polislere karşı ellerinde sopalar, gözleri yollarda kendilerini savunmak için hazır beklerken; bir yandan kendilerini geçindirecek besini sağlıyor, bir yandan kendi kültürel gelişimlerini kendileri sağlıyorlar. Ne devlete, ne idareye ihtiyaçları var. Yalnızca birlik olmak her şeye yetiyor. (MAF/HK))
* Fotoğraf: M. Atakan Foça