Cumartesi Anneleri/İnsanları'nın Galatasaray Meydanı'ndaki 354. buluşmasında 18 yıl önce Şırnak'ta gözaltında kaybedilen Hacı Şili'nin hikayesi kamuoyu ile paylaşıldı.
Hacı Şili gözaltına alındığında 40 günlük olan kızı Kader Şili'nin mektubunun okunduğu buluşmada Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku İstanbul milletvekili Levent Tüzel, Cemil Kırbayır'ın kardeşi Fatma Kırbayır ve Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun da konuşma yaptı.
"Para-pul değil kardeşimin kemiklerini istiyorum"
İlk olarak söz alan 12 Eylül'de gözaltında kaybedilen ilk kişi olan Cemil Kırbayır'ın kardeşi Fatma Kırbayır, kardeşinin 31 yıldır kayıp olduğunu söyledi.
Fatma Kırbayır, ağabeyinin işkence ile öldürüldüğünün ve kaybedildiğinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) raporlarıyla da devlet tarafından kabul edildiğini söyledi.
"Sağolsun Başbakan bizi dinledi. Başbakan ağabeyimin işkence sonucu öldüğünü kabul ederken neden hakimler ve savcılar harekete geçmiyor?" diyen Kırbayır, artık devletle barış içinde olmak istediklerini ifade etti.
Yeni nesillerin kendi yaşadıklarını yaşamamasını istediklerini söyleyen Kırbayır, para-pul değil kardeşinin kemiklerini istediğini belirtti ve yetkilileri göreve çağırdı.
"Biz ölürüz, çocuklarımız hesap sorar"
1996'da İstanbul'da kaybedilen Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun ise kayıp yakınları olarak artık yüreklerinin dayanmadığını söyledi.
Tosun, eşlerinin çocuklarının gözaltında kaybedildiğini, kimyasal silahlarla öldürüldüğünü ifade ederek, kendileri ölse de çocuklarının bu yaşananların hesabını soracağını söyledi.
Basına da seslenen Tosun, "Basın bizi görüyor ama yazmıyor. Maalesef bizim acılarımız karşısında ikiyüzlü davranıyorlar" dedi.
"Geçmişle hesaplaşılmıyor"
İstanbul milletvekili Levent Tüzel ise gözaltında kayıpların, siyasi cinayetlerin, toplu mezarların Türkiye'nin gerçekliği olduğunu ifade ederek tüm demokrasi söylemlerine, darbecilerle, çetelerle hesaplaşılacağı söylemlerine rağmen bunların hiç birinin aydınlatılmadığını söyledi.
Bugün AKP hükümetinin muhalif hiçbir görüşe, sese, örgütlenmeye, arayışa tahammülü olmadığının altını çizen Tüzel, adaletin siyasi iktidarın güdümünde hareket ettiğini söyledi ve ekledi:
"Ülkemizin asıl gerçekliği bir polis devleti olmasıdır. Ne işkenceyle hesaplaşma, ne çetelerle hesaplaşma söz konusu değil. Ama bildiğimiz bir şey var ki, devlet AKP'nin elinde tekleşiyor, devlet her geçen gün tarihimizi daha çok karanlıkla örtüyor."
"Yüzbaşının çantasını götürdü, bir daha haber alınamadı"
Galatasaray'da 354. buluşmada kamuoyuyla Hacı Şili'nin hikayesi paylaşıldı. 20 Aralık 1993'te ağabeyi Tahir Şili ile Siirt Pervari'ye sınır olan Şırnak'ın Meydanasale köyünde hayvan otlatırken askerler tarafından kaybedilen Şili'nin yaşadıklarını sanatçı Nur Sürer anlattı:
* O sabah askerler operasyondan dönüyorlardı. Yüzbaşı, Şili kardeşlerin yanına gelerek dipçik ve tekmeyle dövmeye başladı. Tahir Şili'nin dört dişi kırıldı.
* Yüzbaşı, Hacı Şili'den çantasını arabaya kadar taşımasını istedi. Hacı Şili, yüzbaşı ve askerlerle ormanlık alana doğru giderek gözden kayboldu.
* Akşama kadar bekleyen ağabeyi Tahir Şili, kardeşi dönmeyince Gideran Karakolu'na gitti ancak "bilgimiz yok" yanıtıyla karşılaştı. Eruh Jandarma Karakolu'na gitti, "Şırnak'a götürülmüş" dediler. Şırnak Karakolu ise "Eruh'ta olabilir" cevabını verdi.
* Aile Siirt Valiliği'ne başvuru yaptıysa da hiçbir sonuç alamadı ve baskılar nedeniyle göç etmek zorunda kaldı.
* Hacı Şili kaybedildiğinde 23 yaşındaydı ve yeni doğmuş bir kızı vardı. Babası yasal olarak yok sayıldığı için amcasının nüfusuna kaydedildi.
"Beni babasız bırakanların peşini bırakmayacağım"
Hacı Şili'nin kızı Kader Şili, babası hakkında yazdığı mektubu Galatasaray Meydanı'na gönderdi. Fidan Ataselin tarafından okunan mektupta şu ifadeler yer aldı:
* Annem 15 yaşındayken babamsız ben ise 40 günlükken öksüz kaldım. Annemin yaşı tutmadığı için gözaltında kaybedilen babam için hak talep edememiş. Daha sonra büyük babam ve annem başka bir şehre göç etmişler. Hem ekonomik olarak hem de manevi olarak çok zor dönemlerden geçtik.
* Bu yaşadıklarımızdan sorumlu olan devlet bana hiç yardım etmedi. Yaptığım tüm yardım talepleri geri çevrildi. Beni kundaktayken babasız bıraktıkları yetmiyormuş gibi beni mağdur etmeye devam ettiler.
* Bundan sonra devletten hakkımı almak için her türlü mücadelede bulunacağım. Artık 17 yaşında, kendi ayakları üzerinde duran, kişisel haklarımı savunabilecek bir genç kızım.
* Babamı istiyorum. Ölü veya diri babam istiyorum. Henüz 40 günlükken beni babasız bırakanların peşini bırakmayacağım. 18 yaşıma geldiğimde tüm hukuki yollara başvuracağım. (EKN)