Cizre 1. Ağır Ceza Mahkemesi, polis Mehmet Nurbaki Göçmez'in açtığı iddia edilen ateş sonucu hayatını kaybeden Nihat Kazanhan’ın davasında yedi polisin tanık olarak dinlenmesine karar verdi.
Cizre Emniyet Müdürlüğü’ne yollanan yazıyla davanın görüleceği 2 Temmuz 2015 tarihinde yedi polisin duruşmada bulunmasını istedi.
Suç duyurusu
Mahkeme aynı zamanda Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği yazıda suç duyurusunda da bulundu.
Polis Hayri Vural'ın ifadesini göz önüne alan mahkeme, Vural’ın üzerine zimmetli mühimmatı olay sonrası görevli polislere eksik teslim ettiğini, ancak görevli polisin mühimmatı ‘tam ve eksiksiz’ geri aldığına dair tutanak tuttuğunu belirtti.
Kayıtların eksik veya yanlış tutulması nedeniyle sorumlular hakkında soruşturma yapılmasını istedi.
Duruşmaya sanıklar gelmemişti
Davanın ilk duruşmasına sanık beş polis gelmemiş, savunmalarını Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) sistemiyle yapmıştı.
Tutuksuz dört sanık polis Mardin Adliyesi'nden, tutuklu polis ise Ankara Elmadağ Cezaevi'nden savunma yapmıştı.
Bunun üzerine Kazanhan’ın avukatları sanık polislerin duruşmaya getirilmesinin gerekli olduğunu vurgulayarak bu yöndeki taleplerini mahkemeye iletmiş, ancak mahkeme oybirliği ile talebi reddetmişti. (YY)
Ne olmuştu? |
Nihat Kazanhan'ın öldürülmesinde polisler sorumlu tutulunca, Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, olay günü görev yapan Mardin Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube'sinde görevli polis memuru H.V. şüpheli olarak gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. Malatya Cezaevi'ne gönderilen H.V. daha sonra olayla ilgili gerçekleri anlatınca tahliye edildi. H.V.'nin ifadesinde Nihat Kazanhan'a ateş ederek öldürdüğünü öne sürdüğü özel harekat polisi M.N.G. Ankara'da tutuklandı. Olayla ilgili Cizre Cumhuriyet Savcısı ve Cizre Sulh Ceza Mahkemesi'ne ifade veren H.V. şunları anlatmıştı: "Olay günü arkadaşlarım U.İ., O.Ç. ve M.N.G. ile birlikte Hayati Bilgin Karakolu'ndaki görevimize başladık. O.Ç. araçta bulunan sabit silahı kullanmakla, U.İ. cobra isimli aracın şoförü ve unsur amiri olarak, ben ve M.N.G unsur personeli olarak görevliydik. Göreve giderken Mardin Özel Harekat Müdürlüğünce tarafıma zimmetlenen ancak ekipteki tüm arkadaşların kullanabileceği, ismini shotgun olarak bildiğim pompalı av tüfeğini ve 25 adet bu tüfeğe ait 12 kalibrelik av fişeğini yanıma aldım. Ayrıca yanımızda altında 37- 38 mm'lik gaz atmaya yarayan langher takılı sigsauer vardı. Ayrıca arkadaşlarım ile bende şahsi tabancalarımız vardı. Görev yerinde bir ara birkaç çocuk yanımıza geldi ve sohbet ettik. Daha sonra 10-15 kişilik çocuk grubu bize taraf taş atmaya başladı. Unsur amirimiz U.İ. bana ve M.N.G'ye çocukların bulunduğu tarafa aşırtmalı gaz atmamızı söyledi. M.N.G. aracın sol tarafındaydı. Benim başımda siyah bir bere vardı. M.N.G. çocukların üzerine aşırtmalı bir gaz attı. Bu atıştan sonra M.N.G aracın arka tarafına gelerek burada bulunan av tüfeğini aldı. Kendi silahını bıraktıktan sonra benim arka tarafımdan aracın ön sağ tarafına geçti. Ben de gözetlemek için M.N.G.'nin bulunduğu yere doğru geçtim. Çocukların bulunduğu yere aşırtmalı bir şekilde gaz attım. Daha sonra M.N.G. pompalı tüfeğiyle çocuklardan tarafa hedef gözetmeksizin 3- 4 el ateş etti. Ateş ettiği esnada M.N.G.'nin başında siyah bir bere vardı. Ateş etmesiyle birlikte yolun karşısında duran bir çocuk yere düştü. Çocuğun vurulduğunu ve M.N.G.'nin ateş ettiğini, ben ile birlikte U.İ. de net şekilde gördü. O.Ç. ise kameradan çocuğun net bir şekilde düştüğünü gördü. Çocuğun yere düştüğünü gören U.İ. aracın sol tarafından M.N.G'ye hitaben 'atma atma ne yaptın sen' dedi. Daha sonra çocuğun düştüğü yere iki kişi geldi. Birisi çocuğu kucağına alıp gitti. O sırada M.N.G. elindeki silahı araca bıraktı ve biz de karakola geri döndük. Ancak M.N.G.'nin karakola nasıl döndüğünü görmedim. Karakola döndükten sonra unsur amirimiz bizden sorumlu kişi ile görüştü. Bu görüşmeden sonra M.N.G. başına bir kar maskesi taktı ve ateş ettiği noktaya gitti. Buradan langher ile attığımız gaz kapsülleri ile kendisinin pompalı tüfek ile attığı boş gaz fişeklerini toplayıp getirdi ve karakolun içine bir yere gömdü." "Olaydan sonra amirler tarafından karakol bahçesine toplandık. Olayın detaylarını anlattıktan sonra benim üzerime zimmetli olan pompalı av tüfeği ve kalan fişekler diğer görevli arkadaşlara devredildi. 19 Ocak'ta görevimiz bittikten sonra Mardin'e döndük. Göreve geldikten sonra bana verilen av tüfeğini depodaki görevli arkadaşa teslim ettim. Sonuç itibariyle hem arkadaşımız M.N.G.'nin yanmaması, hem de ekipten herhangi bir arkadaşa zarar gelmemesi için bu ifadeyi verdim. Ben tutuklanınca her şey değişti. Çünkü biz bu dosyada kimsenin tutuklanmayacağını düşünüyorduk. Yapmadığım bir suç için cezaevindeydim. Bu nedenle ifademi değiştirdim ve tüm yönleriyle olayı size anlattım. Kesinlikle Nihat Kazanhan'ı ben öldürmedim. Nihat Kazanhan'ın ölümünden sorumlu kişi M.N.G.'dir. Olayı ilk günden beri bilip söylemediğim için pişmanım." H.V. bu ifade üzerine tahliye edildi. H.V.'nin ifadesinde Nihat Kazanhan'a ateş ederek öldürdüğünü öne sürdüğü özel harekat polisi M.N.G. ise Ankara'da tutuklandı. |