Yeşiller Türkiye İklim Değişikliği ve Küresel Ekoloji Koordinatörü Ümit Şahin "Dilovası'nda fabrikaların eksiklerini gidermeleri değil kapatılmaları ve temiz teknoloji kullanmadan açılmamaları gerekir" dedi.
"Sıfır atık üretecek teknoloji kullanmayan fabrika kapatılmalı"
Şahin halk sağlıkçı kimliği ile Dilovası'nı ziyaret ettiğini durumun sanılandan çok daha kritik olduğunu söyledi.
Şahin'e göre, sağlıklı bir ortam fabrikaların filtre kullanmalarıyla mümkün değil. Şahin Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin Dilovası bölgesindeki fabrikalara üç ay içinde filtre ve arıtma sitemleriyle "eksiklerini gidermeleri" için verdiği sürenin aslında zaman kazanma hamlesi olduğu görüşünde.
Şahin "Aynı durum Yatağan'da da yaşanıyor. Bacalara takılacak artım filtreleri hiçbir işe yaramaz. Ama öyleymiş gibi gösteriyorlar ve hala zaman kazanmaya çalışıyorlar" dedi.
Şahin Dilovası'ndaki kirliliğe ilişkin alınması gerekilen tedbirleri şöyle sıraladı:
* Dilovası için tek yok kademeli olarak en fazla kirleten ve öncelikle yerleşim içinde olan fabrikalar kapatılmalı.
* "Eksiklerini gidermeleri" değil temiz teknolojiyle yani sıfır atık üretecek şekilde yenilenmeleri gerek.
Verilen sürenin ardından halk sağlıkçı Şahin, "Bir fabrika bile kapatılmıyorsa, bir işletmeyi bile durdurmuyorlarsa iktidarın Dilovası'ndaki tehlikeye duyarlı yaklaştığını söylemek yanlış olur" dedi.
Kirlilik AB ölçeğinin 30 katı
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Marmara Araştırma Merkezi (MAM), Kocaeli Üniversitesi ve Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nce (GYTE) yapılan araştırmaya göre, havadaki zehirli kadmiyum ile bunun bileşikleri olan yüksek derecede zehirli maddelerin oranı 2006'nın ekim ayı sonunda 7 bin 170 miligramdı.
Bu maddelerin AB ölçeğindeki tehlike sınırı 239 miligram. Yani, Dilovası'ndaki kirlilik oranı AB ölçülerinin 30 kat üzerinde.
Arıtılmış atık da zehirli
Geçen Haziran ayında Dilovası beldesindeki kirliliğin araştırılması amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu üyeleri, Çevre Bakanlığı'ndan aldığı mobil ölçüm cihazı ile yaptığı incelemelerde, arıtma sistemi olan 6 büyük fabrikada yaptıkları ölçümde, "arıtılmış" atıkların da kirli olduğunu saptamıştı.
Araştırmanın dikkat çeken diğer sonuçlarıysa şöyleydi:
* Dil deresinin suyu olması gerekenden 4 kat daha kirli. Suda canlıların yaşaması mümkün değil. Bölgeyi en fazla kirleten 5-6 büyük sanayi tesisinin arıtma öncesi ve sonrasındaki atıklarından örnekler alındı. Ancak arıtma sonrası da suyun hâlâ kirli olduğu belirlendi.
* Dilovası'nın şebeke suyunun yüzde 75'i kaçak. Bu kaçak abone olmayanların yanı sıra, şebeke kaçağından da kaynaklanıyor. Bu nedenle Dil deresinden şebeke sularına kirli suyun karışma ihtimali var. Ayrıca Dil deresinin yakınında içme suyu kuyuları bulunuyor, insanlar içme suyu olarak bu kuyu sularını kullanıyor.
15 bin işçi ve ailesinin yaşamı tehlikede
Komisyon Başkanı Eyüp Ayar bölgenin boşaltılması gerektiğini söylemişti.
Bölgede bulunan 170 fabrika var. Organize sanayi bölgesindeki fabrikalarda yaklaşık 15 bin işçinin çalıştığına işaret eden Ayar, burada işçi sağlığına yönelik de önlemler alınması gerektiğini kaydetmişti.
"Biz, adeta bölgenin dondurulmasını istiyoruz" diyen Ayar, endüstriyel kirliliğe neden olacak tesislerin kurulmamasını, bölgede kapasite ve liman artırımına gidilmemesi gerektiğini söylemişti.
Ayar, Dilovası'nda 1970 yılında 400 olan nüfusun bugün 35 bine çıktığını; gün içindeki girişlerle bu sayının 70 bine ulaştığını belirterek, "Dilovası, kanser gibi büyüyor. Sanayi için hiç elverişli değil. Dilovası kirliyse, arada duvar yok ki... Karşıda da ilçeler var. Hereke, Gebze, Karamürsel, bu kirlilikten etkileniyor" demişti.
Her üç ölümden biri kanserden
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Dilovası'ndaki sanayi atıklarının araştırılması amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu'na verdiği bilgide 1 Ocak 1995 ve 10 Ekim 2004 tarihleri arasında 495 ölüm vakasının görüldüğü bölgede, ölümlerin yüzde 32'sinin kanserden olduğunu tespit ettiklerini söylemişti. (EZÖ/KÖ)