İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkan Yardımcısı avukat Eren Keskin, kararı yetersiz bularak, "Son dönemlerde çok politik kararlar vermeye başlayan AİHM, bugüne kadar Türkiye ayrımcılık yasağından mahkum etmedi. Ben de AİHM'in verdiği kararı eksik soruşturmaya bağlıyorum" dedi.
Ocak dosyasını araştıran üç savcının da soruşturmanın tamamının sorumluluğunu almadıklarına işaret eden AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "yaşam hakkı"nı düzenleyen 2. maddesinin ihlal edildiğini bildirdi.
"Ölüm yeterince soruşturulmadı"
Mahkeme, anne Emine Ocak'ın, sözleşmenin "işkence ve insanlık dışı ve onur kırıcı muamele yasağı"nı düzenleyen 3. maddesinin; "özgürlük ve güvenlik hakkı"nı düzenleyen 5/3. maddesinin ve "ayırım yasağı"nı düzenleyen 14. maddesinin ihlal edildiğine ilişkin başvurularını ise reddetti.
Hasan Ocak'ın 21 Mart 1995'te kaybolması ve beş gün sonra cesedinin bulunması üzerine başlatılan soruşturmada, araştırmaya katılan makamların "ciddi iletişimsizlik" yaşadıklarının dosyadan anlaşıldığına dikkat çeken mahkeme, ceset fotoğrafının teşhis için kamuoyunun dikkatine sunulmadığı ve dijital parmak izlerinin ancak Ocak ailesinin girişimleri sonucu alındığını açıkladı.
Mahkeme, bu gerekçelerle Hasan Ocak'ın ölüm koşullarının belirlenmesi için yeterli ve etkin soruşturma yürütülmediğine karar verdi.
Ocak: Güvenlik kuvvetleri öldürdü
AİHM, cesedi Beykoz'da bulunan Hasan Ocak ile ilgili suç duyurusunda bulunulmasından sonra, savcıların soruşturma açtıkları ve Ocak'ı İstanbul Terörle Mücadele Şubesi'nde gördüklerini söyleyen tanıklarla Şubeye giderek görüştüklerini bildirdi.
Cesedin bulunmasının ertesi gününde yapılan otopsi, Ocak'ın boğularak öldürüldüğünü ortaya koymuştu. Jandarma olay çevresinde araştırmalarını sürdürürken Ocak ailesi de Fatih Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
Ocak ailesi suç duyurularına Jandarmayı da dahil ederek, parmak izi incelemesine kendilerinin başvuru yapmalarından sonra ancak 17 Mayıs 1995'te başlandığını savundu.
AİHM: Kanıt yok
Oğlunun güvenlik kuvvetlerinin yargısız infazına kurban gittiğini savunan anne Emine Ocak, şikayetini yetkililere ulaştıramadığından bildirmişti.
AİHM, Hasan Ocak'ın İstanbul Terörle Mücadele Şubesi'nde tutulduğunun kesin bir şekilde kanıtlanamayacağını, oğlunun güvenlik kuvvetlerince öldürüldüğünün kanıtlanabilir olmadığını ve somut olgulara dayanmadığı bildirdi.
Ocak'ın siyasi görüşleri nedeniyle öldürüldüğünün de kanıtsız olduğuna işaret eden mahkeme, Sözleşmenin 14. maddesinin de ihlal edilmediğine kanaat getirdi. Mahkem, 41. maddeye dayanarak uğradığı manevi zarar dolayısıyla Emine Ocak'a 25 bin Euro ödenmesine karar verdi.
Keskin: AİHM kararı eksik soruşturmadan
AİHM'e bireysel başvuru hakkını çok önemsediklerini belirten İHD Genel Başkan Yardımcısı Eren Keskin, buna karşın AİHM'in, özelikle son dönemlerde politik kararlar vermeye başladığını savundu.
Keskin, "AİHM'in bugüne kadar, ayrımcılık yasağını düzenleyen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 14. maddesinden hiçbir zaman Türkiye'yi mahkum etmemiş olması dikkat çekici" diye konuştu.
Özellikle Güneydoğu'da işlenen kontrgerilla ve faili meçhul cinayetlerde ve örgüt mensubu olduğu iddia edilen kişilere girişilen bazı suçlarda etkin nedenin ayrımcılık olduğunu iddia eden Keskin, "Hasan Ocak davasında her şey son derece açık. Bu olayda, makul şüphe aşılmıştır. O nedenle, ben de AİHM'in verdiği kararı eksik soruşturmaya bağlıyorum" dedi. (BB)