Füsun Erdoğan'ın iletişim yasağı dönemi boyunca yayınlayamadığımız mektuplarını dizi olarak yayınlıyoruz.
Bu günlerde hastaneden verilecek ameliyat tarihini bekliyorum.
Büyük ihtimalle önümüzdeki hafta içi gün verilir.
Bu nedenle elimde hazır olmasını kolaylığı ile üç cumartesi yazısını bu hafta sonuna sığdıracağım.
Sevgili Mesut'un kitabı için hazırladığım, ancak yayınevinin sansürüne uğrayan Önsöz'ü "Kendinden Başlamak'ın Öyküsü"nü kaldığım yerden paylaşmaya devam edeyim:
* * *
-II-
İlk anda biz tutsak kadınları heyecanlandıran "Kendinden Başlamak" başlığı altında tespit ettiğimiz konu ve tartışmayı nasıl yürüteceğimize ilişkin bir plan yaptık
Ve "Kendinden Başlama"nın alt başlıkları olarak, 17 sorun/konu belirledik. "Kendimizden başla"yarak yürüyecek... Öğrendiklerimizle, karşımıza çıkan "yeni" sorun ve zaafları listemize ekleyerek ilerleyecektik.
Bunun için PJAK ve TKP/ML davalarından tutsak kadın arkadaşlara belirlediğimiz ve çoğaltılabilecek başlıkları birlikte tartışma önerisi götürdüğümüzde 2009'un başındaydık...
Öneriyi olumlu karşılayan arkadaşlarla birlikte onarlı iki grup oluşturduk. Ve haftalık 10 saatlik iç görüşlerde her defasında bir başlığı tartışmaya açtık...
Ne kadar fazla kadın ve erkek bu tartışmaya katılırsa, öğretilmiş devrimci kadın ve erkek rollerine karşı mücadele o kadar büyür yaklaşımına sahiptik.
"Kendinden Başlamak" adı altında formüle ettiğimiz 17 başlığı koşullar elverdiğince karma ya da ayrı ayrı atölyeler kurarak tartışmaları için dışarıdaki sosyalist kadınlara önerdiğimizde ise 2008'in yazındaydık!
"Kendimizden başlama"nın bir diğer ayağı da Sosyalist Kadın Dergisi'nin 2008 Güz birinci sayısında ilan ettiğimiz "sosyalist kadın aydınlanması"nın 2. dalgasını başlatma ve büyütme çabası olacaktı. Yani kadın tarihini öğrenmek, devrimci cins bilincini geliştirmek; değişmek için aydınlanmak, değiştirmek için aydınlatmaktı hedefimiz İç içe geçmiş ve birbirini koşullayan öngördüğümüz bu hareketin bir diğer amacını/görevini de "Emekçi Kadın Kitlelerine Hücum!" şiarının içeriği oluşturmaktaydı.
İlk harekete geçtiğimiz 2008 yaz başında, bu tartışmayı kolektivize edebileceğimiz özgün bir araca sahip değildik. Pekala Atılım Gazetesi'nin kadın sayfasını bu iş için değerlendirebileceğimizi düşünmüştük.
Ancak, yaşayarak gördük ki, olmuyormuş! Bu öneri ve çabamız ne kadar anlaşıldı bilemiyorum. Fakat fiilen erkek bakış açısının oluşturduğu bir ilgisizlik duvarına çarptı! Bu çarpma hali her birimizde değişik bir etki yaratsa da, gönderdiğimiz plan ve yazılar çekmecelerde bekletilse de, pes etmedik! Yaşadığımız sarsıntıyla bir kez daha anladık ki; bir işe koyulurken onun özel/özgün araçlarını da yaratmak gerekirmiş!
Sosyalist Kadın Dergisi'nin ilk sayısı 2008'in Güz'ünde "Sosyalist Kadın Aydınlanması" dosyasıyla çıktı. Ve biz "Kendinden Başlamak" tartışması için önerilerimize yanıt beklerken, elimizdeki cevheri görememiştik.
Gebze Hapishanesi'nde başlattığımız tartışmayı hapishane duvarlarının dışına taşımak için tamı tamına bir yıl kaybetmiştik.
Bu "körlüğü" yaratan ilk başta özel bir kadın dergisine sahip olmamak idiyse de, sonrasında da derginin mevsimlik bir periyodla çıkıyor olmasıydı. Ve bu iki durum da esasında "Kendinden Başlamak" tartışmasını genelleştirmek, daha fazla kolektivize etmek için zaman kaybettiğimiz geçeğini ortadan kaldırmıyor.
-III-
Gerek Sosyalist Kadın Dergisi'nin çıkışı ve ilk sayısında "Sosyalist Kadın Aydınlanması"nda 2. dalganın gerekliliğine yapılan vurgular ve bu konuda gösterilen irade... Gerekse de "Kendinden Başlamak" ihtiyacının aynı süreçte ortaya çıkması elbette bir tesadüf değildir.
Coğrafyamızda 1990'ların başında kendini dayatan sosyalist kadın aydınlanması ihtiyacı 2000'lerin ilk yarısındaki pratik çaba ve yönelimi, atağı 1. dalga sosyalist kadın aydınlanmasının sınırlarını/sınırlılıklarını da açığa çıkarmıştır.
Komünist Kadın Hareketi'nin ulaştığı bu düzeyden itibaren gelişmenin önünü açacak, itici gücü olacak daha derin ve kapsamlı, kategorik olarak da daha bir üst düzeyde sosyalist kadın aydınlanması ihtiyacını dayatmıştır.
Sosyalist Kadın Dergisi'nin 1. sayısında dosya konusu yapılan; "2. Dalga Sosyalist Kadın Aydınlanması"nın ertelenemez, ertelenmemesi gereken bir görev, süreç olduğu ve aydınlanmanın içeriğine dair satırların altını bir kez daha çizmenin, hatırlamanın gerekli olduğunu düşünüyorum:
"...Kadın cinsini köleleştirilmesini tarihi var."
"Çifte baskı ve sömürünün bütün bir tarih boyunca aldığı biçimler var."
"Kadınların toplumsal, ekonomik, kültürel, siyasal yaşamdan dışlanması, eğitim hakkının gasp edilmesi ya da sınırlandırılması var."
"Kadın sorunun ilerici, devrimi, yurtsever, sosyalist hareketteki yansımaları var."
"Dinin, ahlakın, kültürün kadının köleleştirilmesi ve köleliğin sürdürülmesindeki rolü var."
"Koca, çocuk, mutfak üçgenindeki kadının dünyasının nasıl dört duvar arasına sıkıştırıldığı var."
"Küçülen dünyasında kadının yeteneklerinin köreldiği, duygu dünyasının nasıl daraltıldığı var."
"Modern anlamda kadın sorununun ortaya çıktığı ve yüzyılların çifte baskı ve sömürüye mahkûm ettiği kadınların, bu baskı ve köleliğe karşı başkaldırısı, özgürleşme mücadelesi var."
" Özcesi; kadın sorunu ve özgürleşmesi kapsamında nedenlerin, niçinlerin, olması gerekenlerin yani bütün sorunların aydınlatılması, bu bağlamda bütün düğümlerin çözülmesi var."
Bu perspektifle yola koyulan sosyalist kadınlar, yaptıkları tartışmaların ışığında, bir adım daha atmaları gerektiğini görüp, bu adımı; "öncünün 'kendinden başlama'yı özelleştirmesi" olarak tanımladılar.
Ve Gebze Hapishanesi'nde üç farklı dava dosyasından yargılanan tutsak kadınlarla yürüttüğümüz bu çalışmayı "Kendinden Başlamak" çağrısı ile:
"... İster tek tek sosyalist kadınlar, ister kadın komisyonları, kadın atölyeleri olsun; isterse de kadın ve erkeklerden oluşan kolektiflerin sorunu kendilerinde özelleştirerek, sosyalist kadın aydınlanmasının konu ve sorunlarına yönelerek ilerlemenin, derinleşerek büyümenin zamanındayız" dedik ve bu yönelimi/çabayı olabildiğince kolektivize etmenin büyüterek derinleştirmenin gerekliliğine dikkatleri çekmeye çalıştık.
Yine Sosyalist Kadın'ın 3. sayısında Editör'den köşesinde yenilenen:
"Eski sorunlara yeni sorular sormak için nasıl bir irade gösterdiğimizi, nasıl bir yönelim içerisinde olduğumuzu, ikinci dalga sosyalist kadın aydınlanmasını hangi düzeyde anladığımızı, bilince çıkardığımızı kadın atölyelerinde, komisyonlarda, kolektif karma örgütlerde, kadın kampında yapacağımız tartışmalar açığa çıkaracaktır." Çağrısıyla bu tartışmanın başkaca boyutlarına da dikkat çekildi...
"Kendinden Başlamak" çağrısında yer alan "Bilgiye Hücum!" şiarı ile ilişkilendirerek formüle edilmiş:
"Sosyalist kadın aydınlanması ve sosyalist kadın hareketinin teorik sorunlarını çözme görev ve hedefinin yanı sıra; bilginin ışığında, yol göstericiliğinde öğretilmiş kadınlık ve erkekliğin devrimci saflarda aldığı bütün biçim ve görüntülerine karşı iradi, sistematik bir savaşımın örgütlenerek yükseltilmesi gerektiği ön görüsü"yle, ilk etapta tespit ettiğimiz zaaflar/sorunlar, sorular halinde okura sunuldu.
"Kendinden Başlamak" ana başlığı altında yer alan bu 17 başlıkta:
- Güven-özgüven
- İnisiyatif, ataklık
- Öğrenmeye açıklık
- Teori ve politikayla ilişkileniş
- Bilgiye hücum, öğrenme yöntemleri
- Erkekliğe kaçış
- İşbirlikçi kadınlar
- Cins intiharı
- İnceltilmiş erkeklik
- Erkeklerin sorunla ilişkilenişi
- Ev işleri ve ortak yaşam
- Çocuk sorunu
- Yurtsever, devrimci ve sosyalist basının kadın sorunu ve özgürleşmesiyle ilişkilenişi
- Erkek dayanışması
- Cinsine yabancılaşma
- Bireysel cinsel aşk
Alt alta sıraladığımız bu başlıklar Sosyalist Kadın Dergisi'nin 3. sayısında sorular halinde formüle edilerek tartışmaya sunulurken; "kendinden başlamak", "kendimizden başlamalı"yız sorularının muhatabı olarak kimi ya da kimleri gördüğümüzün yanıtı da tartışmaya yer bırakmayacak açıklıkta vermiştik:
"Burada özne kim ya da kimler? Bireyler olarak sosyalist kadınlar... Bir hareket, bir topluluk, kadın hareketinde bir duruş, bir eğilim olarak Sosyalist Kadın... Kadın Komisyonları, çalışma grupları, atölyeler ve karma kolektiflerin her birini 'kendinden başlayacak olan' özneler olarak kabul edebiliriz... Hatta sosyalist kadın kimliği bilinen dernekleri de özne içinde görmek doğru olur. Ancak formüle ettiğimiz ve çoğaltılması gereken bütün bu soruların muhatabının yalnızca devrimci kadınlar olduğunu düşünmüyoruz. Zira bütün bu soruların bir diğer muhatabı da devrimci erkeklerdir.
Onlar da sosyalist kadın aydınlanmasında, aydınlanma ve değişimin muhataplarıdırlar. Bu güne dek eksik de olsa devrimci kadınlar, toplumsal kadınlık rolleri üzerinden birçok defa kendisini tartışmış; devrimci erkekler toplumsal kadınlığa dair hayli laf tüketmişlerdir. Sıra bir türlü devrimci erkeğe gelmemiş; toplumsal erkekliğin onlar üzerindeki etkilerini çözümlemek, buradan öğretilmiş erkekliğin devrimci saflarda aldığı hallere nedense pek dokunulmamış, teğet geçilmiştir. Devrimci erkeğin içindeki toplumsal erkeği öldürmek, cins intiharını gerçekleştirmek gibi ağır bir sorumluluk, sorun onları beklemektedir. Madem ki kadın özgürleştiği oranda erkek insanlaşacaktır; o halde kendimizden başlamanın devrimci erkeklerde de pratik karşılığı olmak zorundadır. " (Sosyalist Kadın, sayı: 3, " Kendinden Başlamak" / Aynur Özgür, syf. 100)
Önsöz, bölümlerden oluştuğu için yazıyı buradan noktalamam isabetli olacak.
Bir sonraki bölümde "Bilinen Sır: Erkeklik ve Sosyalistlik Erkekler" kitabının yazılış serüveniyle devam edeceğim...
Görüşmek dileğiyle... (FE/HK)
Füsun Erdoğan, Gebze Kadın Kapalı Hapishane, 14 Ekim 2012