Skorboard'da topun saatte 118 km hıza ulaştığı yazdı. Küçük sarı topun raketten çıkıp karşı yarı sahaya dokunduğu ana kadar yaptığı ortalama hızdı bu. Topa Victoria Azarenka vurmuştu. Kadınlar tenisinin 2012 dünya 1 numarası 24 Ekim günü sezon sonu turnuvasında, 5 numara Angelique Kerber'in servisine "return" vuruşunda bu hıza ulaştı. Kerber'in averaj servis hızı 100 km civarında. Yani Azerenka topun geliş hızının üzerine ekleyerek düzgün bir vuruşla "return" puanı aldı.
Bu kadar rakamın dikkatli tenis izleyicileri hariç çoğu kişi için çok bir anlamı yok. Ancak bundan 10-15 yıl önce böyle hızların çok mümkün olmadığı göz önünde tutulursa, kadın tenisinin nasıl bir gelişim gösterdiği anlaşılır.
Kadın tenisinin çekiciliği biraz da burada; sporcular her geçen yıl oyunlarının üzerine çok büyük özellikler, fiziki güç, teknik beceri katıyorlar. Dolayısıyla heyecan her yıl daha da artıyor ve yeni nesil tenisçiler daha ve daha iyi oynuyor.
Bu maç WTA (Women's Tenis Association - Kadınlar Tenis Birliği) sezon sonu şampiyonasında yapıldı. Sezon sonu şampiyonası birliğin en iyi kadın tenisçi sıralamasının ilk sekiz sırasındaki sporcuların katıldığı bir turnuva. Dört yılda bir şampiyonanın yapıldığı kent değişiyor. 2012 İstanbul'un ikinci yılı.
Sinan Erdem Spor Salonu'nda yapılan maçlar, Kurban Bayramı'na denk gelmesine karşın dolu tribünlere oynanıyor.
Azeranka'nın 2-1 kazandığı karşılaşma sonrası dünya 2 numarası Maria Sharapova, 4 numara Agnieszka Radwanska karşılaştı. Benzer sahneler bu maçta da yaşandı. Sharapova'nın ünlü 110 desibellik* çığlıklarının sıkça duyulduğu maçı Radwanska'nın 140 km hızla attığı bir servisi aynı hızla geri yollayan Sharapova 3,5 saat sonunda kazandı. Bu topa Radwanska zorlukla yetişti; ama raketinin ucuyla vurabildi ve top salonun yan duvarına kadar ulaştı ki böyle bir sahneye erkekler tenisinde de tanık olmak kolay değil.
Kadın tenisi tarihine yerel saate göre en geç saatte biten maç olarak geçen maç saat 02.30 gibi bittiğinde salon alkışla inliyordu. Çekişmeli bir karşılaşmaydı; uzun da sürdü ama kadın tenis karşılaşmaları genellikle bu kadar geç saatlerde yapılmıyor.
Bunun nedeni genellikle turnuvalarda programlar yapılırken erkeklerin maçlarının kadın maçlarından sonra konulması. Turnuva düzenleme komiteleri hala erkek maçlarına kadın maçlarından daha fazla değer biçiyor.
Bu ayrıntı tenis sporunda kadın erkek eşitsizliği halen tam olarak çözülmediğini gösteriyor. Zaten bu sporun tarihi kadın mücadelesinin en yoğun yaşandığı dallardan biri olmuş.
Oysa kadınların raketi elerine alıp ilk kez bir turnuvaya katıldığı tarih 1876. İrlanda'da Dublin'de yapılmış ilk turnuva. Bugün "Grand Slam" yani dört büyük turnuvadan biri olan Wimbledon bir yıl sonra yapılmaya başladı. Yani kadınlar, örneğin futbolda olduğu gibi bu spora yıllar sonra dahil olmadı. Hemen en başından itibaren raket sallıyorlardı. Wimbledon'a kabul edilmeleri için 1884 yılına kadar beklemeleri gerekti. O yıl yapılan kadın turnuvasında ödül gümüş çiçek sepetiydi.
İkinci Olimpiyat Oyunları olan 1900 Paris Olimpiyat Oyunları'nda kadınlar tenisi oyunlara kabul edildi. Ancak kadın tenisçiler bu hakkı kolay elde etmedi. Olimpiyatların kurucusu Pierre de Coubertin kadın tenisini resmi Olimpiyat oyunu olarak kabul etmek istememişti. Ama baskılara karşı koymayıp izin vermek zorunda kalmıştı. Kadınlar o yılarda tıpkı erkekler gibi maçları beş set üzerinden oynuyordu; yani bir oyuncu ancak üçüncü oyunu alırsa kazanmış oluyordu.
1902 yılında set sayısı üçe indirildi. Kadın tenisi tüm çabalara karşın "gösteri" karşılaşmaları gibi değerlendirildiği dönemi 1913'te Wimbledon'da çift kadınlar ve karışık çiftler maçlarına büyük tartışmalar sonrasında izin verildikten sonra aşmaya başladı.
Bugün "Grand Slam" turnuvalarından biri olan Avustralya Turnuvası 1905'ta yapılmaya başlanmıştı ve kadınlar Wimbledon'da olduğu gibi orada da yarışmak istiyordu. Bu mücadele tam 17 yıl sürdü. 1922'eki turnuvaya kadınlar kabul edildi.
Teniste ciddiye alınmak meselesi turnuvalarda verilen para ödüllerine bakılınca ne düzeyde olduğu anlaşılabilir. Örneğin 1960 yılında Wimbledon'u kazandığında Maria Bueno'nun aldığı ödül sadece 15 sterlinlik bir senetti.
2012 Wimbledon şampiyonu Serena Williams'ın aldığı ödül ise 1,8 milyon dolardı. Bugün kadın tenisini yöneten WTA'ya kayıtlı 92 ülkeden 2 bin 500 sporcu var. WTA her yıl 32 ülkede 52 turnuva ve dört Grand Slam (Wimbledon, Amerika, Roland Garros ve Avustralya) düzenliyor. Bu turnuvaları ortalama 5 milyon kişi canlı izliyor. İstanbul'daki sezon sonu turnuvası ise 247 ülkede canlı yayınlanıyor. WTA'nın verdiği toplam ödül 96 milyon dolar.
Kadın tenisi bu duruma nasıl geldi?
Yıl 1970. Kadın tenisinin efsane ismi Billie Jean King İtalya Açık turnuvasını kazandı. Aldığı ödül 600 dolardı. Aynı turnuvada birinci olan erkek tenisçi ise 3500 dolar aldı. King "Artık yeter" dedi. Eşit işe eşit kazançtan öte bir isteği vardı; kadınların da teniste profesyonel olduklarının kabul edilmesi.
Dönemin dokuz önemli kadın raketi** bir araya geldi. Amaçları profesyonel bir kadın tenis turu kurmaktı. Dokuz kadın tenisçi 1 dolarlık temsili kontrata imza atarak The Virginia Slims Circuit ismini verdikleri turu oluşturdu. Bu tur WTA'nın temeli oldu. O güne kadar ABD'de tüm tenis oganizasyonları United States Lawn Tennis Association (USLTA) tarafından yapılıyordu. Dokuz önemli kadın raketin çekilmesi erkek egemenliğindeki bu kuruma bir başkaldırıydı.
WTA resmi olarak 1973'te kuruldu. Billie Jean King, kadınların yer aldığı tüm serileri bir çatı altına toplayabilme başarısını elde etti. Taleplerini ilk tanıyan ilk Grand Slam Amerika Açık turnuvası oldu, erkekler ve kadınlarda para ödülleri eşitlendi. Amerika Açık yönetimi büyük bir reklam gelirinin olacağını kavramıştı. Çünkü o yıl King, eski dünya 1 numaralarından Bobby Riggs'i tarihe "Battle of the Sexes" olarak geçen tenis maçında 3-0 yenmeyi başarmıştı. Eşit ödül eylemi için düzenlenen maç, 30 binin üzerinde insan canlı, 37 ülkede TV'den canlı yayın üzerinden ise yaklaşık 60 milyon kişi tarafından izlenmişti.
King ve arkadaşlarının başlattığı başkaldırı birçok ülkede ve turnuvada ekonomik eşitliğin sağlanmasına yol açtı. Ancak kadın tenisine kapısını açan ilk turnuvalardan biri olmasına karşın uyguladığı kurallar itibariyle en muhafazakar Grand Slam olan Wimbledon, dört yıl boyunca direndi; ancak 2007 yılında inadından vazgeçti.
King tenis kariyerini bitirdikten sonra kadın hareketinin içinde oldu. Bugün hala çocukların spora başlarken eşit koşullara sahip olması için mücadele veriyor; kız çocuklarının önüne konulan engellerin kaldırılmasına özellikle dikkat çekmeyi sürdürüyor. Yeni nesil kadın tenisçilerin ise kortlarda çığlıkları her geçen gün daha güvenli yankılanıyor. (HK/YY)
* 110 desibel bir aslanın kükremesine eş. Bu sesin yüksekliğini karşılaştırmak için ortalama bir motosikletin 100 desibel ses ürettiğini söylemek yeterli olacaktır.
** King ile hareket eden diğer isimler: Rosie Casals, Nancy Richey, Kerry Melville, Peaches Bartkowicz, Kristy Pigeon, Judy Dalton, Valerie Ziegenfuss ve Julie Heldman.