Hürriyet gazetesinin 17 Haziran 2011 Cuma günü birinci sayfasında toplam 10 habere yer verilmişti. Manşet "LYS Bombası'ydı. Hemen altında bir otomobilin camlarından sarkmış peçeli iki kadının fotoğrafı göze çarpıyordu. Sayfanın en büyük fotoğrafıydı ve içine üst başlık olarak "Ukrayna'da çıplak gösteri" yazılıydı. Haberin başlığı fotoğrafın içindeydi yine: "Suudi kadınına direksiyon desteği".
Bir gün önce Özlem Dalkıran bianet'te yazdı bu haberi: "Suudi Kadınlar 17 Haziran'da Direksiyon Başına Geçiyor".
Suudi Arabistan'da kadınların otomobil kullanmasının yasak olduğunu bilmeyenler olabilir. Evet, kadınların otomobil kullanmalarının yasak olduğu tek ülke Suudi Arabistan.
Women2Drive girişimi bu yasağın kalkması için 17 Haziran'da bir eylem yapmayı planladığını açıkladı. (Bu arada dün Nora F. Al-Hosainy adlı Suudi Arabistan'da yaşayan bir kadın, araç kullanırken çektiği fotoğrafını yayımladı. Kadınlar farklı ülkelerde Suudi Arabistan Büyükelçilikleri'nin önünden geçerken korna çaldı.)
Bu haberi Türkiye yazılı basınında hiçbir gazete birinci sayfadan görmedi. Hürriyet hariç; ama o da haberi FEMEN üzerinden aktardı.
Nedeni açık; FEMEN eylemlerinin etkisini artırmak için soyunan kadınlardan oluşan bir hareket.
Ana akım medya için fotoğrafı üstsüz eylem yapan Ukraynalı kadınları gösteren bir haberi atlamak, görmemek, görüp de kullanmamak biraz zor.
Keza FEMEN'in tanınmasını sağlayan ilk büyük eylemleri Türkiye basınında geniş yer bulmuştu. "Ukrayna genelev değildir" sloganı etrafında düzenlenen eylem Kiev'deki Türkiye Büyükelçiliği binasının önünde yapılmıştı. Ellerindeki dövizlerden hatırı sayılır miktarı Türkçe yazılmıştı.
Ukraynalı kadınların kendi ülkelerinde ve dünyada fahişe yerine koyulmasına, seviyesiz tavırlar ve tekliflerle karşılaşmasına tepki göstermişlerdi.
Eylem Türkiye Büyükelçiliği önünde düzenlenmişti; çünkü bu tür davranışları çoğunlukla Türk erkeklerinden görüyorlardı.
Bu eylemi Türk basınında görmeyen çok az gazete, televizyon ve internet sitesi kaldı. Müstehzi ifadeyle yorumlar yapıldı. Türk erkeklerinin davranış kalıplarının "sakatlığı" yeteri kadar tartışılmadı tabii. Ama bir tortu kalmıştır umarım.
FEMEN erkek bakışını tuzağa düşürmüştü. Ağzından su akarak güzel Ukraynalı kızların fotoğraflarını koyup, haberi de bir güzel yaptılar.
Zaten grubun kurucusu Anna Gutsol'un da stratejisi buydu. Öncelikli eylem alanları kadın hakları, ama emperyalizme de (özellikle Rusya'ya) karşılar sonun kadar. Porno sektörüne, seks turizmine ve güzellik yarışmalarına da özel kıllıkları var.
Ses getiren birkaç eylemlerine sıralarsak nasıl bir hareket oldukları bir nebze olsun anlaşılır:
FEMEN, bir avuç kadından oluşuyor. 2008'de Gutsol ve onun çevresindeki bir grup genç kadın tarafından kuruluyor. Aktivist bir hareket olarak başlıyorlar, kadın hakları protestolarına girişiyorlar ama olumlu ya da olumsuz hiçbir tepki alamıyorlar.
SSCB'nin dağılışının üzerinden henüz sekiz yıl geçmişken, Ukrayna toplumunun suskunluğunu anlamak zor olmasa gerek.
Biz vücudumuza sahibiz
Grubun eylemlerinde basın açıklamalarını yapan Aleksandra Şevçenko, bir söyleşisinde şöyle diyor: "Önceleri normal giysimizle gösteri yaptık, ne basının ne de kamuoyunun ilgisini çekebildik. Biraz soyunduk, herkes bizden bahsediyor".
Herkes diyor, şaka değil! Femen, Ukrayna'nın en etkili muhalif hareketi. İki yıl içerisinde dünyanın en çok haber yapılan kadın aktivistlerinden biri oldu. Kimi onları ciddiye almıyor; çıplaklıklarından dolayı "fahişe", "kaltak", en hafifinden "hafif meşrep" olarak görüyor.
Gutsol en çok aldıkları eleştirinin "Seks endüstrisine karşısınız ama seks işçisi gibi giyiniyorsunuz" olduğunu söylüyor. Bu eleştiriye verdiği yanıt şöyle: "Ama seks işçilerinin vücutları kendilerine ait değil; biz kendi vücutlarımıza sahibiz."
Haziran ayının ilk günlerinde "Kot Pantolonları Çıkarın" gösterisi yaptılar. Gazetecilerin editöryal olarak bağımsız çalışmaları gerektiğini dile getirdiler. Basın açıklamasında "Sipariş edilen ve paralı haberleri değil gerçekleri görmek istiyoruz" dediler.
İran'da recm cezasına çarptırılan Sakine Muhammed Aştiyani, FEMEN için özel bir önem taşıyor. Her fırsatta İran'ı protesto ediyorlar. Bu uğurda o kadar soyundular ki, bir adım öteye geçip Kiev'deki İran Büyükelçiliği binasını işgal etmeye kalktılar.
Ukrayna Devlet Başkanı Yanukoviç "Kızlarımız güzel 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası Ukrayna'da yapılsın" dedi. Ama FEMEN, onu bu sözleri söyleyip söyleyeceğine pişman etti. Yanukoviç Şubat 2011'de Davos'ta, "Kadınlarımız baharda soyunacak, bu güzelliği görmek, mükemmel bir şey" demişti, onlarca üstsüz genç kadın Kiev'de bir binanın balkonuna çıkıp başkanı rezil etti.
Dün yaptıkları eylemde ise bu kez Sudu Arabistan Büyükelçiliği binasının önündeydiler. Ellerindeki dövizlerde "Kadınlara araba, erkeklere deve", "Bana yol ver" yazıyordu.
Feminist değiliz
Gutsol, FEMEN'i feminist bir hareket olarak tanımlamıyor. Politik duruşları var ama apolitik bir hareket gibi davranıyorlar. Grup adına iki kişi konuşuyor. Biri Gutsol diğeri Aleksandra Şevçenko. Eylemler sırasında ve sonrasında teorik tartışmalar girmiyorlar. Çoğu eylemi beraberce eğlenirken spontane biçimde kararlaştırıyorlar.
Ama sloganlarını, duyarlıklarını alt alta koyduğunuzda feminist hareketlerden çok uzağa koyamıyorsunuz onları.
Asıl tartışma feminist hareket içerisinde. Temel itiraz bir kadın örgütünün ilk amacının, kadın vücudunun meta haline getirilmesine karşı çıkması gerektiği noktasında düğümleniyor.
FEMEN ise bu metalaştırmadan prim yapıyor.
Öte yandan feminizm çıplaklığın ve cinselliğin tabu haline getirilmesine de karşı olmak durumunda. Buradan yaklaşımla FEMEN'in eleştirilecek yanı yok. Bu konuda William Paterson Üniversitesi'nden Karie A. Gubbins'in güzel bir değerlendirmesi var.
Kaltak Yürüyüşü'nün gücü
Öte yandan çıplak eylemin gücünü yabana atmak da olmuyor. İki yılda bu kadar ses getiren başka eylemlilik biçimi pek yok.
Kıyaslanabilecek tek hareket "Slut Walk" yani "Kaltak Yürüyüşü". Ama orada da zaten "Dekolteme karışma" sloganı atılıyor.
Kanada'da "Sürtük gibi giyinip tecavüze davetiye çıkarmayın" diyen bir polis memuru ve temsil ettiği anlayışı protesto etmek için dünyanın değişik ülkelerinde binlerce kadın sokaklara dökülüyor. İnadına dekolte giyiniyor ve "Hayır diyorsam, bu hayır demektir. Vücudum benimdir", "Ne giydiğim değil, ne dediğim önemli" gibi saldırgan, boyuneğmeyen sloganlarla yürüyorlar.
Ama en cesur yanları kendilerine büyük bir vakar içinde "Kaltak" demeleri, vücutlarına "Kaltak" yazmaları. Tıpkı, FEMEN kadınlarının Ukrayna gibi ataerkil bir toplumda kamusal alanda soyunma cesareti göstermeleri gibi. (HK)