Abla, merhaba. Nadire benden senin için bir yazı yazmamı istedi. Ben de tahmin edeceğin gibi, hemen kabul ettim. Bu yazıyı bir mektup say, sana yazılmış ve hatırlamaları ve durumu anlatan. Ama insan hakları kamuoyunu ve özellikle İHD'yi ilgilendiren bir boyutu da var.
Seni kaybettiğimiz gün, bir basın açıklaması yapmıştım İHD adına. Şöyle seslenmiştim:
"28.01.2002
(Ayşenur Zarakolu İçin)
"İnsan hakları için bir örgüt" fikrini ortaya atanlardandı. 1986'da diri ve direngen bir kuruluş olarak doğan İHD'nin kuruluşuna konan harçlarda, O'nun emeği yadsınamaz.
İHD'nin 15 yıllık insan haklarını koruma ve geliştirme mücadelesinde, daima ön saflarda yer aldı. En son gerçekleştirdiğimiz 15 Ekim 2000 tarihli Genel Kurulumuzda Onur Kurulu'na seçildi.
Sevgili eşi Ragıp Zarakolu ile birlikte kurdukları ve yaşattıkları yayınevinde, Türkiye insan hakları hareketine fikri katkıları olan kitaplar yayınladı; ifade özgürlüğü için mücadele verdi; hapis yattı. "Özgürleşelim, toplum özgürleşsin" dedi.
Ayşenur Zarakolu yürüdü sonsuzluğa; bir insan hakları aktivisti olarak...
Ailesine, İHD üyelerine, Türkiye insan hakları hareketine ve yayıncılara, başsağlığı dileriz.
Hüsnü Öndül, Genel Başkan"
Abla, İstanbul'da, toprağa yürüyüşüne katılmıştım. Oğlun konuşmuştu törende. Bir arkadaşın, yoldaşın sesleniyordu. Öyle sıcak.
Muzip gülüşlü bir kadındın benim için. "Cin gibi, zeka fışkırıyor" demişimdir zamanında, kim bilir kaç kere, seni anlatırken...
50 hak ve akademi/okul fikri
Hatırlarsan ilk uzun sohbetimiz, iki düşüncemize, hayalimize, taahhüdümüze dairdi. İlki hiç yerine getiremediğimiz "50 hak" hayalimiz ve ikincisi eksiklerine rağmen yerine getirmeye çalıştığımız İHD'nin eğitim birimi "İHD/akademi-okul" hayalimiz.
Dur ben bu iki konuyu, başka bir dil ve üslupla anlatayım.
50 insan hakkı
24 Ekim 1992 tarihinde İHD'nin 4.Olağan Genel Kurulu'nda Akın Birdal başkanlığında yönetime seçilmiş ve genel sekreterlik görevini üstlenmiştim.
Çalışma programı taslağını (1992-1994) hazırlama görevi bana verilmişti. Yönetim kurulu üyelerinin görüşlerini ve genel kurul kararlarını dikkate alacak bir program taslağını hazırlayacaktım.
50 hak konusunu, İHD Genel Merkezi ve şubelerindeki komisyonlarda görev yapan arkadaşlarla birlikte 12 Nisan 2000 tarihinde yaptığımız toplantıda, İHD bünyesinde yaptığım çalışmalarda yaptığım çalışmaları, "Günahlar ve sevaplar" başlığı altında toplamış ve bunları "deneyimler ve dersler" şeklinde 5 alt başlık altında paylaşmıştım. O yazının konumuz bakımından ilgili bölümü şöyleydi ve komisyon üyesi arkadaşlara seninle yaptığımız konuşmayı ve senin tavsiyelerini anlatmıştım.
"12.04.2000
Günahlar ve Sevaplar
Değerli arkadaşlar,
İHD bünyesindeki komisyonlarla ilk kez ve topluca yaptığımız bu toplantıda, sizlerle düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Hoşgeldiniz.
Konuşma metnimin başlığı, "Günahlar ve sevaplar" şeklindedir ve farkında olduğunuz gibi, dinsel sözcüklerdir. Aslında bu başlık, hatalardan ders çıkarmak şeklinde de olabilirdi. Kişisel tarihimdeki- İHD içindeki kişisel tarihimden- dersleri ve tabii kökü dinlere dayanan özeleştiriyi de içeren ve konuya ve geleceğe ilişkin düşüncelerimi de bilginize sunacağım.(...)
Deneyim ve dersler: İki
1992 yılı 4. Olağan Genel Kurul sonucunda yönetime seçilmiştim ve arkadaşlar bana genel sekreterlik görevi vermişlerdi. Çalışma programı konusunda GYK üyelerinin görüşleri doğrultusunda da çalışma programını kaleme alma görevi verilmişti. Bu arada, GYK benim hazırladığım bir projeyi de kabul etmişti. Proje şu idi:
İnsan hakları evrensel bildirisini analiz etmiştim ve 50 insan hakkı ortaya çıkmıştı. GYK buna 6 hak daha ilave etti. Bu 56 hak, şubeler tarafından paylaşılacak ve örneğin ifade özgürlüğü, yaşam hakkı, çevre hakkı, eşit işe eşit ücret hakkı ve benzeri konularda her bir şube iki yılda kitap hazırlayacaktı. Biz küçük yerlerde bulunan şubelerimize kaynak desteğinde bulunacak, merkezde oluşturacağımız bilim kurulunun süzgecinde geçecek ve 80-100 sahifelik kitaplar, hem şubenin hem de Genel Merkezin ürünü olarak ve İHD'nin o hakka bakışını ortaya çıkaracaktık. Proje, bilginin yaygınlaşmasına, paylaşılmasına, kolektif üretime dönüktü. Şubelerden bazıları birden fazla hak konusunda çalışmayı üstlendiler. O arada, Ayşenur Zarakolu bana, "Hüsnü, proje çok güzel, fakat hayalci. Sen okuma yazma durumunu bilmiyorsun. Sen desen ki bana, ben bu haklarla ilgili iki yılda 5 tane kitap hazırlayacağım, sana inanırım, ama eğer bu 56 haktan bir tanesini bile şubeler kanalıyla hazırlatırsan başarılısın diyeceğim."
Sonuç, tam bir başarısızlık. Bir tane bile hazırlanamadı. Burada, salt iyi niyetlerin yetmediği, işin örgütlenmesi, motivasyon ve genel alışkanlık ve kültürel dokumuzun özelliklerinin hesaplanması gereği ortaya çıkıyordu"
Bu işleri de ben yapacaktım, yapamadım. Hatanın tamamı doğal olarak bana aitti. Ayşenur Zarakolu haklı çıkmıştı. Telafi etmez ama, şöyle de bir gelişmeyi de kaydetmek gerekir. 1996 yılında İHD'nin 10. kuruluş yılı için İHD'yi anlatan "10. Yıl" adlı bir broşür hazırlamıştım. Arka kapağında ilkesel yaklaşımlar başlığı altında İHD'nin ilkesel yaklaşımlarını sıralamıştım. Onlar İHD bünyesinde dile getiriliyordu. Özel olarak bana ait fikirler değildi. Hepimize aitti. Ben sadece kaleme almıştım. Orada dile getirilenlerin tümü ve sonraki yıllardaki eklemeler tüzük hükmü haline getirildi ve Tüzüğün 2. madesinde "İHD İlkeleri" başlığı altında yer aldı. En azından 50 veya 56 hak konusunda olmamakla birlikte 15 başlık altında ilkeler/ilkesel duruşu sergilenmiş oldu.
İHD Akademi-Okul
1992-1994 çalışma programında "Teorik/Akademik ve yayın çalışması ve örgütlenmesi" başlığı altında, "Uzun dönemde İnsan Hakları Okulu/Akademisi temellerini atmalıyız" demişiz. (s.24)
Eğitim konusu için "Bu konu çok önemli ve öncelikli olmalı" diyordu Ayşenur. Benzer bir değerlendirmeyi ve neden öncellikli olmalıydı konusunu, İHD Akademinin 17 Temmuz 2010 tarihinde açılışında, kurucu Genel Başkanımız Nevzat Helvacı, özel konuşmamızda şöyle ifade etmişti:
"İHD'yi kurar kurmaz, insan hakları eğitimine başlamalıydık. Geç kaldık."
23 Şubat 2008 tarihinde Diyarbakır'da yaptığımız Genel Yönetim Kurulu toplantısında İnsan Hakları Akademisi kurma kararı aldık ve 17 Temmuz 2010 tarihinde de açılışını yaptık. Son 9 yıldır, 800'den fazla yönetici ve üyemiz eğitim çalışmalarına katıldı. Akademinin Ankara, İstanbul, Diyarbakır, İzmir, Çukurova/Adana birimleri faaliyete geçti. 80'den fazla akademisyen ve uzman eğitici görev yaptı. Şubelerimizde görev yapan, Akademi/eğitim birimindeki arkadaşlarımız ve şube yöneticileri ile çalışanlarının yoğun emekleriyle İHD/Akademisi eğitim faaliyetini sürdürüyor. 2011 yılında 28 şubemizde yaptığımız anket çalışması sonucu akademi, şimdilik, yalnızca eğitim çalışması yapıyor. Bilim/danışma kurullarıyla ocak ve haziran aylarında olmak üzere yılda iki kez toplanıyoruz. (Bu 50 hak ve İHD Akademi/Okul konusundaki bilgiler, İHD 5. Olağan Genel Kurulu Çalışma Raporu'nun 24. ve 25. sahifelerinde yer almaktadır. Ekim 1994).
Ayşenur Abla, 1992-1994 çalışma programında yazdığımız "uzun dönem", bu kadar uzun olmamalıydı, değil mi? Ama başardık, bizden sonra bu görevleri üstlenecek genç arkadaşlar, bizden çok daha iyi işler yapacaklar. Buna inanıyorum. Görsen İHD bünyesindeki cevval gençleri, bana hak verirsin.
İHD tahmin edeceğin gibi, insan hak ve özgürlükleri için mücadeleye devam ediyor. Biz de destekliyoruz, katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Senin tanıdığın ve İHD'de birlikte yürüdüğün herkes aynı yolda yürümeye devam ediyor, ablacığım. Bir milim şaşmadan. Haberin olsun... (HÖ/AÖ)