Tipografi tarihiyle ilgilenmeyenlerin bile dikkatini çekecek haber yabancı basında şöyle duyuruldu: “Yüz yıl önce nehre atılan kurşun harfler dalış ekiplerince çıkarıldı.” Haberin ardında ise müthiş bir yazıtipi hikâyesi vardı.
Anlatmaya sondan başlayayım: Grafik tasarımcı ve antika kitap tamircisi Robert Green, matbaa eğitimi aldığı sırada kayıp bir yazıtipiyle ilgili söylenenleri dinlemişti. Arkasındaki hikâyeyi ise henüz bilmiyordu.
Green, kendisine ait bir basımevi kurmak ve burada imzası olabilecek bir yazıtipini kullanmak istiyordu. Bir kitapta yüz yıl önce kurulmuş Doves Press’in kitaplarından örnekler görmüştü. Kitapta Doves Press’ın yayınlarından bahsediliyor, yayınevi batınca ortaklardan birinin yazıtipinin kurşun harflerini Londra’daki Thames Nehri’ne attığını anlatıyordu. Yani artık bu harfler ve dolayısıyla yazıtipi kayıptı.
Robert Green, o sırada bu yazıtipinin peşine düşmeye karar verdi.
Green’in yayınevinin kitaplarından Doves İncili’nde gördüğü harfler, Venedik stili tırnaklı ve kendisine özgür bir yazıtipine aitti. 16 punto olan yazıtipinde y’lerin kıvrımları özellikle dikkat çekiyordu. Bu yazıtipi, 1400’lerde Venedik’te örneği görülen, daha kaligrafik tarzda, tırnaklı ve “Venedik stili” olarak nitelendirilen yazıtiplerine benziyordu. Özellikle de Nicholas Jenson’ın 1476 tarihli yazıtipi ve harflerin alt kısımlarıyla da Rubeus’a.
Green’in ilk hedefi, Doves Press’in yayımladığı 40 kitabı bulmak oldu. Nadir bulunan kitapları müzayedelerden bulup alması mümkün olmadı. British Library’de ise kitabı eline almasına izin verilmediği için ancak düşük çözünürlüklü fotoğraflarla yetinmek zorunda kaldı. Elindeki bu bilgilerle 2010’da yüz yıllık “Doves Type”ı yeniden oluşturma çalışmalarına başladı.
“Başlangıçta üç dört ay süreceğini sandım,” diyor Green. “Ama yazıtipini oluşturmak neredeyse dört yılımı aldı.” Tipograf, 2013’te Doves Type’ı tamamladığını duyurdu.
Ancak bu, yayınevinin bütün kitaplarını görmeden oluşturduğu yazıtipi, içine tam olarak sinmedi. Çünkü aklı, Doves Press’in kurucularından Cobden Sanderson’ın yazdıklarındaydı. Cobden, 1916-17 yıllarında yazıtipine ait kurşun harfleri Thames Nehri’ne nasıl ve niye attığını anlatıyordu.
Cobden’in hikâyesini okuduğumuzda aklımızdan iki sıfat geçiyor: İdealist ve oyunbozan. Yani hem kuran hem de yıkan. Tipograf ve zanaatkâr Cobden, 1900’de işadamı ortağı Sir Emery Walker’la Doves Press adlı yayınevini kurduğunda tek amacı, “en güzel kelimeleri yayımlamak”tı. Hammersmith Köprüsü üzerindeki yerlerinde Doves İncili’yle birlikte Shakespeare’in, Goethe’nin, Keats’in, Tacitus’un eserlerini, şair John Milton’ın Kayıp Cennet’ini yayımladılar. Güzel kelimeler basmak konusunda öyle hassaslardı ki, daha yayınevinin kurulmasından bir yıl önce kitapların harflerinin okura güzel görünmesi için bir yazıtipi üzerinde çalışmaya başladılar.
Cobden Sanderson’ın hayali olan harfler, Percy Tiffin’in çizimlerinde ve Edward Prince’in kurşuna döktüğü matbaa harflerinde hayat buldu.
Ancak ne yazık ki 1906’da işleri kötüye gitmeye başladı. Ortaklar 1909’da da ekonomik sorunlarından ötürü ayrılmaya ve kendi yollarına gitmeye karar verdiler. Harfler de ölümüne dek Sanderson’da kalacak, ancak vefatından sonra yazıtipini kullanma hakkı diğer ortağa geçecekti.
Yazıtipinin tasarımcısı Sanderson yazdıklarına göre yazıtipinin ölümünden sonra başkalarının eline geçeceği ve mekanikleşeceği fikrine dayanamadı. Sonunda da uzun süredir düşündüğü şeyi yaptı ve “Eğer Emery harfleri bulmak istiyorsa nehre dalması gerekecek.” deyip harfleri kimsenin kullanmaması için 170 seferde nehre attı, yani kendi deyişiyle Thames Nehri’ne miras bıraktı.
Onun suya attığı harfler ortağını çok sinirlendirmişti; Emery Walker, Sanderson’ın ölümünden sonra eşinden kurşun harflere ve yazıtipine 700 pound istedi. Sanderson’ın 1916-1917’de suya bıraktığı harflerse o günden bahsedeceğim tarihe dek kitaplarda “kayıp yazıtipinin hikâyesi” olarak anlatıldı.
Elbette harfleri kimse bulmaya yeltenmemişti; çünkü dünyanın en merkezi kentlerinden birinde bir köprünün üzerinden suya atılan harflerin bulunması ihtimali imkânsıza yakındı, harfler bulunsa bile iş görmezdi, üstelik nehrin üzerindeki köprü birkaç defa IRA tarafından bombalanmıştı.
Ama bu fikir Robert Green’e engel olmadı. Tipograf 2014’te, Doves Type yazıtipini orijinal haline en yakın haline getirebilmek için harflerin sudaki aslına ulaşmaya karar verdi.
“Benimkisi samanlıkta iğne aramak gibiydi,” diye anlatıyor tipograf. “Port of London Authority’den yardım istediğimde onlar da böyle düşündüler. Yaptığım işi saçma buluyorlardı. Ama ben denemek istiyordum.”
Robert Green, Ekim 2014’te dalış ekiplerinin yardımıyla yaptığı ve sadece 20 dakika süren ilk dalış denemesinde üç kurşun harfi bulduğunda çok sevindi. Sevincini katlayan asıl şeyse harflerin geçen yüz yıla ve bombalamalara rağmen zarar görmemiş olmasıydı. Bu da ona dalışa devam etmek için gerekli olan cesareti verdi.
Dalış ekipleri, ikinci dalışı gazeteler ve kanallar eşliğinde yaptı. Nehirden tam 151 parça kurşun harf çıkarıldı. Eksik, ama beklenenden çok daha fazlası.
Robert Green, içine kumların ve çamurun dolduğu harflerle yeniden Doves Type üzerinde çalışmaya başladı ve daha önceki denemesinin orijinalinden tamamen farklı olduğunu gördü. İsteği, bu yazıtipini çağdaş ve dijital hale getirmekti. Bir yıllık çalışması sonucunda ise kayıp harflerden Doves Type doğdu.
Green, “Benimkisinin orijinal yazıtipiyle aynı olduğunu düşünmemek gerekir. Bu, benim yazıtipine çağdaş yorumum,” diyor. “Yazının tasarımcısı Sanderson, yazıtipinin dijital halini görse hoşnut olmazdı.” Green, yazıtipini orijinali gibi 16 puntoyla sunduğunu da ekliyor.
Onu çeken, Doves Type’ın hikâyesi, bu sebeple bugün kusur sayılabilecek yanlarına rağmen yazıtipinin dünyanın en iyi harflerine sahip olduğunu düşünüyor. “Bir gün Doves Type’ı satın alan birisinin onu bir banka yöneticisine mektup yazarken kullandığını okudum,” diyor. “Bence bu harfler böyle durumlarda kullanılmamalı. Her harfin ve yazıtipinin yeri ayrı. Comic Sans’i ciddi bir yazışmada kullanamazsınız. Sözgelimi Helvetica bütün kullanımlara uyar, ama bir e-mektup yazacaksanız tırnaklı bir fontu, mesela Garamond’u seçmelisiniz.” Ona göre Doves Type’ın yeri de kitaplar.
Doves Type, Sanderson’ın istediği gibi unutulmak bir yana, hikâyesiyle en çok konuşulan yazıtiplerinden birisi oldu. En son İsviçre’de Faure&Verona bu Venedik stili antik harflerin çağdaş ve güncel olmasını sağlamak amacıyla Thames Kapsül adlı bir çalışma başlatıldı, pek çok poster ortaya çıktı. Bugün tipografiyle ilgili sitelerden satın alınabilen Doves Type’a ait kurşun harflerse hâlâ Robert Green’de.
Green, hikâyenin mutlu sonla bitmesi için kurşun harflerin yarısını Sanderson’ın ortağının vakfına bağışlamış. Diğer yarısını ise asla satmayacağını belirtiyor. “Eğer satmam gerekirse,” diyor, “Sanderson’ın adımlarını izler, harfleri yeniden nehre atarım.” (ÖD/NV)
Bu yazı Mürekkepbalığı dergisinin 4. sayısında yayımlandı.