Antep'te kadın ve çocukların köle olarak pazarlandığı haberleri basına yansımadan birkaç gün önce Uluslararası Belgesel Festivali IDFA'da, ailesinin parasal ihtiyacını gidermek üzere satılmak istenen Sonita Alizadeh hakkındaki yapımın dünya prömiyeri gerçekleşiyordu.
İran'da yaşayan Afganistanlı Sonita abilerinden birinin evlenebilmesi için gereken parayı tedarik etmek amacıyla, belki büyükbabası yaşındaki biriyle evlendirilecektir. Üstelik kendisi müziğin haram olarak aşağılandığı, kadın şarkıcıların yasaklandığı ülkede rap müziğiyle duygularını ifade etmeye çalışan asi biridir. Kaderin garip bir cilvesi gibi, Afganistan'ın bugünkü duruma gelmesinde Rusya veya Taliban kadar etkisi yadsınamayacak ABD'den (Amerika Birleşik Devletleri) yardım eli uzanır ve Sonita'nın önünde yepyeni bir gelecek açılır…
Yönetmenliğini İranlı kadın sinemacı Roksareh Ghaem Maghami'nin yaptığı 90 dakikalık Sonita adlı belgesel, Hollanda'nın başkenti Amsterdam'da etkinliğin seyirci ödülünü kazandığı gibi, gençlerin seçkisi DOC U bölümünün de ödülüne layık görüldü.
Rap sevdası
Sonita herhangi bir kimliği ve ikamet izni olmadan bulunduğu İran'da gayet kısıtlı imkânlarla yaşayan bir göçmendir. Ablası ve yeğeniyle paylaştığı küçücük dairenin sahibi onları sık sık sokağa atmakla tehdit ettiği gibi Sonita arada sırada abilerinden birinin şiddetine de maruz kalmaktadır.
Fakat o rap ile iştigal etmek isteyecek kadar başına buyruktur, hayalî ebeveyni olarak Michael Jackson ve Rihanna'yı seçmiştir, esinlendikleri ise Yas ve Eminem'dir. Emeline ulaşmak için düet yaptığı bir erkek arkadaşıyla müzik stüdyolarının kapılarını çalar; kadın olması karşısına çıkan en önemli engeldir.
Derken annesi Afganistan'dan çıkagelir ve daha önce birçok kere olduğu gibi onu memlekete götürüp evlendirme zaruretinden bahseder, zaten şarkı söylemesi edepsizlik olarak algılanmaktadır.
Belgeselin yönetmeni, kahramanlarının hayatına müdahale etmeme ilkesine aykırı davranarak anneye belli bir miktar para verir, Sonita'nın gidişi altı ay ertelenmiştir. Bu arada Sonita kendi sanatsal ve görsel katkısını taşıyıp, youtube'da yayımlanan Satılık Gelinler klibiyle bir anda ünlü olur, sonrası çorap söküğü gibi gelir.
Çarpıcı belgesel ama...
2015 İran, Almanya ve İsviçre ortak yapımı Sonita, özelllikle yakın coğrafyamızda halen sürdürülen acımasız pratiklere dikkat çekiyor. Popüler belgesel dilini başarıyla kullanıyor olması da ödülleri almasında önemli bir unsur. Herat'tan Utah'taki bir üniversitede burslu öğrenci olmaya uzanan Sonita'nın yolculuğu kesinlikle etkileyici fakat insan ister istemez yansıtılan manzaranın köklerinde yatan başka unsurları da merak ediyor, altüst olmuş bir toplumda çarpık düzenin esas unsurları halindeki çağdışı geleneklerin ve dinin dışındaki faktörlerin yeterince hatırlatılıp irdelenmediğini düşünüyor.
Ne de olsa uzun yıllar boyunca NATO dahil, dış müdahaleler ve savaşlarla çalkalanmış Afganistan'da yaşanan insanlık dramı bilhassa kadınları vurmaya devam ediyor. Muhafazakârlık iddiasıyla empoze edilen gericiliğin altında ezilirken çoğu kadın için çıkış yolu bulmak adeta imkânsızlaşıyor. ABD'li bazı hayırseverlerin kurtardığı Sonita dışındakilerin imdadına kim yetişecek?
Sonita, görücü usulu evliliklerin, çocuk gelinlerin memleketlerinden Türkiye'de ilgi görecektir, burada da gösterilmesi dileğiyle.
IDFA 2015'in toplu sonuçlarına ulaşmak için tıklayabilirsiniz. (MT/NV)