Sultan Güneş Özcan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kayseri birinci sıra milletvekili.
Kayserinin Develi ilçesi Çadıryeri köyü (Alevi köyü) doğumlu Özcan, 70’li yılların başında ailesinin ekmek kavgasından dolayı Adana’ya yerleşmiş. 5 yıldan bu yana da İstanbul’da yaşıyor. Ama Kayseri ile bağı hiçbir zaman kopmamış.
İlk gençlik yıllarından bu yana örgütlü siyasetin içinde yer alan Sultan Güneş Özcan, muhafazakar ve milliyetçiliği ile ön plana çıkarılan Kayseri’de beklenenin dışında hareket etti ve sokak sokak, ev ev seçim gezilerinde bulundu. Ayrıca, bugüne kadar da Kayseri'nin bilindiği iddia edilen yapısından dolayı hiçbir olumsuz tavırla karşılaşmadı.
Sultan Güneş Özcan ile Kayseri’ye dair izlenimlerini konuştuk.
Uzun yıllardır burada değilsiniz, Kayseri’yi yeterince tanıyor musunuz?
Kayseri’ye geldiğimde burası İstanbul’a benzemez, Adana’ya benzemez dediler ama 21. yy’da nüfusun toplumda yaygın olarak yer değiştirdiği dünyada Adana’da da, İstanbul’da da üç tane, beş tane Kayseri var. Sermayenin dolaşımı da öyle. Her eve televizyonun girdiği, bir takım markaları herkesin tanıdığı, apartmanlarda birbirine benzeyen insanların olduğu Kayseri’de hiç yabancılık çekmedim, şu ana kadar da herhangi bir olumsuzluklarla da karşılaşmadım.
Kayseri muhafazakardır denildi. Siyasete aktif katılımının zayıf olduğu, destek verecekse de açıklamayacağı, dışlanabileceğimiz, yer yer kendimizi yalnız hissedebileceğimiz ve HDP’ye karşı ön yargıların olabileceği söylendi.
Peki bu söylentilerin karşılığını ne oranda gördünüz?
İstanbul’un Fatih ilçesi, Sultanbeyli ilçesi, Kadıköy ilçesi de var. Kadıköy’ün merkezi biraz daha çağdaş gibi görünür ama çeperlerine kent yoksulları dahildir. İstanbul’da da Ağrılılar, Karslılar, Yozgatlılar, Kayserililer var; Kayseri ile benzer bir şekilde. Dolayısıyla bunun farkında ve ayırdında olunca zaten, sorunla karşılaşmadık.
Bunları sorun olarak görmediniz bir nevi.
Bunların Kayseri’ye özgü sorunlar olmadığını düşünmedik. Almanya’ya da gitseniz orada da bir Kayseri var. Ekmeği, aşı için göç eden, muhafazakar olan bir kesim her yerde var. Emek dolaşımda, herkes doyduğu yere gidiyor… O nedenle bir miktar her yer birbirine aşağı yukarı benziyor. Kayseri, Adana da dahil olmak üzere çevredeki iller arasında en çok göç alan kent. Dolayısıyla herkes kültürünü buraya getiriyor. Yani Kayseri’ye özgü olan yan azalmış oluyor, her yer Kayseri olmuş oluyor.
Seçim çalışmalarınız nasıl karşılanıyor?
Bir kere birinci sırada bir kadın aday olarak, toplumsal cinsiyet eşitliği anlamında bir ilerleme görülmüyor gibi olmasa da, kadına yönelik daha nitelikli, daha ölçülü, daha mütevazı davranma bizim açımızdan avantaja dönüşebiliyor. Bir kadın adayı karşılama ve kabullenme tahammülü artmış ama daha çok Anadolu insanının; kadına nezaketle yaklaşma, ona aksi bir söz söylememe, onu geri çevirmeme, misafirperverlik şeklindeki yaklaşımı biçiminde bu.
Sarız ilçesinin çoğunluktaki köylerinde Kürt-Alevilerin yaşıyor olması nedeniyle, seçim çalışmalarınızı daha çok oralarda yoğunlaştırdığınıza dair bir yargı var. Gerçekten bu yönde mi çalışmalarınız?
Bu, yaygın bir kanaat. Farklı kimliklerin olduğu, kimlikleri tanınmayanların, inkar edilenlerin, özellikle Alevilere yönelik çalışmalarımızın olduğu düşünülüyordu ama öyle olmadığını, bu yargıyı taşıyanlara bize eşlik etmelerini isteyerek gösterdik. HDP’ye her kesimden yönelim olduğunu, Alevilerin de HDP’nin önemli bir bileşeni olduğunu, Alevi adaylara ağırlık verilmesinin de tamamen, çok kimlikli, çok inançlı bir cumhuriyet talebimizin parçası olduğunu gittiğimiz her yerde anlatmaya çalıştık. Daha önce sadece Alevi mahallelerine mi gidiyorsunuz diyen arkadaşlarımızı, Karpuzatan’a, Buğdaylı’ya, İncesu’ya, Eskişehirbağları’na, Danişment’e, kent merkezindeki meslek gruplarına gittiğimizde beraberinde götürdük. Bunları gören arkadaşlarımızın katkısı bir kilo ise 50 kiloya çıktı. Sarız bizim için çok önemli ama İncesu da aynı ağırlıkta önemli.
Örneğin, Ziyagökalp’e gittiğinizde tepkiler ne yönde oldu?
İki türlü gidişimiz var, ön hazırlıklı ve hazırlık olmadan. Ziyagökalp’e ön hazırlık yaparak gitmiştik ama mesela Gaziosmanpaşa Semt Pazarı’na hazırlık yapmadan gitmiştik. Adaylarımızla, yönetimdeki arkadaşlarla, gençlerimizle gittik. Gençlerimiz, önden bizi tanıttı, seçim materyallerimizi ve el ilanlarımızı dağıttı. Bütün esnaf, eksiksiz, bizi ayakta karşıladı, ellerini uzattı, bir tane olumsuz bir sözle karşılaşmadık.
Genel itibariyle durum nasıl? 11 yıldır Kayseri’de yaşayan biri olarak söyledikleriniz beni şaşırtıyor.
Genel itibariyle de böyle. Mesela Buğdaylı’da Hacı amcaları, teyzeleri çat kapı ziyaret ettik. Orada bir taziye evine gittik. Bir hacı amcanın söylediği, “75 yaşındayım, 3 seçimdir AKP’ye oy verdiğim için sadece utanç duyuyorum. Biz de mazlumuz dediler, zalimleştiler. Hakkımı helal etmiyorum, sizin yanınızdayım.” sözleri kayda değerdi. Bu amca toplum üzerinde etkisi olan, kanaat önderi bir kimse orada ve seçim çalışması için ev ev bizimle dolaştı. Düğünlere gidiyoruz, her biri birer miting oluyor. Kayseri’de korkunun duvarları yıkıldı. Kendi adası içinde kendini yalnız hisseden her kesim, çeşitli ayrımcılıklara maruz kaldıklarını düşünenler mikrofonlarımızdan kendi seslerini duyuruyor. Taziyelerde amcaların, teyzelerin dualarını alıyoruz. Bu sefer oyumuz kendimize diyorlar. MHP’li insanlarla karşılaşıyoruz, selamlaşıyoruz, yolunuz açık olsun diyorlar.
Kayseri bir taraftan milliyetçi de bir yer.
O havanın kırıldığını gördük. “Bu ülkeyi bölecek misiniz?” diye soruyorlar bize. Biz de, “Hayır, birleştireceğiz. Çünkü biz, ortak vatanda demokratik bir cumhuriyet kurma arzusu ile kurduk bu partiyi” diye yanıt veriyoruz. Yeni bir dönemdeyiz. Bütün Kürt halkı da, bütün dışlanmış, yok sayılmış kimliklerin eşit yurttaşlık hakkı ile anayasal güvence altına alınmasını istiyoruz. Ülkenin kaynaklarının da toplumcu bir perspektifle yeniden bölüşülmesini istiyoruz. Bunu da parlamento kanalı ile yapmak istiyoruz. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesini istiyoruz. Halkın kendi geleceği ile ilgili kendi kararlarını verebileceği mekanizmaların oluşturulmasını istiyoruz. Onlar da aynılarını istediklerini söylüyorlar. Bir dönemin algısı bozuldu, yeni bir dönemin iklimindeyiz, pek çok neden bir araya geldi ve HDP’nin yolunu açtı.
Bizim gittiğimiz her yerde Eş Başkanlarımız Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın tarlayı ektiklerini görüyoruz, bize de onu hasada çevirmek kalıyor. Ama HDP’ye yönelen ilginin en önemli nedenlerinden biri de şu; 13 yıllık AKP iktidarının ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, insanları canından bezdiren ayrımcı dilleri, sözünde durmamaları, toplumu kutuplaştırmaları, insanları inancından, kadınları cinsiyetinden dolayı aşağılamaları. Dolayısıyla herkesi HDP örgütlemiş değil, bunu kendileri yaptılar. Baş aşağı gitmekte olduğunu, giderken yakma istekleri olduğu için de Kayseri’de kimse o değirmene su taşımak istemiyor.
Pazara, düğüne, taziyeye gittiniz; ev ev dolaştınız. Buralarda iktidar partisi ile ilgili şikayetçi olunan konular neler?
Birincisi hizmette ayrımcılık ve yoksulluk. Kentin çeperlerine hizmetin gitmediğini çok açık görebiliyorsunuz. Mesela Karpuzatan Mahallesi’nde apartmanların bittiği yerde asfalt bitiyor, ondan sonra da çamur deryası, çöp yığınları, atıklar başlıyor. Orası Kayseri değil, ihmal edilmiş, ayrımcılığa uğramış bir yer. Ve AKP daha önce oralardan oy almış. Kayseri’de şöyle bir hakikat var, daha önce HDP içinde yan yana gelmiş kesimler burada parti adıyla seçime girmemiş. Bir tek cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Selahattin Demirtaş’a 13 bin 700 oy çıkmış burada. Kayseri’de de Anadolu’nun pek çok kentinde olduğu gibi bir seçenek koyduk insanların önüne ve dolayısıyla AKP’ye mecbur olmadıklarını, başka bir adresleri olduğunu gördüler.
Kayseri’de Kürtlerin içerisinde Ağrılı nüfus çok yoğun. Daha önceki seçimlerde de iktidar partisine yakın durdukları biliniyor.
Onların içerisinde çok büyük kırılma var. HDP’nin ortaya koyduğu inanç alanında özgürlük, daha dindar, inançlarına daha bağlı muhafazakar dediğimiz kesimde bir gönül rahatlığı oluşturdu. Mesela, Tayyip Erdoğan’ın Kur’an-ı Kerim’i sallayarak konuşmasından çok incinmişler. Diyanet İşleri Başkanı’nın trilyonluk aracından ve HDP’nin bu konudaki eleştirisinden memnuniyet duyuyorlar. Diyanet’i kaldırmanın bir dinsizlik, inançsızlık olduğu kanaatinde değiller. İşsizlik- yoksulluk, ayrımcılık ve oy verdikleri halde hizmet gitmemesi, kimliklerinin, Kürt kimliğinin yok sayılması konularında güvenleri sarsılmış. Dolayısıyla Ağrılı seçmenlerden çok ciddi oranda HDP’ye oy vermeye karar vermiş bir kesim var. Mesela köklü CHP oylarında da büyük oranda kırılmalar olduğunu, bu kırılmanın da özellikle kadınlarda ve ailelerini ikna edebilecek biçimde gençlerde olduğunu da görüyoruz.
Kadınlar neden?
Onun karşılığı yok. Mesela evlere gittiğimizde kadınların erkeklerden daha fazla siyasete ilgi duyduklarını, izlediklerini, takip ettiklerini ama o muhafazakar erkek egemen yapıdan dolayı sessiz kaldıklarını görüyoruz. Misafirliğe gittiğimiz bir evde bir erkek, Selahattin Demirtaş’ın Taksim açıklaması ile ilgili olarak, “Ya o da Taksim’e Kabe demiş” dedi. Ağzı bağlı bir gelin, örtüsünü açtı ve “Yalan söylüyor Tayyip, öyle değil böyle söyledi” dedi. Temas edip dokunulduğunda, kadınların ne kadar siyasete yatkın olduğunun bir örneği bu. Bu 40 gün benim açımdan başka bir okul oldu, ben çok şey öğrendim. Hayatım örgütsel mücadele içinde geçti, hepsi benim için öğretici oldu ama çalışmaların yeri çok ayrı. Çünkü kritik bir eşikten geçiyoruz, 2015 seçimi hepimiz için çok önemli. Laboratuar gibi; toplumun farkında olmadığını sandığımız konularda aslında farkında olduklarını ama güçsüz, cesaretsiz olduğunu gördük. Ezberlerimiz bozuldu.
Geçtiğimiz hafta yerel medya ile bir buluşmanız oldu. Oradaki tepkiler nasıldı?
Medyanın mutfağının bize olan ilgisinden çok duygulandık. Yerel gazeteler ve ajanslar aracılığıyla 20 kadar mecrada haberimiz yayınlandı. Ve hiçbir şekilde çarpıtma yapılmadı. O da beni şaşırttı yine. Medya mutfağındaki arkadaşların hepsinin elinden geleni layıkıyla yaptığını gördüm.
AKP ağırlığından ziyade milletvekili adayı Mehmet Özhaseki ağırlığı olduğu söylenir Kayseri’de. Bununla ilgili olarak gözlemleriniz nelerdir?
AKP o kadar merkezci ki; Cumhurbaşkanı başbakanı ve işin diğer aktörlerini domine edebiliyor. Özhaseki’nin burada yıllardır belediye başkanlığı yapmasından kaynaklı yer yer memnuniyetler gelse de aslında yoksullara götürülmemiş hizmetlerden dolayı kendisine kırgın olanlar ağırlıkta. Ama siyasi tercihini yaparken onun bir dönem belediye başkanlığı yapmasının vatandaşın gözünde önemli bir yeri yok; AKP’ye tavır koyuyor ya da destekliyor. Bu anlamda Özhaseki’nin ağırlığını sezemedim.
Hep yoksul kesimden söz ettiniz. Diğer gruplar ile özellikle iş dünyası ile görüşmeler yaptınız mı?
Meslek örgütlerini ziyaret ettik. İş dünyası ile görüştüğümüzü söyleyemem, bundan sonraki planlarımızda bizi kabul eden iş yerlerini tek tek ziyaret edeceğiz. Orta ölçekli işletmeler ve ortada bir yaka durumu kalmasa da okuryazar meslek grubunun, bu dönem verecekleri kararın, AKP’nin 2023, 2071 hayallerine hizmet edeceğini ben onlardan dinliyorum. (SK/NV)