bianet editörleri, yazarları ve dostları her biamag günü izledikleri filmleri, okurlarıyla paylaşıyor. Yani “Biz izledik, beğendik, izlemediyseniz izleyin; izlediyseniz belki yeniden izlersiniz” diyorlar…
Olduğun Gibi Gel
(Hasta La Vista, 2011)
Yön: Geoffrey Enthoven
Oyn: Charlotte Timmers, Roos Van Vlaenderen, Robrecht Vanden Thoren
Biri görme engelli , biri fiziksel engelli, biri de felçli üç erkek. İlk cinsel deneyimleri için İspanya'ya doğru yola çıkarlar. Herkesi şarap turuna gidiyoruz diye kandırırlar. Zaten bir engellinin cinsel hayatının olabileceği de kimsenin aklına gelmez.
Olduğun Gibi Gel (Hasta La Vista) gerçek bir hikayeden yola çıkarak çekilen eğlenceli bir engelli filmi. Engelliliğin ille de dramın konusu olmayacağını tam da hayatın içinden hayati bir ihtiyacı (cinsellik) konu edinerek işleyen film, engelliliği onunla dalga geçecek kadar normalleştirebiliyor.
Türkiye'de ille de dram tadında çekilen engelli filmleri furyasına olumlu bir katkı sunması dileğiyle. (Nilay Vardar)
Karabalık
(Blackfish, 2013)
Yön: Gabriela Cowperthwaite
Oyn: Tilikum, Dave Duffus, Samantha Berg
Birleşmiş Milletler Uluslararası Adalet Divanı 31 Mart 2014 Pazartesi günü Japonya'nın balina avına son vermesine yönelik karar aldı. Avustralya'nın Antartika'daki minke balinalarını korumak üzere 2010'da BM'ye ilettiği şikâyet Japonya'nın mevzubahis balinaları iddia ettiği gibi bilimsel değil, bariz ticari amaçlarla avladığı yönündeydi.
ABD'de Seaworld gibi eğlence parklarında ise "katil" balina olarak fişlenmiş orkaların gaddarca hapsedilmesi sürdürülüyor. Sezonun en çarpıcı belgesellerinden, Gabriela Cowperthwaite'in ödüllü Blackfish'ini seyrettiğinizde insanlığınızdan utanacaksınız.
Türkiye'deki gösterileri hayvan hakları savunucuları tarafından protesto edilen Milano sirkinin hayvanseverlere hafta içi, güvenlik görevlileri ve çalışanları aracılığıyla taş, odun ve demir sopalarla saldırarak karşılık verdiği de malum. (Murat Türker)
Jin
(Jin, 2013)
Yön: Reha Erdem
Oyn: Deniz Hasgüler, Onur Ünsal, Yıldırım Şimşek
“Jin” her şeyden önce bir kadının, Jin’in hikayesi.
“Jin” bir de insanlığın hikayesi. Savaş uçaklarının bombaladığı Kürdistan dağlarındaki bir kadın gerillanın insanlarla ve doğayla kurduğu ilişki üzerinden, doğanın sakladığını insanlığın yok etmesinin hikayesi. (Ayça Söylemez)
Oscar
(Oscar, 1991)
Yön: John Landis
Oyn: Sylvester Stallone, Ornella Muti, Don Ameche, Marisa Tomei, Eddie Bracken, Linda Gray, Chazz Palminteri.
Film Kirk Douglas’ın ölüm döşeğindeki sahnesiyle başlıyor. Sylvester Stallone’nin babası ve aynı zamanda bir mafya babası Eduardo Provolone rolü çok kısa ama Kirk Douglas’ın performansı müthiş. Stallone’nin iyi bir oyuncu olduğunu bu filmle anladım; Chazz Palminteri’yi bu filmle keşfettim. Bugüne kadar en çok güldüğüm filmlerden biri; defalarca seyrettim. 30 Mart seçimlerinin ertesi günü moralim düzelsin diye yeniden izledim. (Haluk Kalafat)
Fakülte
(The Faculty – 1998)
Yön: Robert Rodriguez
Oyn: Jordana Brewster, Clea DuVall, Laura Harris, Josh Hartnett, Salma Hayek
Arka arkaya gerçekleşen bazı kazaların ardından bazı öğrenciler okul yönetimi ve öğretmenlerin birer birer uzaylılar tarafından ele geçirildiğinden şüphelenir.
IMdb’de sadece 6.4 oy alan Rodriguez’in bu filmi teen slasherlarla da dalga geçmenin yanı sıra eğitim sistemini yerden yere vuruyor, “male gaze”in yarattığı “new blond chick”i (yeni sarışın kız öğrenci) alabora ediyor, anarşist tutumuyla otoritenin canını okuyor.
Hem eğlenceli hem de sert bir film olmak mümkün mü? IMdb oyverenleri değil demiş, ama bence mümkün. (Elif Akgül)
Vahşet Partisi
(All the boys love Mandy Lane, 2006)
Yön: Jonathan Levine
Oyn: Amber Heard, Anson Mount, Whitney Able
Aslında klişe bir konusu olan, “bir grup genç” temalı slasher filmlerden bir örnek daha diyebiliriz. Imdb puanı: 5,6. Yani bu tarz gerilim filmleri için standart bir rakam. Peki filmi neden sevdim derseniz… Öncelikle diğer klişe gençlik gerilimlerinden farklı olarak -belki yönetmenin kendi tercihi bilmiyorum- filmin görselliği, renkleri, ışığı, kamera kullanımı dikkat çekiyor.
Film konusuna bakarsak… Mandy Lane adeta bir azize gibi bedenini kendine saklamış ve kendine yanaşan, ağzı salyalı tüm erkekleri geri çevirmiş, okulun en güzel kız çocuğu. Bir gün diğer liseli ergen arkadaşlarıyla birlikte şehir dışındaki bir çiftlik evine partiye giderler. İşte film burda kopar, ve cinayetler birer birer başlar. Peki bu kadar güzel ve cezbedici Mandy Lane vahşi erkek sürüsüne gereken cevabı verecek midir? Slasher film tarzını sevenlere öneririm. (Beyza Dağdeviren)
Geleceğe Dönüş 2
(Back to the Future Part II, 1989)
Yön: Robert Zemeckis
Oyn: Michael J. Fox, Christopher Lloyd, Lea Thompson
Çocukluğumun kahramanları Marty McFly and Doktor Emmett Brown’un maceralarını biraz da “postmodern” bir gözlükle seyrettim bu sefer.
Serinin ilk filminde kahramanlarımız, Marty’nin anne ve babasının evlenmesine yol açan olayları etkilemişlerdi. İkinci filmde ise yine 1985 yılından başlayarak 2015 yılına gidiyor ve Marty’nin gelecekteki oğlunun başını beladan kurtarmaya çalışıyorlar. Ancak bu kez de yanlışlıkla “paralel bir zaman tüneli" oluşmasına yol açarak, korku ve karanlığın hüküm sürdüğü bir “1985”e gidiyorlar.
Zamanın "çıkan çivisini tekrar yerine takmak” hiç bu kadar aksiyonlu ve keyifli olmamıştı. (Barış Mumyakmaz)