Vakıfbank, Halkbank, Eczacıbaşı, Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe ve diğerleri… Uluslararası voleybol organizasyonlarda başarılı kulüpler. Artık Türkiye voleybolu dünyanın önemli ekollerinden birini haline geldi. Türkiye Kadın Voleybol Milli Takımı da kamuoyunda bilinen adlarıyla “Filenin Sultanları” da bu ekolün simgelerinden biri oldu.
Amatör sporcular başarıları örnek alıyor
Amatör voleybolcu Murat Sarpkaya henüz 16 yaşında ve XVII. Akdeniz Oyunları için inşa edilen Mersin Voleybol Salonu’nda geleceği için hazırlanıyor. İlk olarak Kayseri’de bu branşla tanışan Sarpkaya, ailesinden gizli olarak çalışmalara başlamış.
Ailesinin karşı çıkmasına rağmen Mersin’de bulunan spor lisesine gelen amatör sporcu, bu süreci şöyle anlatıyor; “Mersin’de önemli bir spor yatırımı var. Buraya gelecek sporcular için önemli bir kent. Hayalim; profesyonel olarak 1. Lig’de yer almak ve büyüklerimiz gibi başarılara imza atmak. Bu yönde de hırsla çalışıyorum.”
Sporcuların fiziksel yapısı gelişiyor
70’li yıllarda sporla tanışan İbrahim Çelik, o dönemlerde sadece futbolun revaçta olmasından dolayı Eskişehir’de bulunan Futbol Okulu’na gidiyor. Ardından voleybola yönelen Çelik, 20 yaşında profesyonel olarak bu branşta mücadele etmeye başladığını söylüyor ama bu yaşın oldukça geç olduğunu da ekliyor. İlk olarak İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri (İETT) Spor Kulübü’nde görev alan Çelik, Galatasaray’da ve Milli Takım’da da forma giymiş.
Bugün gelinen noktayla geçmiş yıllar arasında çok sayıda fark görüldüğüne işaret eden İbrahim Çelik, “İlk olarak fiziksel anlamda gelişmelerin yaşandığını söyleyebiliriz. Bizim dönemimizde ben 1.95’lik boyumla en uzun sporculardan biriydim. Şimdilerde ise en kısa voleybolcu 2 metre. Bunun temel nedeni ise bizim fizik olarak değil de teknik olarak çalışmamız” diyor.
Çelik: “Malzemecimiz bile yoktu”
Eski milli voleybolcu Çelik, geçmiş dönemlerde mali işlerden konaklamaya, tesisten antrenöre kadar çeşitli sıkıntıların da yaşandığını ifade ediyor ve ekliyor; “Bir antrenörümüz vardı ve antrenörlüğün yanı sıra koçluk ve kondisyonerlik de yapardı. Şampiyon olduğumuz yıllarda malzemecimiz bile yoktu. Gelinen noktada ise her alanda ayrı bir görevli var. Örneğin sporcu fizyoterapistine kolunun zayıf olduğunu söylediğinde, özel bir programla çalışabiliyorsun. Bizim zamanımızda ‘Sen bizim evladımız gibisin’ denilip ödemeler bile geciktiriliyordu.”
2003 Öncesi ve 2003 sonrası
90’lı yıllarda spor hayatına başlayan Özlem Özçelik, Türkiye voleybolundaki yükselişin en yakın tanıklarından biri. Çünkü 2003 yılında Ankara'da oynanan Avrupa Şampiyonası finalinde Filenin Sultanları’nın aldığı başarıda rolü büyük. Özçelik, bu başarının kırılma noktası olduğuna işaret ediyor ve o tarihten sonra önemli bir ivme kazanıldığını belirtiyor.
Voleybol branşında Türkiye, transfer bütçelerinde İtalya’nın ardında geliyor. Bunun sebeplerinden biri de sponsorların bu spora ilgisinin artması. Eski milli voleybolcu Özçelik, gelinen noktayı şöyle yorumluyor; “Ligimizde kalitenin artmasıyla birlikte transferler sonucu ülkemize gelen yabancı oyuncu seviyesinde de yükselme oldu. Ayrıca futbolda tabir edilen üç büyük kulübün voleybol branşına olan yatırımları ile salonlara olan ilginin artmasına da katkıda bulundular ve Türkiye voleybolunda profesyonellik adına adımlar atılmaya başlandı.”
Akbaş: Başarı, tüm voleybol camiasının
Son yıllarda önemli başarılara imza atan ve geçtiğimiz haftalarda Avrupa ikincisi olarak sezonu tamamlayan Vakıfbank Spor Kulübü’nün Yardımcı Antrenörü Ferhat Akbaş, Türkiye’de voleybol branşında büyük bir yükseliş yaşandığını ve özellikle kadınlarda hiçbir spor branşıyla kıyaslanamayacak ölçüde bir süreç yaşandığını dile getiriyor. Söz konusu başarıyı, uzun yıllar verilen bir emeğin sonucu olarak yorumlayan Akbaş, şöyle devam ediyor; “Belli bir takımın değil tüm voleybol camiasının katkısıyla bu noktaya gelindi. Altyapıya olan ilgi ve orada yetişen yetenekler sayesinde uzun yıllar Türkiye voleybolunun iyi yerlerde olacağı görüşündeyim.”
Antrenmanların da önemli bir faktör olduğunun altını çizen Ferhat Akbaş, hem bireysel hem de takım halinde çalışmalar yapıldığını söylüyor. İyi bir voleybolcu olmak için farklı bileşenlerin olduğunu söyleyen Akbaş, bu maddeleri şöyle sıralıyor; “Çabuk karar verme yetisi, topa olan yatkınlık, fiziksel güç, takım halinde hareket edebilme, baskı altında rahat davranabilme, pozitif bakış açısı gibi özellikler üst düzey bir voleybolcuda görülebilen özellikler arasında.”
Sancak: Bugüne Bir Anda Gelinmedi
Uluslararası Voleybol Federasyonu (FIVB) Uluslararası Voleybol Antrenör Eğitmeni Nejat Sancak, 1988-1990 yıllarında yapılan altyapı ve üstyapı yatırımlarının karşılığının alındığını hatırlatıyor ve şöyle devam ediyor; “Özellikle o dönemlerde, Voleybol Antrenörleri Derneği’nin altı yıl arka arkaya İstanbul ve Mersin'de dönemin Mersin Belediye Başkanı Kaya Mutlu'nun destekleriyle düzenlediği uluslararası turnuvalar, Türkiye voleybolunun dışa açılımında en önemli rolü oynamışlardır. Dolayısıyla bu güne bir anda gelinmemiştir.”
Antrenörlük açısından da gelinilen noktayı değerlendiren Sancak, “Türkiyeli antrenörler yine 1987 senesinden itibaren Çek Cumhuriyeti, Yunanistan, İsviçre gibi ülkelerde düzenlenen FIVB kurslarına katılarak, iletişimin çok zayıf olduğu bu dönemlerde Türkiyeli meslektaşları ile bilgi köprüsü oluşturarak çok önemli bir misyonu başarıyla gerçekleştirmişlerdir” diyor.
Markalaşan Türkiye voleybolu
Türkiye’nin voleybolda dünya markası olması yönünde ilerleyen süreç üzerine değerlendirmelerde bulunan Türkiye Voleybol Federasyon Başkanı Özkan Mutlugil, bu yönde büyük atılımlarda bulunulduğuna dikkati çekiyor.
Türkiye Voleybol Federasyonu’nun (TVF), Avrupa Voleybol Konfederasyonu tarafından tüm Avrupa federasyonlarına örnek gösterilen bir federasyon olduğuna işaret eden Mutlugil, bu ilerleyişin planlı bir şekilde voleybola yapılan katkı ve çalışmalar sayesinde yaşandığını söylüyor.
Yapılan tesisler meyvesini verecek
Türkiye’de en başarılı takım sporunun voleybol olduğunu ve buna bağlı olarak da gelecek için ümit verici bir tablo çıktığını söyleyen Başkan Özkan Mutlugil, şöyle devam ediyor; “Spordan ve sporcudan başarı bekleniyorsa, kaliteli tesislerin de sunulması gerekiyor. Yapılan yatırımların ve tesislerin meyvesini uzun yıllar boyunca alacağımızı düşünüyorum. Gerçekleştirilen dünya çapındaki tesisleşme atağı neticesinde kazanan hep ülke sporumuz olacak.”
Spor sevgisini ve voleybolu küçük yaşlardan itibaren tüm ülke geneline yaymak, başarılı voleybolcu ve voleybolu seven kitleler oluşturmak amacıyla TVF tarafından hayata geçirilen “Fabrika Voleybol Projesi” de Türk spor geleceği adına dikkati çeken projeler arasında.
Plaj voleybolu da yükselişte
Plaj voleybolu ve bu alandaki başarılar da dikkati çekiyor. Milli plaj voleybolcusu Murat Giginoğlu, XVII. Akdeniz Oyunları’nda bu dalda Türkiye’ye altın madalya kazandırarak önemli bir başarıya imza atmıştı.
Son yıllarda bu alanda önemli yatırımlar yapıldığını ve kapalı kortlardan açık tesislere kadar çok sayıda fırsatın oluşturulduğunu ifade eden Giginoğlu, “Halkbank Spor Kulübü’nde kış liginde de başarılara imza attık. Amatör sporcularla plaj voleybolunu tanıştırmak adına girişimlerde bulunuyoruz. Gelen ortak görüş, plaj voleybolunun çok zevkli olduğu yönünde. Bu bağlamda yakın gelecekte daha büyük başarılara imza atılabileceğini söylemek isterim” diyor. (DG/HK)
* Bu haber Acaba Gazetesi'nde yayınlandı.