Lucy Prebble’nin yazdığı, Toy İstanbul’da sahnelenen "Tesir"i Çağrı Şensoy yönetmiş. Aslı Yılmaz, Güneş Sayın, Metin Yavuzoğlu ve Salih Bademci de oynamışlar.
Hikâyede Connie ve Tristan bir depresyon ilacı için kobay olmayı kabul etmiş, tamamen farklı yapılarda iki kişidir. Connie bunu aldığı psikoloji eğitimine faydalı olacağını düşündüğü için yaparken, Tristan para için yapar. Connie’nin bir oğlu olan sevgilisi varken, Tristan yalnızdır. Connie düzenli, çerçevesi belli bir hayat sürmeye çalışırken Tristan spontane yaşamayı tercih eder. Ve bu tamamen farklı kadın ve erkek bir depresyon ilacının yan etkilerini araştıran bir deneyin parçası olurlar.
Oyun boyunca deney kurallarına aykırı olsa da Connie ile Tristan’ın yakınlaşmasını, birbirlerinden uzak kalamamalarını izleriz. Tristan zaten yapı olarak “havai” biri olması nedeniyle bu aşka yelken açmaya çok eğilimliyken, Connie özellikle başlarda çok dirençlidir. Direncinin temeli bu aşk sarhoşluğunun ilaçtan kaynaklandığı konusunda emin olmasıdır. İlacın vücuttaki dopomin miktarını arttırması, feromon salgılatması sonucunda o şekilde; yani âşık gibi hissettiğinden emindir.
Peki, gerçek ilaç mı yoksa plasebo mu alıyorlardır? Ve bunun yanıtı her şeyi açıklayacak mıdır gerçekten? İlaçlardan ya da gerçek, ne fark eder ki önemli olan buna karşı koyamamalarıdır.
Diğer yandan Lorna deneyi yürüten psikolog, Tony ise deneyi yürüten ilaç şirketinin temsilcisi doktordur. Ne zaman yanyana gelseler, eskiden kalma aşk hikayesinin gölgesi hep etraftadır. Oyun ilerledikçe Lorna’nın deneye, ilaçlara ve Tony’e güvensizliği, kendi hayatında depresyonla baş etme, daha doğrusu baş edememe halinin ilişkilerine de yansımasını görürüz.
İzleyiciye daha fazla spoiler vermek istemiyorum. Ancak konunun ilerleyişi ve sonuçta bağlandığı yer ve bağlanış şeklinin sarsıcı olduğunun söylemeden geçemeyeceğim.
20. Sadri Alışık Ödüllerinde Seçici Kurul Drama Özel Ödülünü birlikte alan Güneş Sayın ve Salih Bademci’den başlamak üzere oyuncular gerçekten çok başarılılar. Sayın’ın bakışları ve mimikleri özellikle ilacın yan etkilerinin arttığı sahnelerde bu etkiyi yansıtması muhteşem. Salih Bademci’yi daha çok dizilerden tanıyan biri olarak bu performansı çok da beklemediğimi itiraf etmeliyim. Dizilerdeki “yakışıklı ve cici çocuk” imajına hiç de uymayan bu rolde, etkileyici bir performans sergilemiş, her rolün altından kalkabileceğini göstermiş.
Aslı Yılmaz da Lorna rolünde titiz, dikkatli, biraz kuralcı ve hüzünlü doktor rolündeki başarısı ile 19. Afife Tiyatro Ödülleri, 2015 Yılın En Başarılı Kadın Oyuncu ve 20. Sadri Alışık Ödüllerinde, 2015 Yılın En Başarılı Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü kazanmış.
Sahne dekoru çok sade, bir küçük masa, iki beyaz tekerli sandalye, sık sık iki hastane yatağı ile yer değiştirirken, sahne değişimlerinde hareket eden perde aynı zamanda çok etkili bir dekor olarak oyunu tamamlamış.
İzlediğim oyundan çıktığımda aklımda kalan sorular, benim için oyunun derinliğini göstermesi açısından bir gösterge olmuştur. Tesir bu konuda çok bereketli.
Depresyon bedensel bir hastalık hatta sadece bir beyin hastalığı olarak kabul edilebilir mi? Yoksa sadece olaylara verilen bedensel de bir tepki midir? İlaçlar depresyonu tedavi mi eder yoksa erteler mi?
Plasebo etkisi ile aşk yaratılabilir mi? Aşkı dopomin ve feromon seviyeleri ile açıklayabilir miyiz? Peki, daha iyisi aşk anımsanabilir bir şey midir? Peki, aşkı anımsama kalple mi beyinle mi olur?
Son soru daha çok benden; âşık olmayı tetikleyen bir depresyon ilacı olsa alır mısınız, kaçar mısınız? (BY/HK)
Yazan: Lucy Prebble
Çeviren: Sanem Öge
Yöneten: Çağrı Şensoy
Yapımcı: İsmet Vural
Prodüksiyon Tasarımı: Ceren Sena Akgün
Yönetmen Yardımcısı: Tuğçe Yolcu
Sahne ve Işık Tasarım: Emir Uğurçağ
Müzik: Alican Okan
Video Tasarım: Ceyda Günalp
Kostüm: Işıl Çelik
Koreografi: Gül Batırbaygil
Fotoğraf ve Afiş: Ege İşlek
Oyuncular: Salih Bademci, Güneş Sayın, Aslı Yılmaz, Metin Yavuzoğlu