İnsanları güldürmek üzere yola çıkıp, Hara Kiri ve Charlie Hebdo gibi yayınlarla toplumu sarsmayı amaç edinen hiciv ustası François Cavanna hayatı boyunca mücadelesini devam ettirdi. Uzun kariyeri boyunca özellikle iktidarı, siyasi partileri, dinî kurumları veya devleti sorgulayan ve yeren tavrıyla Fransa'daki hür basının bir numaralı temsilcisi halindeydi.
Eleştiriye tahammülü olmayan otoritenin hışmına uğradı, yayınları birçok kez yasaklandı, fakat o sonuna kadar yazarak direndi.
Yönetmenliğini Denis ve Nina Robert'in yaptığı Cavanna, jusqu'à l'ultime seconde, j'écrirai (Cavanna, He Was Charlie) adlı belgesel, tercihini akıl ve mantıktan yana kullanan kahramanına saygı duruşunda bulunuyor.
Cüret etmek
Belgeselde, Cavanna'nın kurucularından biri olduğu Hara Kiri dergisine, Fransa gençliğini 68 ayaklanmasına hazırlayan unsurlardan biri payesi veriliyor.
Muhafazakâr toplumun tabularını yerle bir eden tavrıyla Hara Kiri daha önce ifade edilmesi imkânsız gibi görünen birçok konuyu provokatif biçimde işliyordu.
Cavanna barış yanlısı ve savaş karşıtı tavrını daima sürdürdü, zamanı geldiğinde hayvan haklarını savundu, nükleere hayır dedi.
Yazmaktan büyük zevk alan muhalif ruh kendi kendini yetiştirmiş bir yazardı. Hiciv dışında makaleler, röportajlar, romanlar ve otobiyografik kitaplarla hayran kitlesini genişleten Cavanna sade, basit ve anlaşılır diliyle çok satanların arasında da yer aldı.
Muzip ve kötücül kimliğiyle kısa zamanda özdeşleşen okuyucularına cesaret aşılamayı hep önemsedi, gerçeklerle yüzleşmekten korkanlara daima öfkelendi. Bir kamikaze kadar gözü kara tavrından ödün vermedi, bayağılığı ve aşırılığı adeta birer silah gibi kullanmayı becerdiği gibi sansürle dalgasını geçmeyi de bildi.
İfade hürriyeti
Fransa 2015 yapımı belgeselde Cavanna ve arkadaşlarının muhtelif arşiv görüntüleri insanı kesinlikle geçmişe sürüklüyor. Teknolojik imkânların gayet kısıtlı olduğu yıllarda, dergiciliğin her türlü ceremesini memnuniyetle çeken genç Cavanna'nın yaşamı boyunca muhafaza edeceği coşkusu görülmeye değer. Belgesel yönetmenleri Denis ve Nina Robert'in Cavanna ile yaptığı söyleşiler de yazarın son anlarına kadar enerjisinden nasiplenmemize imkân tanıyor.
Charlie Hebdo dergisine yapılan saldırıdan bir süre önce vefat eden yazar hakkında dostları, Cavanna'nın saldırı sonrası kesinlikle yılmayıp mücadeleye devam edeceğini tahmin ettiklerini belirtiyorlar. Mustarip olduğu parkinson hastalığı hakkındaki son otobiyografik kitabı Gallimard tarafından yayımlanan Cavanna, ölümün onu korkutmadığını ama, artık yaşamama durumunun kendisini kızdırdığını ifade ediyor.
Cenazesine katılan dostları, meslektaşları, sevenleri ve hayranları Cavanna'yı kısa kısa konuşmalarla uğurlarken düşüncelerini serbestçe ifade etme konusunda çığır açmış olan yazara minnetlerini ifade ediyor. Bazıları Cavanna'nın kitaplarından alıntı olmak üzere törende samimiyetle okunan metinler müteveffanın bilhassa Tanrı'yı reddeden anlayışına odaklanıp, layıkıyla özetliyor.
İktidarın sunduğu özgürlük sınırlarını yetersiz bulup onları genişletmeye adanmış bir yaşamın anısına saygıyla eğilirken belgeselin yapımcıları, Charlie Hebdo hicvinin grafiksel katkılarından yararlanmaktan da geri durmuyor.
İroni, taşlama, hiciv veya yergiye tahammülün kalmadığı, basın ve ifade hürriyetinin her geçen gün kısıtlandığı, sansürün ve haberde tekelciliğin ayyuka çıktığı, haber alma özgürlüğünün kaba kuvvetle engellendiği ve gazetecilerin hedef gösterilip tutuklandığı, dergilerin halen yasaklanıp toplatıldığı Türkiye'de, Cavanna belgeselinin en kısa zamanda gösterilmesi dileğiyle… (MT/EKN)