Bir gün üşenmeyip dinlediğim yabancı şarkıların yüreğime fısıldadığı sözleri yazacağım bir yere. Ve o sözlerin gerçek anlamlarını araştıracağım, yüreğimin duyduğu sözlerin doğruluğunu anlamak için.
Salif Keïta’nın “Papa” adlı parçasını dinliyorum. Babası kaybetmiş, ana yurdundan uzaklara sürüklenmiş bağrı yanık bir çocuğun çığlıkları akıyor yüreğime. Ezgiden sıyrılıp İstanbul’un arka sokaklarına dalıyorum. Kömür karası derisi kaderi olmuş öteki çocuk Salif’le karşılaşıyorum. Salif, adını Salif Keïta’dan almış. Babası Koca Reis koymuş adını. “Koca Reis, babaların en reisidir. Şakacı, çılgın bir baterist, müzik aşığı ve çocuktur. Oğluna notaları, notaların sırlarını, ritmi saymayı, bir de bir de… ah evet, bir de ıslık çalmayı aşılayandır.” (s.15)
Babasının öğrettiği notaların sırrı, Salif’in Derman Orkestrası’yla buluşmasına, ıslık ise Sinan’la barışmasına sebep olacaktır günün birinde yalnız kaldığı İstanbul’un arka sokaklarında.
Salif kimdir? Neden İstanbul’da ve yalnızdır? Salif Malilidir. İlk önce babası gelmiştir İstanbul’a. Amacı Avrupa’ya gitmektir. Salif’in babası, “Karıncayı incitmez dev bir adamdır... Müzisyendir. Hani şu para kazanamayanlardan.” (s.14)
Koca Reis, Fransa’da müzik yaparak eşine ve oğluna iyi bir hayat yaşatmayı düşler. Geriye umut bırakıp yola çıkar. Ama habersiz günler ve özlem, eşinin ve oğlunu peşine düşmesine sebep olur. Salif ve annesi İstanbul’a geldiklerinde kendilerini 58 numaralı bir evde bulurlar, peşlerinde de sürekli pardösülü, yakaları kalkık, tavırları öfkeli yağlı adamlar vardır. “Türkiye’nin her yerinden göçmüş insanlardan oluşan mahalle, şimdi 58 numaralı evdeki “yabancıları” istemiyordu! Gerekçeleri, mahallenin huzurunun bozulmuş olmasıydı.” (s. 45) 58 numaralı ev basıldığında Salif’in annesi, kollarını mengene gibi sıkan yağlı adamların eline düşer. Tüm bunlar olurken Haydn’ın Sürpriz’nin notalarını takip eden Salif, mahalledeki okulun bahçesinde bulur kendini. Korkuluk Ziya isimli yağlı adam yakasına yapıştığında, karşılarına müzik öğretmeni Behçet dikilir ve Salif’i kurtarır. Haydn’ın Sürpriz’indeki notalar, Salif’in hayatın gerçekliğine dönüşür bu andan itibaren. Ana yurdu Mali’den uzakta, annesiz, babasız kalan Salif’in yanında artık Behçet öğretmen ve avukat nişanlısı Handan vardır.
Günler günleri kovalarken, Salif her gün Handan’a annesinin kodesten ne zaman çıkacağını sorar. Çocuk yüreğiyle, “Yakında,” sözünü anlamaya çalışırken, peşine düştüğü ezgilerle babasını bulmaya çalışır. Ve bir gün, hepimizin bildiği bir gerçek, okul müdürünün sözleriyle okuyucun da kitaptaki karakterlerin de yüzüne şaplak gibi iner. “Salih kimliksiz. Ve kimsesiz. Nüfus kâğıdı yok, pasaportu yok ve tabii, oturma izni yok. Hiçbir şeyi yok. Yok yok yok… Okula kaydedemiyoruz. Bir hayalet o. Aslında var olmayan biri…” (s. 71)
Bundan sonra ne olacaktır?
Yukarıda tanıtımını yapmaya çalıştığım çocuk kitabının adı “Kömür Karası Çocuk”. Yazarı Müge İplikçi. Eser, Berkin Elvan’a hitapla Günışığı Kitaplığı’ndan yayınlanmış. Kitabın yazarının, Salif’le buluşma öyküsünü merak ettim. “Salif'le sizin buluşma öykünüz nedir?” sordum Müge İplikçi’ye. 'Suriye'de yaşananlar ve ardından sınırlarda beklemek durumunda kalan insanlar bu kitabı tetikledi. Özellikle mülteciliğin çocuk gözünden nasıl kahır dolu bir deneyim olduğunu genç okurlarla paylaşmak istedim. Kahır dolu derken, bunun üstesinden gelme yollarının neler olabileceğini de. Bu noktada paylaşmanın ne anlama gelebileceği, neleri değiştirebileceği vs.'
Son günlerde acı bir şekilde tanık olduğumuz gibi bu topraklarda milliyetçilik başını alıp gitmiş durumda. Aleviler ve Kürtlere yönelik milliyetçiği biliyoruz bizler. Ama bu kitapla birlikte görmediğimiz arka sokaklardaki milliyetçilikle de karşılaşıyoruz.
'Maalesef sekter milliyetçilik sadece Türkiye'nin değil dünyanın başındaki en önemli dertlerden biri. Bu kitapta karşılaştığımız milliyetçilik duygusu ve bunun sözlü şiddetle kitaptaki Salif'e yaşattıkları, aslında hemen her gün hepimizin tanık olduğu ve göz yumduğu şiddet biçimleri. Sözcüklerde, tavırlarda bol kepçe geziniyor. Ve çoğunluk bunun farkında bile değil!'
Çocuklarımızın bu kitapla buluşması ümidiyle.
Keyfi okumalar. (ED/HK)