Yılın en sevdiğimiz günleri geldi; İstanbul Film Festivali başladı. İki hafta boyunca bu yıl 33'üncüsü yapılan festivalde sinemaya doyacak, sinemaların arasında koşuşturacak, film aralarında, çıkışlarında dostlarla karşılaşıp hasbıhal edeceğiz. Festival sadece sinema demek değil kent kültürünün de bir parçası ve sahip çıkmaktan vazgeçmememiz gereken en güzel değerlerimizden biri.
İşte bunları düşünür, söylerken ilk haftayı geride bıraktık bile… 15 film izlemişim ilk hafta, epey koşturdum, biraz yoruldum, kimi filme güldüm, kimine ağladım. Bazılarını da sizin için yazdım. Keyifli okumalar, iyi seyirler.
Düşman / Enemy
Denis Villeneuve zaten beğendiğimiz bir yönetmen, bir de çok sevdiğimiz yazar Jose Saramago’nun romanını uyarlayınca Düşman’ı iyice merak etmeye başlamıştık.
Başrolünde Jake Gyllenhaal’ın oynadığı -hatta tüm filmi sırtlayıp götürdüğü diyelim- Düşman, yaşadığı tekdüze hayattan bunalmış tarih öğretmeni Adam Bell’in izlediği bir filmde kendisine tıpa tıp benzeyen bir aktör görmesi ve onun peşine düşmesini anlatıyor.
Üstümüze üstümüze gelen modern hayatın boğuculuğunu, yalnızlığı, ilişkilerdeki açmazlarımızı, kendimizi ve ruhumuzu yavaş yavaş nasıl tükettiğimizi çok başarılı bir şekilde anlatan izlemesi ve hazmı zor ama çok güzel bir film Düşman.
Sözcükler ve Resimler / Words and Pictures
Başrollerinde Juliette Binoche ve Clive Owen’i buluşturan bir romantik komedi. Hikâyesi tanıdık ve bir parça klişe: Öğrencilerin bayıldığı ama okul idaresinin ve diğer yetişkinlerin sürekli tenkit ettiği kırgın, üzgün, sorunlu öğretmen karakterinde Clive Owen ve soğuk, mesafeli ve yalnız sanatçı karakterinde Juliette Binoche var. Bu ikilinin yolları kesişince hem atışmalar, kavgalar hem de yakınlaşmalar ve romantizm sarıyor perdeyi. İyi bir romantik komedi olmasına rağmen galaların en sönük filmlerinden olduğu da bir gerçek maalesef.
Ben, Kendim ve Annem / Me, Myself and Mum
Guillaume Gallienne’in hem yazıp hem yönettiği hem de iki rolü birden (hem kendini hem de annesini oynuyor) inanılmaz bir başarıyla canlandırdığı çok ilginç; ilginç olduğu kadar da sıcak, eğlenceli ve düşündürücü bir film.
Annesi bir kız çocuğu istediği ama bir türlü sahip olamadığı için kız gibi yetiştirilen Guillaume, ergenlik bunalımlarını atlatmaya çalışırken bir yandan da kendini hem ailesine hem arkadaşlarına hem de topluma kabullendirmeye çalışıyor. Eşcinsel olmayı kabullenmek ve kabullendirmek zaten büyük bir dertken bir de kendini keşfetmek ve gerçekleştirmek sancısı alıyor Guillaume’u. Bu uğurda çıktığı yolculuklar, yaşadığı maceralar ve yüzleşmek zorunda kaldığı gerçekler hem yüzünüzü güldürecek hem de bir parça içinizi burkacak. Şimdiye kadar izlediklerim arasında kişisel favorilerimden biri oldu diyebilirim.
Kız Kardeşler / The Quispe Girls
Çağdaş Şili sinemasından bir film. Şili’de darbeler olurken, ülke çalkalanırken her şeyden habersiz keçilerini otlatan, peynir yapmak ve satmak derdinde olan üç kız kardeşin acıklı ve iç acıtan hikâyesi.
Yapayalnız yaşadıkları zor hayatlarında dünyada olup bitenlerden habersiz yaşayan bu kız kardeşler aslında kendileri farkında olmadan ülkede yaşananların aynası oluyor, bütün bu acıları bilen biz izleyiciler için tanıdık ve bilindik bir yerde duruyor, öyle konuşuyorlar. Onların çaresizliği çaresizliğimiz, atamadıkları çığlıklar çığlıklarımız oluyor, onlar kaçınılmaz sonlarına doğru ilerlerken perdeye hapsolup üzülmekten başka bir şey gelmiyor elimizden.
Körlük / Blind
Daha önce ödüllü senaryolara imza atan Norveçli yönetmen Eskil Vogt’un ilk uzun metrajlı filmi olan Körlük, görme duyusunu yitiren genç bir kadının bu durumla baş etmesinin, ya da kelimenin tam manasıyla edememesinin hikâyesi. Evinden artık hiç çıkmayan, dışarıdaki hayatla bağlantısını kesen kahramanımız kocasıyla olan ilişkisi de bozulmaya yüz tutunca körlüğüyle savaşmanın yolunu yazmakta buluyor ve yazdığı şeylerle gerçek hayat birbirine girip her şeyi alt üst etmeye başlıyor…
Anlatması zor, klişeye hapsolması kolay bu konuyu izleyiciyi yormadan, hatta yer yer gülümseterek anlatmayı başarmış yönetmen ve başrol oyuncusu Ellen Dorrit Petersen ilgiyi ve tebriki hakkediyor kanımızca. (GÖ/HK)
Yarın: Metalci, Görünmeyen Kadın, Mutlu Yıllarımız, İnfaz, Buluşma