Enerji sorunu bedenin içinde de dışında da günümüzün önemli sorunlarından. Günümüz sağlık anlayışı sosyal faktörlerden arınmış ve “beden” eksenli bir içerikteyken bedende enerjinin yarattığı sorunlar da yine beden üzerinden çözülmeye çalışıyor. Sosyal, ekonomik ve politik yanlarını “aldırmış” sağlık anlayışı tıpkı bir makineye yaklaşır gibi yaklaşıyor insana.
Bu anlayışa göre fazla kilolu olmanın ve şişmanlığın nedeni de bu makinenin az çalışması ama çok yakıt alması. Sistemin kendinden beklediği gibi tüketime devam ettiği sürece bu makinenin sorunları da hakim sağlık anlayışına adapte edilerek çözülüyor, temel sorunu çözmeden, toplumsal müdahalelerden ve değişimlerden uzakta ve “bireysel” düzeyde.
Bedenin içindeki enerji sorunu şişmanlık ve açlıkla ve bu ikili yükün yol açtığı hastalık ve ölümlerle, bedenin dışındaki enerji sorunu ise enerji kaynaklarının (termik santraller, nükleer enerji, fosil yakıtlar vb) yarattığı çevresel tahribatla kendini gösteriyor.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre vücut kitle indeksi ile yapılan değerlendirmeye göre şişmanlık 1980’den bu yana iki kattan daha fazla artış gösterdi. 2014 verilerine göre dünyada yetişkinlerin yüzde 39’u fazla kilolu, yüzde 13’ü de şişman.
Başlangıçta zengin merkez ülkelerin sorunu gibi görülen şişmanlık bugün yoksul perifer ülkelerin de halk sağlığı sorunu haline gelmiş durumda. Dünya Bankası’nın “düşük ve orta gelirli ülkeler” olarak adlandırdığı bu ülkelerin bazılarında çocukluk çağı fazla kiloluluk ve şişmanlık düzeyi gelişmiş ülkelerden yüzde 30 daha yüksek. Üstelik bu ülkeler, çocukluk çağında bir yandan da “beslenme yetersizliği” ile mücadele etmeye çalışıyor.
Peki şişmanlıkla, fazla kilolulukla “arabayı park et, asansörü terk et” stratejisiyle baş edilebilecek mi, daha doğrusu bu benzeri stratejiler yetecek mi? Şişmanlığı ve fazla kiloluluğu çevresel nedenlerini görmezden gelerek ele aldığımız sürece zor görünüyor.
Giderek bir “hastalık” olarak görülen şişmanlığa yol açan faktörler çok çeşitli ve aslında genetik ve çevresel etkenlerin etkileşimi ile ortaya çıkıyor. Bu durumun örneklerinden biri, sigara içen anne babaların çocuklarında şişmanlığa yol açabilen bazı genlerin aktive olduğunu gösteren araştırmalar. Bu araştırmalara bakarak bir genelleme yapmak için erken ancak çevresel birçok etkenin bu sonuca yol açabileceğini söylemek olası.
Örneğin sigaranın da içinde yer aldığı “obesojen” (şişmanlatan) kimyasallar. Bu şişman yapar bileşikler, metabolik süreçleri etkileyerek kilo alımına yatkınlık yaratıyorlar, diyetle alınanlar, bazı hormonal ilaçlar, sanayi kaynaklı kimyasallar, böcek/haşere/kemirgenlerle mücadelede kullanılan kimyasallar ve sigara başlıcaları.
“Arabayı park et, asansörü terk et” gibi stratejilerde görüldüğü gibi fazla kiloluluk ve şişmanlığa müdahale ve koruma programları “bireyin davranış değişikliklerini” temel aldığında kısa dönemli iyileşmeler sağlansa da kişiyi sedanter yaşama ve fazla enerji alımına yönlendiren çevresel faktörler hesaba katılmadan yapılacak müdahaleler, temeldeki sorunu çözmüyor.
Bu noktada da bireyin kişisel özellikleriyle birlikte, sosyo-çevresel faktörlerin içinde olduğu “karmaşık bir sistem” olarak “şişmanlatıcı çevre” kavramı karşımıza çıkıyor.
Şişmanlatıcı çevre basit bir tarifle “yaşam koşulları, yaşam ortamı ya da olanaklarının toplamda şişmanlığı/fazla kilolu olmayı geliştirici etkilere sahip olan bir çevre” olarak ifade edilebilir. Bu çevre evimizde de olabilir, okulumuzda da iş yerimizde de.
Peki sadece bireysel düzeyde ve ev-okul-işyeri bazında mı yaklaşmalı şişman ve fazla kilolu olmaya?
Toplu taşımayı ve ulaşımı, sağlık hizmetlerini, gıda üretimini, tarım politikalarını, kentleşmeyi, medyayı, reklamları, kültürel faktörleri, eğitimi, eşitsizliği, küreselleşmeyi, küresel kapitalizmi hesaba katmayacak mıyız?
Katmamak kolay: “Arabayı park et, asansörü terk et” !
-----------------------------------------------------------------------------
NOT: Konu ile ilgili ayrıntılı bir değerlendirme için TTB Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi’nin Temmuz-Ağustos 2014 sayısında yer alan “Şişmanlık ve Çevre” başlıklı makaleden yararlanılabilir.