İstanbul'un bir semtine adını veren, 1998 yılında da "korunması gereken kültür varlığı" statüsüne alınarak tescil edilen tarihi Bomonti Bira Fabrikası'nın "Eski Malt Binası", "Eski Silo", "Eski Arpa Temizleme Binası" ve "Eski Kazan Dairesi" binaları İstanbul 2 No'lu Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararıyla Diyanet İşleri Başkanlığı'na tahsis edildi.
Bu kararın ardından Bomonti sokaklarına gidip, semtin eski sakinleriyle konuştuk.
Semtte tarihinin izlerini gösteren Arpa Suyu Sokağı ve Birahane Sokağı gibi sokak isimleri hâlâ duruyor.
Azınlıkların yoğunlukta yaşadığı semtlerin başında gelen Bomonti'de Lourdes Kilisesi, Gürcü Kilisesi, Surp Vartanas Ermeni Kilisesi, Rum kilisesi ve mezarlıklar var.
Semt sakinleri için bira fabrikası ve bira bahçesi nostaljik bir öneme sahip.
"Neden bunu yok edelim?"
Çocukluğundan beri Bomonti'de oturan modelist ve aşçı Gülşen Şen, "Bomonti benim için tarihi olan bir yer" diyor ve şöyle devam ediyor:
"Bugün Kıbrıs'a gittiğimde, masama Bomonti geldiğinde yaşadığım semt gözümün önüne geliyor. Çoçukluğum burada geçti. 1980'lerde Bomonti Bira Fabrikası'nın bahçesinde incir ağaçları vardı. Dibinde oturur incir yerdik. Bir de çocuklar olarak bizim bir İncir Amcamız vardı orada. Burası işçisiyle ve dağıtımıyla o kadar aktif bir fabrikaydı ki...
Üretim durdurulduktan sonra yok edildi. Şimdi de ne olacak? Bomonti'de o bira fabrikası kimsenin beyninden silinmeyecek. Biz inancımızla, kültürümüzle, değerlerimizle varız. Neden bunu yok edelim? Bu kültürel mirasa sahip çıkılması çok güzel ama amaç yanlış. Bugün Diyanet ile değil, kültür açısından daha da zenginleştirilmesi için yola çıkılması gerekiyor.
Biz burada kültürel farklılığı koruyabildik. Kilisemizle cemevimizle ve camimizle yaşıyoruz. Hepimiz insanız herkesin inancı var. Hiç kimse diğerini ötekileştirmemeli ve yok saymamalı. Bomontiada gibi insanların dikkatini çeken böyle bir yer varken onun karşısında gençler için eğitimle ilgili bir yapı olsun isterim."
"Artık eski insanlar kalmadı"
Nazım Cankazan ise Bomonti'de 40 yılı aşkın bir süredir otopark işletiyor: "Burada Arpa Suyu Sokak vardır. Bu sokak, Bomonti Bira Fabrikası'na arpa taşıyan kamyonların durduğu ve o kamyonların sıraya dizildiği sokak olduğu için bu ismi almıştır.
Burada eskiden Nestle fabrikası vardı, mis gibi çikolata kokuları gelirdi. Bir sürü müşterim vardı çoğu gayrimüslimdi. Sonradan gittiler buradan. Sıkılıyorum ben de artık. Amca-yeğen çalışıyoruz burada, çeşit çeşit insan görüyoruz ama artık eski insanlar kalmadı. İbadethane her yerde yapılır yurt olsun eğitim için kullanılsın."
"Nostaljik bir durumu vardır"
Soyadını vermek istemeyen, eski bir Bomontili olan Ramiz Bey ise sadece kendisinin değil babasının da anılarının olduğu bira fabrikası ve bahçesinden özlemle söz ediyor: "Bomonti Bira Fabrikası ve Bomonti Bira Bahçesinin nostaljik bir durumu vardır. Babam iyi futbol oynardı ve takım kazanırsa Bomonti Bira Bahçesi'ne gidip, bunu orada birayla kutlardı mesela arkadaşlarıyla. Böyle bir yer aynı zamanda orası. Kendi konumunu korumasını isterim ben."
"Topluma açık bir endüstri mirasıydı"
Bira fabrikalarının Diyanet'e tahsis edilmesiyle ilgili kararı yorumlamasını istediğimiz Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi'nden Mücella Yapıcı ise söze fabrikanın tarihini anlatarak başlıyor ve şunları söylüyor:
"Bomonti Bira Fabrikası Türkiye'deki çok önemli endüstriyel miraslardan biri ve bütün çevresiyle birlikte kullanılışıyla da çok önemli bir endüstri mirasıydı. Bomonti Bira Fabrikası'nın bahçesi, Bira Bahçesi de denirdi, orda çalışan işçi sınıfıyla İstanbul halkının buluştuğu, birlikte bira içtiği topluma açık bir endüstri mirasıydı. Ne yazık ki 2007 yılında çok korkunç bir şekilde ihaleye çıkarıldı ve oraya maalesef Hilton Oteli yapıldı. Hala bunun davasıyla uğraşıyoruz.
"Yıkılması için defalarca kurula getirildi"
Orada bir sürü bina yıkıldı. Sadece endüstri mirasının bir izi olarak, geleceğe bir iz bırakma adına Birahane Sokak'ta iki taraftaki binalar kaldı. Bir tanesini bir kültür endüstrisine dönüştürdüler, onun da tartışılır yanı var, ama binalar yıkılmadan Bomontiada yapıldı. Şimdi o yolun karşısında bira fabrikası ve malt depoları gibi büyük binalar var.
Bir rekonstrüksiyon projesi yapılacak. Bu binalar yıkılarak her katta kocaman mescitlerin olduğu, sergi salonları olan, altta 3-4 kat otoparkı olan bir proje onaylanmış.
Yıkılması için defalarca kurula getirildi ancak kurul hiçbir zaman bu binaların yıkımına izin vermedi. Bu sefer Maliye'den Diyanet'e tahsis edildiği söyleniyor.
"Binalar yıkılmadan yürütmenin durdurulması gerek"
"Biz ilkesel olarak hem tahsisi hem kurul kararları için, hem de ruhsat için dava açmaya karar verdik. Ancak dava açmak için bir süre var ve bu süreyi kaçırmamamız gerekiyor.
O yüzden Şişli Belediyesi'ne bir yazı yazdık bize belgeleri yollamaları için, bunu kurula da yazabilirdik ama zaman geçirmek istemiyoruz çünkü kurul Şişli Belediyesi'ni yıkım ruhsatı üzerinden proje onaylandı, ruhsat verildi diyerek zorluyor. Kritik bir durum var. Binalar yıkılmadan yürütmenin durdurulması gerekiyor." (EG)
1890'dan bugüne Bomonti Bira FabrikasıAçık kaynaklardan edindiğimiz Bomonti Bira Fabrikası'nın tarihi ise şöyle; İstanbul'un önemli simgelerinden olan Bomonti Bira Fabrikası, Türkiye'nin ilk modern bira fabrikası olarak 1890 yılında kuruldu. İsviçreli Adolf ve Walter Bomonti kardeşlerin üretim imtiyazı alarak kurdukları Bomonti Bira Fabrikası'na 1930'lardaki milleştirme süreciyle 1938'e kadar üretim izni verildi. Bu sırada semt, Bomonti'den sonra açılan bir çikolata fabrikası ve bir buz fabrikasıyla birlikte bir sanayileşme dönemine girdi. 1928'de Meşrubat İnhisarı kurularak ihaleye çıkarılır ve verilen izin bitmeden önce bir yıl Polonyalı bir şirketin yönetimine giren fabrika daha sonra İçi Tekeli Türk AŞ'ye veridi. Bomonti artık "tekel" olarak anılmaya başladı. Tekel'e geçişinin ardından Pilsener ve "Türk Birası" adı altında üretime devam edildi. Fabrika ise Tekel şartlarının yumuşatılmasının ardından 1967'de İzmir'de 1969'da İstanbul'da Cumhuriyet döneminin ilk özel bira fabrikaları kurulunca pazar payını yitirmeye başladı. Bomonti adının kullanılmasının kaldırılmasından sonra, uzun yıllar "Tekel Birası" adı altında üretimini sürdüren fabrika 1976 yılında 37 milyon litre üretime ulaşırken, 1991 yılında üretim durduruldu ve fabrika boşaltıldı. |