Kürtlerin ilk Kürtçe gazetesinin, Kürt aydınlarından önce Mikdat, sonrasında da Abdurrahman Bedirxan kardeşler tarafından 22 Nisan 1898 tarihinde Kahire'de sürgünde yayınlanan Kürdistan Gazetesi olduğu ve toplam 31 sayı çıktığı biliniyor.
Sürgünde yayınlanan ve ilk sayısında, "Kürtler gazetelerden yoksundurlar. Yüce Allah'ın izniyle bundan böyle her 15 günde bir gazete yazacağım. Adını Kürdistan koydum. Bu gazetede bilimin ve bilgilenmenin iyiliklerini anlatacağım. Şimdiye dek kimse böyle bir gazete yazmamıştır; benim gazetem, ilktir" diyordu Mithat Mikdat Bedirxan Bey…
Mikdat Mithat Bedirhan, Kürt gazeteciliğinin temelini Mısır'ın başkenti Kahire'de, 118 yıl önce 22 Nisan 1898'de Kürdistan gazetesi ile atmış. Osmanlı imparatorluğunca Mısır'a sürgün edilen Bedirxanîler, sürgünlüklerinde de entelektüel manada Kürt halkının haklı mücadelesinden vazgeçmez.
Mithat Bedirhan, Kürdistan gazetesini 15 günde bir çıkarmak ister, fakat kimi zorluklardan dolayı gazete düzenli olarak çıkamaz. Gazetenin ilk sayısından sonra eli kolu uzun Osmanlı devleti, gazetenin yayınını yasaklar. Mikdat Mithat Bedirhan, gazeteyi başka yerde çıkarmaya mecbur bırakılır. Gazetenin yayının altıncı sayısından sonra Mithat Bedirxan beyin kardeşi Abdurahman Bedirxan, gazeteyi çıkarma görevini devralır. Mikdat Bedirxan Bey gazeteye yönelik baskılara karşı Padişah 2. Abdülhamid’e bir mektup yazar, mektubunda özetle; Kürtlerin edebi, kültürel ve tarihleri açısından kendi anadilleri Kürtçede kendilerini geliştirmek amacıyla böyle bir gazete çıkarmaya karar verdiklerini dile getirir. Osmanlı tebaası altındaki diğer milletlerin kendi gazetelerini çıkarma hakkı varken Kürtlere bu hakkın reva görülmemesi hangi adalet anlayışına sığar mealinde bir mektuptur yazdığı…
Kürdistan gazetesi Cenevre, Londra gibi Avrupa şehirlerinde yayınını sürdürür. 1'den 5'inci sayıya kadarki nüshaları çok zor koşullarda Mısır'da Kahire’de, 6'dan 9'uncu sayıya kadar İsviçre'nin Cenevre şehrinde, 20'den 23'üncü sayıya kadarki nüshaları tekrar Kahire'de, 24'üncü sayı Londra'da, 25'ten 29'uncu sayıya kadar Güney İngiltere'nin Folkston şehrinde ve 30 ve 31'inci sayıları da yine Cenevre'de yayınlanır.
Gazetenin toplam olarak yayınlanan 31 sayısından 2'sinin halen kayıp olduğu biliniyor. Her sayısı 2000'e yakın baskı yapan gazete, bölgede gizli bir şekilde dağıtılıyordu. Osmanlı devleti gazeteyi yasaklamasının yanında, gazeteyi okuyanları da cezalarla yüz yüze bırakıyordu.
Tarihi hızlı bir şekilde ileriye doğru sarıp son kırk yılın bölge gerçekliğiyle buluşturduğumuzda Kürtlerin edebi, kültürel, ekonomik, entelektüel ve dahi bunların tümüyle birlikte siyasal hak talepkârlığı ile yoğrulduğu zaman dilimi içinde Kürt gazetecilik serüveni de başladığı noktadan pek farklı değil.
Evet, belki “Özgür Basın” kimliği ve örgütlülüğü altında Kürtçe ve Türkçe gazeteler çıkıyor. Ama bu gazeteleri yayınlayanlar, sahada gazetelerin muhabirliğini yapanlar çok zor ve engellenme, darp edilme, sakat kalma, hapsedilme tehditleri ve dahi maruz bırakılma koşulları altında gazetecilikte ısrar ediyorlar.
Dolayısıyla Kürt Gazeteciliğinin her yıl kutlanan bu yıl da 118. Yılı olan bu özel günü belki şiddet ikliminin çok zorlu olduğu günlerde kutlanıyor. Ama gazetecilik denilen meslek biraz da böyle bir “iş”. Muktedirle başının hoş olmama işi…
Malum doğruda ısrar edeni dokuz köyden kovarlarmış. Yani ez cümle onuncu köy de var ha deme meselesi… (ŞD/HK)