Yüzlerce sürgün edilmiş yazar İsveç'te yaşıyor. Bunlardan bazıları onlarca kitaba sahip ve ülkelerinde tanınan yazarlar, ancak her şeyden önce kendi dillerinde yazıyorlar ve bu nedenle de İsveç'te tanınmıyorlar. İsveç PEN-Sürgündeki Yazarlar Komitesi Başkanı Fırat Ceweri bu yazarların izolasyondan kurtulması, İsveçli yayınevleri ve yayıncıların ilgisini çekebilmeleri için çalışmalar yapıyor. Kendisiyle bu çalışmalar üzerine konuştuk.
Sayın Ceweri, öncelikle birçok dünya yazarının İsveç'e yerleşmesinin sebebi sizce ne? Bu yazarlar daha çok hangi ülkelerden gelmişler?
Yaklaşık 200 yıldır İsveç herhangi bir savaşa katılmadı, barış içinde yaşıyor. Bu durum İsveçlilerin demokrasi anlayışlarını arttırdı ve bu anlayışın bir sisteme dönüştü, bu sistemde dünyanın geri kalanı tarafından biliniyor. Dünya hep savaşlar içinde oldu ve hala devam ediyor. Bolşevik İhtilali'nden sonra birçok muhalif yazar yönünü İsveç'e çevirdi. Daha uzaktan Batlık ülkeleri, Polonya, Macaristan ve Balkan Ülkeleri'nin yazarları İsveç'e yerleşti. Çin ve Arnavutluk'tan yazarlar geldi.İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Nazi zulmünden kurtulan birçok yazar İsveç'e sığındı. Yunan, Latin Amerika ve Türkiye cuntaları yazarların bu ülkelerden göçmesine neden oldu ve bu yazarlar İsveç'e yerleşti. Kısacası totaliter ve fundamentalist sistemlerin zulmünden kaçan yazarlar özgürlüğün yolunu İsveç'te gördü ve bugün İsveç yüzlerce dünya yazarına ev sahipliği yapıyor.
Bu yazarlar arasında ünlü yazarlar da var mı?
Evet, bunlardan birçoğu kendi ülkelerinde tanınan yazarlar ancak İsveç'te tanınmıyorlar. Örneklemek gerekirse Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli, Demir Özlü, Gürhan Uçkan İsveç'te yaşadı. Kürt yazarların çoğu da İsveç'te yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Arap, Fars, Latin Amerikalı ve diğer milletlerden yazarlar da var.
Bu yazarların kendi ülkelerinde tanındığını ancak İsveç'te tanınmadığını söylediniz. Neden peki?
Her şeyden önce birçoğu kendi dillerinde yazıyor ve İsveç'in kültür-sanat-edebiyat yaşamından izole yaşıyorlar. İsveçli yazar ve yayımcılar onları tanımıyor, onları tanımak için çaba da harcamıyorlar. Aslında bu yazarlar hem eserlerinde İsveç'i yapıtlarında işlemeleri hem de İsveç Edebiyatı'nı enternasyonalleştirmeleri hem İsveç için, hem İsveç Edebiyatı için büyük bir zenginlik. Eğer bu yazarların çabaları olmasaydı İsveç Edebiyatı'ndan binlerce eser dünya dillerine çevrilebilir miydi?
Ancak onların eserleri İsveççe'ye çevrilmedi...
Öncelikle İsveçliler onların edebiyatından habersiz ve İsveçlilerin ilgisini çekmek için güçlü bir çaba da sarf edilmemiş durumda.
İsveç Pen olarak İsveçli yazarlar ve sürgündeki yazarlar arasındaki sınırları kaldırmak ve sürgündeki yazarları İsveç'te tanıtmak yönünde çabalarınız var, biraz bu projeden bahseder misiniz?
Üç yıldır Sürgündeki Yazarlar Komitesi'ndeyim ve bu üç yıl içinde hem İsveçli yayıncılar ve yayınevlerinin hem de tüm İsveç'in ilgisini sürgündeki yazarların üzerine çekebilmek için sürgündeki yazarları tanıtmak istedim. Her ne kadar İsveç bu yazarları kucaklamış ve yüzlerce yazara sahip çıkmış olsa da, bu kadar çok yazarın burada olması İsveç için de önemli bir şans ve onur. İsveç'te bu durumun anlaşılabilmesini ve sürgündeki yazarların tanınmasının yolunun açılabilmesini istiyorum.
Şimdiye kadar bir çok etkinlik düzenledik ve güzel sonuçlar elde ettik. Şimdi de sonbahar aylarında düzenleyeceğimiz etkinlikler hazırlıyoruz. Bu sonbaharda ayda bir kez olmak üzere İsveçli şair ve yazarlarla sürgündeki yazarları bir yemekte bir araya getireceğiz ve edebiyat söyleşileri gerçekleştireceğiz. Yemeği düzenleyeceğimiz yer Kürt bir dostumuzun mekanı ancak ismini ve adresini içeren bilgileri programla birlikte sonbaharda açıklayacağız. Kuşkusuz etkinliklerimizle İsveç medyasının; radyo, televizyon ve gazetelerin de ilgisini çekeceğiz.
Bu etkinlerin dışında projeleriniz var mı?
Evet var,uzun bir süredir bazı İsveç yayınevleri ve edebiyat dergileriyle ilişki içindeyim. Edebiyat dergilerinin sürgündeki yazarları "Sürgündeki edebiyat, edebiyattaki sürgün" gibi bir başlıkla birer sayılarını sürgündeki yazarlara ayırmalarını istiyoruz. Bunun dışında ilişki içinde olduğumuz yayınevleriyle sürgündeki edebiyatçılarla ilgili biri öykü biri de şiir olmak üzere iki antoloji yayımlayacağız. Öykü antolojisinin 2010'a kadar hazır olacağını düşünüyoruz. Tabi bu antolojilerin her ikisi de İsveççe olacak ve ilgi çekeceğine inanıyoruz.
Antolojide yer vereceğiniz yazarları nasıl belirleyeceksiniz, sürgündeki tüm yazarlar bundan haberdar mı?
Uzun bir zamandır iletişim halinde olduğumuz sürgün yazarlarla bir isim-adres bankası oluşturuyoruz, şimdiye kadar birçok isim topladık. Diğer yandan İsveç Yazarlar Birliği ve akademisyenlerle de ilişki içindeyiz. Geçtiğimiz bahar İsveç Pen adına İsveç Yazarlar Birliği'nin dergisi "Författaren"de kısa bir çağrı yazısı yayımlayarak, kendi dillerinde yazan üyelerin isim, adres ve biyografilerini istedik. Bu çağrının ardından birçok yazar bizi aradı ve çevrelerinde bulunan yazarlarında bilgilerini bize ulaştırdılar. Antoloji için seçimleri bu isimlerden yapacağız. Kimseyi antolojinin dışında bırakmamayı istemekle beraber yine de belli kalitedeki ürünlere yer vererek antolojilerin İsveç'te belki de Avrupa'da örnek olmasını amaçlıyoruz.
Amacımız sürgündeki yazarların izolasyonunu kırarak İsveçli yazarlarla tanışmalarını sağlamak.(SC/BÇ)
* netkurd.com'da yayımlanan bu söyleşiyi Salih Canova bianet için Kürtçe'den Türkçe'ye çevirdi.