Fantastik denilince konu, karakter, yer ve zaman öğelerinin gerçeklikten kopartılıp düş gücüyle yeniden yaratılması gelir genellikle insanların aklına. Ve masalla da karıştırılır. Öncelikle masalla fantastik arasındaki farka bakalım. “Kül Kedisi” masalını bilmeyen yoktur galiba?
Masal, “Bir zamanlar güzeller güzeli bir kız varmış” cümlesiyle başlar. Zaman belirsizdir. Mekân ise zaman gibidir. “Bir ülke varmış”la belirsizleşir. Karakterler, üvey anne, üvey kardeşler ve Kül Kedisi karakterlerinde olduğu gibi saf iyi ve saf kötüdür. Öte yandan, fantastik öykülerde her ne kadar kurmaca bir dünya söz konusu edilse de yer ve zaman gerçekçi bağlantılar içinde çizilmeye çalışılır… Fantastik olarak ortaya konan olaylar nesnel dünyanın içinde yer alan onun farklı bir boyutu gibidir. (Dilidüzgün, s.40)٭
Fantastik türde yazılmış bir eserle buluştuğumda yazarın hayatında bir travma yaşayıp yaşamadığını merak ederim, acı da olsa. Travmanın, insanı algılanan hayattan koparıp algılamak istediğimiz hayata yönelttiğini bilirim kendimden. Christine Nöstlinger’in hayatını araştırdım. Nöstlinger’in çocukluğunun, Hitler ordusunun işgali altındaki Avusturya’daki sığınaklarda geçmiş olduğunu öğrendim. Yazarın ideolojik bir alt yapısı varsa fantastik, ideolojik düşe dönüşür. Anti-terbiyeci, anti-otoriter olarak bilinen Nöstlinger, geleneksel aile yapısına ait görüşlerini bu eserde düş gücünü kullanarak eleştirmiştir.
Fantastik yazınla ilgili paylaşmak istediklerim baya uzun. Yeri geldikçe başka tanıtımlarda paylaşırım. Eserin konusuna gelecek olursak eğer sizleri Hogelmann ailesinin mutfağına davet edeyim. Hogelmannların ağızları açık baktıkları salatalık-kabak karışımı şey bir kral. Başında tacı, ellerinde beyaz eldivenleri, ayak parmaklarında da kırmızı ojeleri olan ve konuşan bu hıyar İkinci Kral Kumri. Halkı tarafından krallığından sürüldüğü için Hogelmannlardan siyasi sığınma talebi istiyor. Hogelmannlar arasında var olan kişilik çatışmaları, hıyar kralın evde yaşamaya başlamasıyla birlikte kızgınlaşır. Sebep ise baba erkinin, kral erkiyle buluşması sonucu aile içindeki baba baskısının artması.
Kestirmeden karakterlere gelirsek eğer baba, 40 yaşlarında geleneklerine bağlı, otoriter ve kuralcı biridir. Martina’ya baktı ve “Yarın sabah Bayan Schestak’a telefon edip, ayrıntıları kararlaştıracaksınız. Kazanacağın para bir banka hesabına yatacak.” dedi ona. Martina olup biteni anlamamıştı. (s.88)
Ailenin küçük oğlu olan Wolfgang’nın da ablası Martina gibi babasıyla başı derttedir. Matematik sınavından iki alan Wolfgang, bunu babasına söylemeye çekinir. En son iki aldığımda babam bana tokat patlatmış ve eğer bir daha iki alırsam, yüzme kulübüne gidemeyeceğimi, ayrıca harçlığımı vermeyeceğini söylemişti. (s. 48)
Martina ve Wolfgang’nın yaşadıklarından sunduğum kısa kesitlerden hareketle baba karakterinin nasıl bir karakter olduğunu anlamışsınızdır iyice. Baba karakterinin, yalancı ve düzenbaz hıyar kral karakteriyle buluştuğunda evde yaşananları hayal edin artık.
Eserdeki anne, baba karakterinin gölgesinde kalmış bir karakterdir. Ev kadını olan anne, çocuklarına sinirlendiğinde çalışmaya başlayacağını, evde bir hizmetçi olduğunu söyler sürekli.
Eserdeki kişilik çatışmaları, Martina ve Wolfgang’nın babalarıyla yaşadıkları çatışmalara dayanır. Lise ikiye giden Martina çevresindeki ve evdeki ilişkilere eleştirel gözlerle bakar. “Hayır, hayır değiliz!” diye bağırmaya başladı Martina birdenbire. “Biz çok boktan bir aileyiz! Televizyonda yalnızca babamın istediklerini izleyebiliriz! Yalnızca babamın istediklerini yiyebiliriz! Yalnızca babamın istediği şeyleri giyebiliriz! Babam istediği zaman gülebiliriz!” (s. 80)
Hıyar kralın erkiyle birleşen babanın erki, Martina’nın yaşadığı ilişkileri cesurca sorgulaması, dile getirmesi ve Wolfgang’ın mutfaklarındaki kilerde yaşayan Kumi-Ori halkının, hıyar krala neden başkaldırdığını anlamasıyla dize getirilir.
Umarım çocuklarınız, Christine Nöstinger’in bu eseriyle buluşma olanağı bulur.
Keyifli okumalar. (ED/EKN)
٭Çağdaş Çocuk Yazını Yazın Eğitimine Atılan İlk Adım, Doç. Dr. Selahattin Dilidüzgün, Morpa Kültür Yayınları (2003)